
ARİF HOCA
YENİDÜZEN’in yaş gününü kutlamak için buluşmuştuk dün...
Barış mücadelesinin ne zor koşullarda verildiği anlatıldı...
Ödenen bedeller anıldı yeniden, kimilerinin canı pahasına...
Demokrasinin...
İnsan haklarının...
Özgürlüklerin...
Eşitliğin.
YENİDÜZEN’in yaş gününü kutlamak için buluşmuştuk dün...
Barış mücadelesinin ne zor koşullarda verildiği anlatıldı...
Ödenen bedeller anıldı yeniden, kimilerinin canı pahasına...
Demokrasinin...
İnsan haklarının...
Özgürlüklerin...
Eşitliğin...
Ve en önemlisi de Kıbrıslı Türklerin başı dik, onurlu yaşamının bekçisi olmak adına kavganın bitmediği vurgulandı...
***
Sonra, aslında beklenen haber geldi...
Arif Hoca’yı kaybettik...
Bir tarih daha göçtü, bu coğrafyadan...
Bir mücadele insanımızı daha yitirdik...
Arif hocanın yaşam öyküsünü, ancak onun yazılarından okuyan, anlayan, anlamaya çalışan bir kuşağız biz...
Arif Hoca’yla aynı kuşaktan insanların, elbette pek çok anısı vardır, pek çok tanıklığı, ortak yaşanmışlığı...
Oysa bizim nesil, yazıldığı, anlatıldığı, paylaşıldığı kadar bilir tarihi ve geçmişi...
Bu nedenle, Arif Hoca bizim belleğimizde en fazla da Kıbrıslı Türklerin varlığına, onuruna, kişiliğine göz dikenlere karşı bir isyan bayrağıdır...
Pek çok kez, iç sesimizle haykırdığımız, dilimizin ucuna kadar gelen ama söylemeye cesaret edemediğimiz “hassiktir” diyecek bir “cesaret”tir en fazla...
Ezberleri bozan...
Yazılmayanları yazan...
Söylenmeyenleri söyleyen bir kalemdir, Kıbrıs ağzı nice kelamdır.
***
Artık “Arif Hoca’nın dediğinden” kelimesi, neredeyse sesi olmuştur isyanın...
En öfkeli anlarımızda, en hiddetli isyanlarımızda, Arif Hoca’ya sarılırız...
“Dediğinden” deriz.
O tek kelime, bir küfrün ötesinde anlamlar taşır...
Tükenişe karşı başkaldırıya dönüşür, nasırlı ellerle sarılır coğrafyaya...
Kelimenin “edep”i değildir mesele...
Mesele, bize dayatılan yaşamın “edepsizliği”dir aslında...
***
“Aynı yolu yürüyenler farklı yerlere varamazlar” sözüydü, kitabının da ismiydi sanırım, Arif Hasan Tahsin’in...
Doğrusu...
Yürüyemedi bir türlü, geniş yığınlar, aynı yolu...
Yürüyemedikçe, savrulduk farklı diyarlara...
Ve bu adada, Kıbrıslılar, Türkçe ya da Rumca konuşsun, işte o nedenle vardık, farklı noktalara...
Öyleyse...
Aynı yolu yürüyene dek...
Arif hocanın dediğinden...

















