1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. ‘Arif Hoca’nın dediği’nden
‘Arif Hoca’nın dediği’nden

‘Arif Hoca’nın dediği’nden

Annan Planı’nın tartışıldığı o hareketli dönemde İstanbul’da atv stüdyolarında katıldığı bir programda kullandığı ‘Has…tir’ ünlemi, Arif Hoca denilince akla ilk gelen sözcük oldu. Ne zaman öfkelensek, ne zaman birine kızmak

A+A-

 

 

Annan Planı’nın tartışıldığı o hareketli dönemde İstanbul’da atv stüdyolarında katıldığı bir programda kullandığı ‘Has…tir’ ünlemi, Arif Hoca denilince akla ilk gelen sözcük oldu.

Ne zaman öfkelensek, ne zaman birine kızmak gelse içimizden, mutlaka o sözcük gelir dilimizin ucuna…

İster politik, ister sosyal bir durum olsun, hiç fark etmez.

Konu ne olursa olsun ‘Arif Hoca’nın dediğinden’ lafını ya kullanır, ya da kullanmayı düşünürüz.

‘Has…tir’ ünlemi zaten kullanımdaydı, ama Arif Hoca sayesinde daha da yaygınlaştı, o sözcüğe yeni anlamlar yüklendi.

Daha çok Türkiye’den gelen mesajlar ya da uygulamalara karşı bir reaksiyonun ifadesi haline geldi.

**

‘Has…tir’ ile bütünleşen bu tepkinin tarihsel perde arkasında Kıbrıs sorununda Kıbrıslı Türklerin pozisyonu yatıyor.

Her ne kadar Arif Hoca “Kıbrıslı Türk ya da Kıbrıslı Rum yoktur: Türçke veya Rumca konuşan Kıbrıslılar vardır” demişse de, bana göre böyle bir ayırım vardır. Zaten ‘tek halk’ olunabilseydi eğer, Kıbrıs’ta ‘etnik çatışma’ ya da ‘toplumlararası uzlaşmazlık’tan söz edilemeyecekti.

Nedeni ne olursa olsun…

‘Kıbrıslı Türkler’in Kıbrıs sorununda nasıl bir pozisyon sahibi olduğuna bakınca, zaten mesele daha da aydınlık kazanıyor:

Kıbrıslı Türkler bu ada üzerinde hiç ‘efendi’ olamamış, Osmanlı döneminden İngiliz Kolonyal İdaresi’ne, 3 yıllık kısa Kıbrıs Cumhuriyeti’nden ‘Getto dönemi’ne ve 1974’ten sonraki KTFD ve KKTC dönemleri dahil, ‘kendi kaderini tayin’ ve ‘kendi kendini yönetme’ konusunda hiçbir zaman özgür olmamış bir insan topluluğudur.

Sağdan bakınca 1974 sonrası ‘ayrı devlet’ kurmak ya da soldan bakınca ‘Annan Planı referandumunda çıkan evet’ birer ‘irade beyanı’ gibi okunabilir. Ancak doğrusu şu ki, Kıbrıs’ın hiçbir kritik döneminde Kıbrıslı Türklerin fikrini soran, iradesini görmek isteyen olmadı.

**

Arif Hoca dün son yolculuğuna uğurlanırken yapılan konuşmalar içinde KTÖS Genel Sektreteri Şener Elcil’in vurgu yaptığı birkaç nokta, Hoca’nın aslında sadece Türkiye’nin Kıbrıslı Türklere dönük empozelerine değil, aynı zamanda İngiliz yönetiminin boyunduruğuna ve Kıbrıs Rum şovenizmine karşı başkaldırının da sembollerinden biri olduğunu anlatması bakımından önemliydi.

Arif Hasan Tahsin’in bir yandan TMT Komutanıyken diğer yandan KTÖS kurucusu ve Başkanı sıfatıyla ‘toplumsal muhalefetin öncülerinden’ olabilmesi, hem Kıbrıs Rum şovenizmine hem de Türkiye şovenizmine karşı duruşun sonucu olsa gerektir.

TMT gibi ‘Özel Harp Dairesi’ kontrolünde olan bir örgütten Arif Hoca gibi ‘muhalif’ unsurların çıkmış olması, içine kapatılmış, tek merkezden yönetilen bir topluluğun ‘kabuğunu kırma çabası’ olarak okunabilir.

1960’lı ve 1970’li yıllarda özellikle KTÖS’ün, Söz gazetesinin, CTP’nin, daha sonra TKP’nin verdiği mücadelenin önemi bugünden geriye bakıldığında çok daha iyi anlaşılıyor.

Ancak sonuç şu ki, Kıbrıslı Türkler hala ‘kabuğunu tamamen kırmış’ durumda değildir.

Naci Talat’ın ‘Kimdir be bunlar?’ sorusu gibi, ‘Arif Hoca’nın dediği’nin hala akla ilk gelen tepkiler olmasının geri planında yatan da budur.

Arif Hoca’yı çok özleyeceğiz ve ‘onun dediği’ dilimizden hiç, ama hiç düşmeyecek.

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 6508 defa okunmuştur