
Ahmet Altan’ın gazeteciliğinden mahrum olmak
Ahmet Altan’ın Taraf gazetesinden ayrıldığı haberini alınca onu severek takip eden diğer insanlar gibi şoke oldum..Gazete okuyuculuğum boşlukta sallanmaya başladı.
Ne yapacaktım artık? Onun yazdığı mükemmel yazılar ve çıkardığı mükemmel gazeteden m
Ahmet Altan’ın Taraf gazetesinden ayrıldığı haberini alınca onu severek takip eden diğer insanlar gibi şoke oldum..Gazete okuyuculuğum boşlukta sallanmaya başladı.
Ne yapacaktım artık? Onun yazdığı mükemmel yazılar ve çıkardığı mükemmel gazeteden mahrum kalacaktım....
Ahmet Altan’ın titizliği ve toplam entelektüel kalitesi sadece makalelerine değil, Taraf’ın tüm haberlerine yansıyordu..Manşetler, Dış haberler, siyasi haberler, kültür-sanat haberleri hatta TV haberleri...
Üniversite öğrenciliğim döneminde, TIP milletvekilliği (1965-69) yapan Çetin Altan’ın Akşam gazetesindeki “Taş” makalelerine bağlıydım. Bir de “Cumhuriyet” gazetesi ile benzer bir bağ kurmuştum..1970’lerin sonunda o gazetenin ve yazarlarının “askere darbelere” yatkın olduğunu sezdim ve okumaktan vazgeçmiştim...
Onca yıldan sonra bağlanacak bir gazete bulmuştum.. Beş yıl önce yayın hayatına giren Taraf gazetesinde, düşünce ve beğenilerimin tümü buluşmuştu sanki.
*****
Ahmet Altan’ı yıllarca yazar kimliği ile takip ediyordum. Kitaplarını, dergilerde ya da gazetelerde çıkan yazılarını kaçırmazdım. Özellikle kadınlar ve kadın-erkek ilişkileri üzerine, eskiden söylenmemiş şeyler yazıyordu. Özgür, dürüst ve kaliteli yaşamanın sırlarını veriyordu. Sivil, demokrat, yenilikçi, ülke ve dünya sorunlarına duyarlı bir entelektüeldi. Hümanist yanı ağır basar, konuları sosyal adalet terazisinde tartardı. Milliyetçilik, dincilik ve köylülükten hoşalanmazdı.
Hele o Türkçesi yok mu...Duru, akıcı ve temiz. Bir yazar için en önemli unsur bunlar...
O dönemlerde, milliyetçiler, Kemalistler ve kömünist olduğunu söyleyenler ondan hoşlanmazdı.. Kemalistler ona “II.cumhuriyetçi”, solcular da ”Liberal” diyerek burun kıvırırlardı.
Hiç unutmam, “aşk” konusunda bir makalesini okumuş, gençliğinde özgür olamamış bir erkek solcu bana “artık okumayacağım beni baştan çıkarıyor, kışkırtıyor” demişti..Ama okumaya devam ettiğini adım gibi biliyordum.
******
Ahmet Altan’ın istifasının sonrası gelişen beyin ve ruh halim birkaç gün sürdü. İstifa nedenlerini öğrenmek amacıyla yazılan tüm makaleleri, haberleri okumaya çalıştım.
Sonunda bende şu kanaat oluştu: Ahmet Altan bir yazar ve entelektüel olarak Türkiye’nin demokratikleşme, Kürt sorununu çözme, AB ile ilişkilerin devamı, askeri vesayetten ve darbelerden kurtulma için yaptığı bu siyasi misyon gazeteciliğini, Türkiye koşullarında bu kadar yıl sürdürmesi bile büyük özveridir.
Mehmet A.Birand: “Bizim mahalleye göre değildi” diyor..Çok doğru...
Babası Çetin Altan: “Gazetecilik günübirlik daha ilkel olaylarla, yazarlık ise insani değerlerle uğraşır ve kalıcıdır..Hayat Ahmet’in, o karar verir” demiştir.
Hak veriyorum ama Ahmet Altan gazeteciliği, roman kadar kalıcı ve insani olmuştur.
Bence bu istifanın en önemli gerekçesi “huzur” arayışıdır. Türkiye’de kanlı, acılı ve düzeysiz geçen siyasi kavgadan; kirlenmeden, çok kırılmadan, daha fazla hayal kırıklığına uğramadan tevekkül içinde ayrılmak istemiştir.
Son yazısının başında “Ee her hikayenin bir sonu var” demiştir.
Okuyucuları olarak onun gitmesini zor kabul edenler (ben dahil) bencillik etmektedir.
Taraf gazetesi ne olacak korkusu yaşayanlar da aynı şekilde..
Taraf gazetesi, Türkiye’nin normalleşme, modernleşme, demokratikleşme sürecine katkı koyacaksa, Ahmet Altan’ın gitmesinden sonra da koyacaktır.
Öyle olmazsa, sıradan bir gazete haline gelirse, başka insanlar da Taraf gibi bir gazete çıkaramazsa, Ahmet Altan’ın “roman yazmak için” dediği ayrılma nedeni bireysel bir karar olmanın çok ötesine geçecek ve toplumsal bir karar niteliği taşıyacaktır.
İzleyip göreceğiz....

















