
Bu izinler kimin?
Başbakan Ünal Üstel’in, “çoğunu polislere verdik” dediği tabanca taşınma izinleriyle ilgili YENİDÜZEN’e konuşan hükümetten bir kaynak, izinlerin aslında polise değil; ‘emekli’ polislere verildiğini, zira polisin böyle bir izninin bulunduğunu söyledi.
Recep DAL
UBP-DP-YDP Hükümeti, seçim yasaklarına saatler kala 600 kişiye tabanca taşıma izni verdi. Konunun ‘güvenlik’ tartışmalarına sebep olmasının ardından Başbakan Ünal Üstel, “Bu izinlerin çoğu polislere verildi” açıklaması yaptı.
Ancak Üstel’in açıklaması, CTP Milletvekilleri Ürün Solyalı ve Devrim Barçın tarafından yalanlandı. Zira, polislerin tabanca taşıma izinlerinin bulunduğu anımsatıldı.
Bunun üzerine UBP – YDP – DP Hükümeti içerisinden, adının açıklanmasını istemeyen bir kaynak, tabanca taşınma izinlerinin polislere değil; ‘emekli’ polislere verildiğini, zira bazılarının tehdit aldığını iddia etti.
YENİDÜZEN’in ulaştığı Emekli Polisler Derneği yönetimi ise bu iddiayı reddetti, emekli polislere tabanca taşıma izni verildiğine dair herhangi bir bilgilerinin bulunmadığını açıkladı.
Emekli Polisler Derneği Başkanı Birol Atasü, “Emekli polislerin bu silahlara ihtiyacı da yok.” ifadelerini kullandı.
600 kişilik listenin kimlerden oluştuğu merak konusu halini aldı…
Toplumda bireysel silahlanmayı teşvik eden bu karar, şeffaf bir şekilde Resmi Gazete’de yayımlanmayarak endişeleri büyüttü; devletin güvenlik sorumluluğunu tartışılır hale getirdi. Kararın güvenlik zafiyeti ve bireysel silahlanmayı artıracağı yönündeki uyarılar ise tartışmaları daha da alevlendirdi.
Yaşananlar üzerine eski İçişleri Bakanları Ayşegül Baybars ile Asım Akansoy YENİDÜZEN’e konuştu, tehlikenin boyutuna dikkat çekti.
Ayşegül Baybars, güvenlik zafiyetinin devlet eliyle önlenmesi gerektiğini söyledi; “Benim İçişleri Bakanı olduğum dönemde bireysel silah ruhsatı verilmedi.” açıklamasında bulundu.
Silahın kolay ulaşılabilmesinin, özellikle gençler ve risk altındaki grupların şiddet eğilimini artıracağına vurgu yapan Baybars, “Eğer seçimde oy alabilmek için bu ruhsatlar dağıtılıyorsa çok daha vahim bir tabloyla karşı karşıyayız.” diye konuştu.
Asım Akansoy ise “Büyük bir risk alınmış ve tehlikeye kapı açılmıştır.” dedi.
Başbakan Üstel’in alınan kararda büyük sorumluluğu olduğunu vurgulayan Akansoy, “Şimdi de güvenliği devrediyorlar demektir.” dedi, “O zaman, bu devlete ne gerek var Ünal Bey?” sorusunu sordu.
Emekli Polisler Derneği Başkanı Birol Atasü:
“Bu izinler emekli polislere verilmedi”
YENİDÜZEN’e konuşan Emekli Polisler Derneği Başkanı Birol Atasü, söz konusu izinlerin emekli polislere verildiği iddialarını kesin bir dille yalanladı. Atasü, “Bu izinler çalışan polislere verilmiş olabilir. Emekli polislerin bu silahlara ihtiyacı da yok.” dedi.
Atasü, polislerin sivil hayatlarında silah kullanmaları için izin şartı olduğunu kaydetti; “Bu silahların ne şekilde ve kaç kişiye verildiğini bilmiyoruz. Polislere verildiyse de bir sebebi vardır. Gereği olmasa verilmez.” ifadelerini kullandı.
Bağımsız Milletvekili ve İçişleri eski Bakanı Ayşegül Baybars:
“Seçimde oy alabilmek için bu ruhsatlar dağıtılıyorsa çok vahim bir tabloyla karşı karşıyayız”
Bağımsız Milletvekili ve İçişleri eski Bakanı Ayşegül Baybars da konuyla ilgili YENİDÜZEN’e çok özel açıklamalarda bulundu. Görev süresinde bireysel silah taşıma ruhsatı vermediğini belirten Baybars, silaha erişimin kolaylaştırılmasının toplum açısından büyük bir risk olduğuna dikkat çekti.
Baybars, “Benim İçişleri Bakanı olduğum dönemde silah taşıma ruhsatı verilmedi. 3 yıllık görev sürem boyunca bireysel silahlanmayı teşvik etmemek için av tüfeği dışında ateşli silah veya tabanca ruhsatı vermemeyi tercih ettik. Ne kadar çok denetim zafiyeti yaşanırsa silah kullanımı da aynı oranda artış gösterir. Silahların kolay ulaşılabiliyor olmaması gerekiyor. Silahın kolay ulaşılabilmesi, özellikle gençler ve risk altındaki grupların şiddet ve suç eğilimini artırabilir.” Uyarılarında bulundu.
Güvenlik zafiyetinin devlet eliyle önlenmesi gerektiğine dikkat çeken Baybars, “UBP-DP-YDP Hükümeti kamu güvenliğini sağlama konusunda ciddi sıkıntı yaşıyor. Ülkedeki güvenlik zafiyeti de insanların bireysel yollara başvurmasına sebebiyet veriyor. Devletin otoritesini hissettirmesi gerekiyor. Nüfus politikası yoluyla ve suçu önleyici politikalarla güvenlik zafiyetinin önüne geçilmeli. Verilen silah kullanma ruhsatları konusunda vahim bir tabloyla karşı karşıyayız” diye konuştu.
Baybars, dağıtılan izinlerin seçim yatırımına dönüştüğüne dair duyumlar aldıklarını da kaydederek, “Hükümet, sadece silah ruhsatlarında değil birçok konuda seçimi düşünerek hamle yapıyor. Eğer seçimde oy alabilmek için bu ruhsatlar dağıtılıyorsa çok daha vahim bir durumla karşı karşıyayız. Böyle bir talebin olması da insanların bu ülkede kendini ne kadar güvensiz hissettirdiğini gösteriyor. Bize gelen duyumlara göre, çok sayıda gence de bu ruhsatlar verildi. Son derece sakıncalı bir durumdur.” şeklinde konuştu.
Bireysel silahlanmanın toplumsal şiddeti artıracağını belirten Baybars, konuyla ilgili açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Yaşanan ekonomik sıkıntılar ve yaratılan adaletsiz düzen, sosyolojik yapımızı bozdu. İnsanların birbirine karşı toleransı geriledi. Bu ortamda silahın bu kadar kolay ulaşılabilir olması, silah taşıyan bireylerin sayısının artması, gündelik tartışmaların ölümle sonuçlanmasına sebep olabilir. Bireysel silah kullanımı özendirilirse, toplumsal meselelerde de ciddi sıkıntılar meydana gelebilir. Gerilim anında çatışma ihtimalini artırır. Bu ruhsatları alan insanların gerekli psikolojik testlerden geçmiş, silahı taşıyacak nitelikte olması gerekiyor. O yüzden kimlere verildiğinin açıklanmaması ve şeffaf olunmaması, toplumda endişeye yol açtı.”
CTP Milletvekili ve İçişleri eski Bakanı Asım Akansoy:
“Büyük bir risk alınmış ve tehlikeye kapı açılmıştır”
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili ve İçişleri eski Bakanı Asım Akansoy da bireysel silah izinlerinin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Akansoy, “Tabanca taşıma izni, İçişleri Bakanlığı’nın önergesi ve Bakanlar Kurulu kararı ile verilir. Bu doğrultuda, benim İçişleri Bakanı olduğum CTP-UBP hükümeti döneminde de çeşitli talepler olmuştu. Ancak asıl önemli olan, bu taleplerin gerekçeleridir. Neden bu başvurular yapılıyor? Ve neden izin veriliyor?” sorularını sordu.
Akansoy, kamu güvenliğinin devletin anayasal görevi olduğunu hatırlatarak, “Ülkede kamunun güvenliği devlet tarafından sağlanmak zorundadır. Dolayısıyla, herhangi bir kişi kendini herhangi bir nedenle güvende hissetmiyorsa, yapması gereken Polis Genel Müdürlüğü’ne başvurmaktır. İnsanların kendi güvenliklerini silahlanarak sağlaması nasıl bir mantıktır? Böyle bir şey olamaz. İç güvenlik konusunda polisin kurumsal gücünün yanında yeni alternatif güç unsurları yaratmak kesinlikle doğru değildir, kabul edilemez. Bu durum büyük risk ve tehlikeleri beraberinde getirir. Yeni güç odaklarının ve örgütlenmelerin önünü açar. Bu noktada kesinlikle taviz verilmemelidir” dedi.
Bireysel silahlanmanın bir piyasa yaratacağına dikkat çeken Akansoy, “Eğer bireysel silahlanma yaygınlaşırsa öncelikle bu yönde bir piyasa oluşur. Bir kişiye izin verdiğinizde, bir başkası da hak iddia eder. Bir ülkede her bireyin veya grubun kendi güvenlik ihtiyacını silahlanarak karşıladığı bir düzene, hukuk devleti denmez. Şunu mu anlayalım, devlet bireylerin güvenliğini sağlayamadığı için kendilerine silah kullanma hakkı veriyor. Bu mudur? Yarın bu silahlardan kaynaklanan bir sorun yaşanırsa, hesabını kim verecek?” ifadelerini kullandı.
Akansoy, Başbakan Ünal Üstel’in bu konuda büyük sorumluluğu olduğunu belirterek, “Büyük bir risk alınmış ve tehlikeye kapı açılmıştır. Bildiğim kadarıyla polis tarafından bir test/eğitim ve denetim yapılıyor. Ancak mesele test meselesinden daha ötedir. Bu konunun ciddiyetle ele alınması ve derhal önüne geçilmesi gerekmektedir. Bu durum, devlet bireylere şiddet hakkı veriyor ve güvenliği de özelleştiriyor demektir. Yani eğitimi özele devrettiler, sağlığı özele devrettiler, elektrik keza öyle… Şimdi de aslında güvenliği devrediyorlar demektir. Soralım o zaman, bu devlete ne gerek var Ünal Bey?” diyerek hükümete işaret etti.
















