1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. AKLINI SEVEYİM
AKLINI SEVEYİM

AKLINI SEVEYİM

Birisinin bana akıl vermesine katlanamıyorum. Yani o müdür bey, müdüranım edalarına daha çok da… Çok daha incelikli yolları vardır bunun kuşkusuz. Akıl danışmayı severim ben aslında. Aldığım akıl bir esin olur, yeni bir pencere açar. Söylenileni değ

A+A-

 

Birisinin bana akıl vermesine katlanamıyorum. Yani o müdür bey, müdüranım edalarına daha çok da… Çok daha incelikli yolları vardır bunun kuşkusuz. Akıl danışmayı severim ben aslında. Aldığım akıl bir esin olur, yeni bir pencere açar. Söylenileni değil de onun esinlediği başka bir şeyi yaparım çoğu zaman… Hele de birilerinin talimat vermesi… Tepemin tasını attırır hemen. Yararlı olacaksa bile yapmam.

Akıl vermek birisinin üzerinde bir mikro-iktidar kurmaktır çoğu durumda. Ben senden daha akıllıyım, daha üstünümü içerir gizli okuması… Hele gelmiş geçmiş bir olay için: “Şunu yapsaydın, bunu deseydin, Ben olsam şunu bunu yapardım” ukalalıkları… Söylenenden çok söyleniş biçimi önemli kuşkusuz ki… Hem bir başkasının yaşadığı bir olayda bizim bilemediğimiz pek çok başka ayrıntı vardır. Bazen de insan en doğru kararı hemen veremez işte… Zaten suçluluk duyguları içindeki birinin üstüne gidip onun kendini daha da berbat hissetmesine neden olmak bir kötü kalplilik bile sayılabilir.

Bir başkasının üzerinde iktidar oluşturmanın çok çeşitli yolları var kuşkusuz. Daha zekice ve sinsi biçimde gerçekleştirmek de mümkün bunu… Bir bakış, bir eda bile yeterlidir. Hatta sessizlik ve eylemsizlik bile bir iktidar aracıdır çoğu zaman. Birisini görmezden gelmek, telefonlarına cevap vermemek, yokmuş gibi davranmak çok daha etkili yöntemlerdir.

Bir günün içinde sayısız mikro-iktidar savaşı sürüyor. Sözcüklerle, bakışlarla, eylemlerle ya da eylemsizlikle… Pek çok bakışta, davranışta ve sessizlikte bize üstünlük taslayan işaretler bulabiliriz. Kimileri sadece dış görüntüleriyle bile kurar iktidarını. Birisinin boyu, posu, edası, giyim kuşamı, özgüveni vs. hemen oracıkta ezip geçebilir bizi. Bir de o tasarlanmış mütevazılık hali vardır ki sormayın. Böylelerinin saçını başını yolasım gelir bazen… “Neşe, sakin ol lütfen” diye telkin veririm kendi kendime… Ezildiğim yetmezmiş gibi bir de kendi duygularıma dair suçluluk ve utanç yaşarım üstünden…

Kimilerinin çok doğal ve sıradan görülen ama insanın sinirlerini altüst edebilecek cümleleri vardır. “Başkalarını nasıl ezerim” in gizli okuluna devam etmiş gibidirler. Başka bir şey söyler gibi yapıp seni en çok üzecek bir şeyi ima etmiş olurlar… Herkesin bir başkası üzerinde iktidar oluşturma olanağı vardır. Eğitimsiz köylüler ünlü bir profesörü dalgınlığı ve sakarlığından ötürü dalgaya alıp küçümseyebilirler mesela… Bazı işlerimizi yürütmek için muhtaç olduğumuz devlet memurları hemen oracıkta diktatörlüklerini ilan edip anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getirebilirler. Zenginlik önemli bir iktidar aracıdır ama yoksulluk hatta sıfır noktasındaki bir yoksulluk bile başkaları üzerinde bir iktidara dönüşebilir. Gözümüzün içine sokulan bir sefalet bizi ezip geçip suçluluk duygularıyla doldurabilir.

Bulundukları ortamda yıldız olmazlarsa çat diye çatlayacak tipler vardır. Kimseyi konuşturmayıp kendi şovlarını yaparlar. Bizlerin sahip olmadığımız muhteşem bilgi ve deneyimlerini ortaya saçarlar. Onlar yücelip büyüdükçe biz küçüldükçe küçülürüz.

Kimse sütten çıkmış ak kaşık değil tabii… İnsan dediğin türlü türlü zaafla donatılmış. Ayakta kalabilmek için başkalarını ezip geçmenin zorunlu olduğu bir sistem bu sonuçta.

Her zaman tasarlanmış ya da bilinçli bir girişim değildir bir başkası üzerinde iktidar kurmak. Sen bilmeden bir davranışın ezebilir bazılarını. İnsan ilişkileri zordur. Bazen ne kadar özen göstersen de haksızlık edersin birilerine.

Kendimize bile itiraf edemediğimiz gizli intikam duygularımız vardır. Canımız o kadar acımıştır ki geçmişte, tasarlamasak bile bir biçimde incitiriz başkalarını…

Yanlışlıklar kadar yanlış anlamalarla da doludur insan ilişkileri. Nutkumuz tutulur kimi zaman, gerçeği söyleyemeyiz. Kimi zaman ise uzun bir hikayedir gerçek…

Her şeye rağmen güzeldir hayatla didişmek. Çocukluk hatıra defterlerine yazdığımız gibi hayatın sarp ve dikenli yollarında yürüyüp başarılı olmak durumundayız. İnsan hallerine dair bir farkındalığımız varsa bazı ukalalıkları çok da üstümüze alınmayız zaten.

Yine de birileri anlamadan bilmeden bana akıl vermeye kalkınca sinirlerim tepeme çıkıyor işte. Talimatla yönetilen bir ülkede yaşadığımız, bir ömür boyu kendi aklımızla iş yapmamıza izin verilmediği, bizi kurtardıklarını söyleyenlerden nasıl kurtulacağımızı bilemediğimiz için belki de...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1667 defa okunmuştur