1. HABERLER

  2. KÜLTÜR & SANAT

  3. Bu eşeğin gözlerine iyi bakın…
Bu eşeğin gözlerine iyi bakın…

Bu eşeğin gözlerine iyi bakın…

Polonya sinemasının usta isimleri arasında yerini alan Jerzy Skolimowski, 2022 yılı yapımı olağanüstü yapımı EO ile Uluslararası  Kıbrıs Film Günleri Festivali aracılığıyla Kıbrıs'ta da sinemaseverlerle buluştu. 

A+A-

Murat OBENLER

Polonya sinemasının usta isimleri arasında yerini alan Jerzy Skolimowski, 2022 yılı yapımı olağanüstü yapımı EO ile Uluslararası  Kıbrıs Film Günleri Festivali aracılığıyla Kıbrıs'ta da sinemaseverlerle buluştu. Ressamlığı da olan Polonya’lı yönetmenin EO isimli eşeğin gözünden dünyaya baktığı film yalnızlık ve hüzün duygusu üzerinden ilerlerken insanın insana,insanın hayvana,insanın doğaya yaptıkları karşısında da seyirciyi hem düşünmeye hem de isyana sürüklüyor.

Robert Bresson’un 1966 klasiği Au Hasard Balthazar / Rastgele Balthazar’dan esinlenen Skolimowski, bu duygusal, şiirsel, çağdaş meselin başrolüne yerleştirdiği eşekler için şöyle diyor: “Eşekler yumuşak, narin, saygılı, kibar, sadıklar. Anı dibine kadar yaşıyorlar. Asla kendilerini beğenmiş değiller, mükemmel oyuncular.” Yönetmen demecinin devamında “Başroldeki eşek sonunda ölünce gözlerimden yaşlar aktı. Baltazar gerçekçiliğiyle rol yapmadığı için beni sarstı. Kahramanı hayvan olan bir film yapmaya karar verdim” diyen yönetmen bu sözünü 56 yıl sonra 2002 yılında EO ile gerçekleştirmiş oldu.

Filmin başkarakteri olan EO (türkçeye çevrilmiş adıyla Aİ) küçük küçük episodların birleştirilmesi havasında geçen filmde, Polonya-Kuzey İtalya güzergahında ilerleyen seti içinde hem bütün olma sıkıntıları yaşayan  Avrupa’nın insan yelpazesine, hem dünyanın en vahşi canlısı olan insanın ticari bir meta olarak gördüğü hayvana yaptığı işkenceye, ırkçılık,zengin kesimin savurganlığına, çevrenin yokedilişine, doğanın muhteşemliğine ve doğada yaşamın uyum içinde sürmesine, günlük yaşamın içinde insanın ruhunun kirlenmesinin ve adeta vücudun her her tarafına bulaşmış kanser gibi şiddete eğilimli bir hal almasına kocaman gözleri ile bakıyor ve bu hallere hüzünleniyor. Doğduğu sirkteki diğer modern kölelerden Kasandra ile geliştirdikleri saf sevgi ilişkisi ise filmin en duygusal yanını oluştururken hayvanların ticari olarak çalıştırılmalarının yasaklanarak sirkin bozulması sonrasındaki ayrılışları en azından bende “Bir gün umarım bu iki sevgili bir yerde mutlu sonu yakalar” umudunu canlı tuttu ama erkek egemen sistemin dişlileri bu birlikteliğe imkan vermedi. Bir aşk hikayesi olarak baktığımızda EO-Kasandra ilişkisi sabit bir mekanda ve fiziksel olarak bir buluşmaya imkan sağlamasa da epic bir aşk olarak hep yaşanacak. Bir gün bir yerlerde tüm ruhların tekrardan karşılaşma durumu gibi onların da sevgiyle biraraya geleceklerini tahayyül ediyorum.

Filmde EO’nun gözünden bir yanda insanın kendi bencil emelleri için hapsettiği (çiftlik, akvaryum, kulübe, kafes,sirk arabası, ev arazisi) at,tilki,köpek,domuz, inek,eşek,balık,fil, aslan vb. bir yanda da doğada özgürlüğün tadını çıkaran kurbağa, kurt, balık, kuşlar, örümcek ve baykuş gibi hayvanların hallerine tanıklık ediyoruz. Merhamet,gaddarlık,cehalet üzerine bizleri onlarca defa düşünceye sevk eden film iyilerle kötüler arasında bir hayat mücadelesini de aktarıyor. Filmde iyiyle kötüyü birbirinden ayıracak karaktere ve akla sahip bir eşek ile bilinçten uzak, hayvani duydularla harakat eden ve kötülükte yarışan insanı yan yana koyan yönetmen EO’nun insana ayna tutmasını arzulamış. Filmde kendine sevgiyle sarılan Kasandra’yı özleyen, sınırsız otlar arasında özgürce yaşamı arayan, sevilme ihtiyacı ile insana yaklaşan, kötülere (hayvan işkencecileri) karşı kendi usulünce mücadele veren ve iyi bir gözlem ile zamanlama sonucunda kurtulmayı başaran duygusal bir varlığı insani endişelerle ve heyecanlarla takip ediyoruz.  Bu takipte pastoral doğa görüntüleri , güneşin doğuş-batış sahneleri , kırmızıya dönüşen ışık seçimi seyirciye eşlik ederken müzisyen Pawel Mykietyn’nin ödüller de alan film müziği adeta dünyayı saran kötülüğe karşı çığlık atan eşeğin iç sesi niteliğindedir. Film adeta diyaloglardan çok görüntülerden,seslerden (doğal ve melodik), hayvanların doğalındaki  davranışlarından oluşan bir alternatif sinema diline dönüştü.

Film sonrası bir kez daha insan-hayvan-doğa ilişkisini düşünedurdum ve birçok şey beni rahatsız etti. Hayvanları beslemekten ve onların tek taraflı sevgisini almaktan öteye geçemiyoruz büyük çoğunlukla. Bu filmin baş karakterleri Sardinyalı eşekler Marietta, Tako, Hola, Rocco, Mela, Ettore’nin gözlerine daha yakından bakmayı deneyebiliriz. Onlara karşı dürüst olabiliriz, saygı gösterebiliriz,sevgimizi verebiliriz(bizim canımız çektiği zaman ve kıvamda değil),onları bir mutluluk aracı köle gibi değil de hayatı paylaşacağımız varlıklar olarak görebiliriz. 2022 Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü alan ve yabancı film kategorisinde de Polonya’nın Oscar adayı olan büyülü gerçekçilikle bezenmiş,melankolik eşek yolculuğu filmi siz de izleyin ve kaybolmuş ve/veya unuttuğumuz insani duygularınızı geri çağırın.

hhh-040.jpg

Bu haber toplam 2293 defa okunmuştur
Etiketler :