1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “30 sene geriye gittik”
“30 sene geriye gittik”

“30 sene geriye gittik”

Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Ali Murat Cellatoğlu, enerjide yaşanan sorunları YENiDÜZEN’e değerlendirdi

A+A-

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Başkanı Ali Murat Cellatoğlu, bugün enerji konusunda yaşanan sorunlardan siyasiler kadar toplumun da suçlu olduğunu belirterek, “30 sene geriye gittik” vurgusunda bulundu.

“Enerji açığını 10 yıl önce çözmeliydik” diyen Cellatoğlu, “Geldik duvara tosladık, ‘arabamız öyleydi, böyleydi’ diyoruz. Ama arabayı zamanında biz olması gereken haline getirmiş olsak ve trafiğe öyle çıksak bu sorunları yaşamayacaktık. Bugün konuşacağımız konu değildi enerji açığı. Biz bunu 10 sene önce çözmeliydik” ifadesinde bulundu.

“AKSA ile yapılan sözleşmeyi herkes eleştiriyor. Bu sözleşmenin tamam olmadığını söylüyor. Çünkü oraya harcanan paralarla uzun vadede santral yatırımlarımızı yapabiliyorduk” diye belirten Cellatoğlu, “Peki planımız nedir şu an? Bir yetkili çıkıp, ‘biz şunu planladık, bunu yapıyoruz’ diyebilir mi? Diyemez çünkü yok öyle bir plan. Ya da başka bir plan var, biz bilmiyoruz” dedi.

Cellatoğlu, “Hükümet elektriği mutlaka ve mutlaka minimum 3.5 TL’ye satmak zorundadır. Aksi takdirde KIB-TEK bu yapıda çok fazla gidemez.  Bu zam kaçınılmaz”  ifadesinde bulundu.

Bu hafta enerji konusunda yaşananları EMO Başkanı  Ali Murat Cellatoğlu ile konuştuk.

 

“Şimdiden bizim AKSA’ya teşekkür edip, 2 yıl sonra kendi açığımızı kendimiz tamamlıyoruz dememiz lazım öyle bir hedefimiz varsa. Ama yoksa AKSA daha da santrallerini artırarak bize elektrik vermesi için onunla anlaşmaya gitmek zorundayız. Çünkü açığımız çok büyüktür. Giderek de artıyor.”

 

  • YENİDÜZEN: Elektrikler bir var bir yok. Ne olacak bu elektrik meselesi?
  • CELLATOĞLU: İnsanlar önce yiyecek, sonra su, sonra para için savaştı. Ama tüm bunların temeli artık enerjidir. Tüm bunları elde edebilmek için enerji üretmeniz gerekir.
    Kullanılan fosil yakıt, sonrasında gaz… İş öyle bir noktaya geldi artık bunların da sonu yaklaştığı için ‘yeni enerji nasıl elde edilir’ bunun üzerine yoğunlaşmaya başlanıldı.
    AB 2050’ye hedef koydu; sıfır karbon. Mümkün olduğunca yenilenebilir enerjiden faydalanılmalı, fosil yakıtlardan uzaklaşılmalı ve bu enerji kullanırken, o kadar verimli kullanmalı ki hem tasarruf yapılsın hem de doğaya verilen tahribat birazcık da azaltılsın.
    Biz bırakın böyle hedefler koymayı, mevcut olanları bile hala daha idame ettirmiyoruz. Eski hükümet döneminde zararlı gazları doğaya saldık ve dedik ki; temizdir bunlar.

“TAM BİR KAOS”

“Biz Avrupalı, çağdaş bir toplumuz diyoruz ama icraatlara baktığımızda biz aslında 30 senenin de gerisindeyiz. Bundan kimse gücenmeyecek, alınmayacak. Sadece siyasileri de suçlamıyorum, toplum da suçlu.”

  • YENİDÜZEN: Bütün dünya bu noktaya gelmişken biz neyi konuşuyoruz?
  • CELLATOĞLU: Biz Avrupalı, çağdaş bir toplumuz diyoruz ama icraatlara baktığımızda biz aslında 30 senenin de gerisindeyiz aslında. Bundan kimse gücenmeyecek, alınmayacak. Sadece siyasileri de suçlamıyorum, toplum da suçlu.
    Ne yaptık? Evimize güneş enerjisi koyduk ama fazla kurulum yaptık ihtiyacımız 3 iken 7 kurduk ne oldu? Fazlamız oldu. Bu fazlayı biz verimli kullanmak yerine pencereyi de açtık, klimayı da açtık. Biz aslında verimlilik değil ‘nasıl daha çok israf edebilirim, tüketebilirim’ bunun peşine düştük.
    Önce bilinç yerleşmesi gerekirdi ondan sonra bu tür yenilikleri hayatımıza koymalıydık.
    Biz yokluktan gelmiş bir toplumuz. 1990’ların ortasına kadar bizim elektrik santralimiz yoktu. Teknecik Elektrik Santrali kurulmadan önce Güney’den elektrik alıyorduk. Ne zor şartlarda bu santralleri kurduk, yaptık ve toplum olarak biz bunları başardık.
    Türkiye yanı başımızda bize yardım eder ama biz ne yapıyoruz? Kendimiz üretmiyoruz, ülkeyi ileri seviyeye taşımak için bir çabamız yok. Çabamız olsaydı elektrik sorununu 2022 yılına geldiğimizde çözmüş olurduk.

 “Geldik duvara tosladık, ‘arabamız öyleydi, böyleydi’ diyoruz. Ama arabayı zamanında biz olması gereken haline getirmiş olsak ve trafiğe öyle çıksak bu sorunları yaşamayacaktık. Bunu da geçmişte söyledik, çok söyledik. Hala daha söylüyoruz; bugün konuşacağımız konu değildi enerji açığı.  Biz bunu 10 sene önce çözmeliydik.”

Dünya aya çıktı, uzayda koloni kurmanın peşinde biz hale daha ‘elektrik ne saat kesilecek’ diye bekliyoruz.
Biz şuna çok dikkat etmeliyiz; yatırım yapmak kaçınılmazdır ve bu şimdi konuşacağımız konu da değildir. Geldik duvara tosladık, ‘arabamız öyleydi, böyleydi’ diyoruz. Ama arabayı zamanında biz olması gereken haline getirmiş olsak ve trafiğe öyle çıksak, bu sorunları yaşamayacaktık. Bunu da geçmişte söyledik, çok söyledik.
Hala daha söylüyoruz; bugün konuşacağımız konu değildi enerji açığı. Biz bunu 10 sene önce çözmeliydik.

 “AKSA ile yapılan sözleşmeyi herkes eleştiriyor. Bu sözleşmenin tamam olmadığını söylüyor. Çünkü oraya harcanan paralarla uzun vadede santral yatırımlarımızı yapabiliyorduk.Peki planımız nedir şu an? Bir yetkili çıkıp, ‘biz şunu planladık, bunu yapıyoruz’ diyebilir mi? Diyemez çünkü yok öyle bir plan. Ya da başka bir plan var, biz bilmiyoruz.”

Şu an 2022’deyiz. 2024’te AKSA ile olan sözleşme biter. AKSA’nın üretimi 150 megavat seviyesindedir. Şu an ‘açığımız var, enerji bize yetmiyor’ diyoruz, 2024’te 150 megavat daha sistemden çıktığında toplam üretim zaten 400 megavat bu bize yetmiyor, 150’si de sistemden çıktığında halimiz ne olacak? Tam bir kaos.
Kaldı ki AKSA ile yapılan sözleşmeyi herkes eleştiriyor. Bu sözleşmenin tamam olmadığını söylüyor. Çünkü oraya harcanan paralarla uzun vadede santral yatırımlarımızı yapabiliyorduk.
Peki planımız nedir şu an? Bir yetkili çıkıp, ‘biz şunu planladık, bunu yapıyoruz’ diyebilir mi? Diyemez çünkü yok öyle bir plan. Ya da başka bir plan var biz bilmiyoruz.
Şu an ki aciz durumumuzla 2 yıl sonrayı düşünün ne olacak? 2 yıl sonra daha da mecbur olacağız ‘Gel anlaşalım çünkü bizim mevcutlarımız zaten bize yetmiyor, biz artıramıyoruz, öyle bir bütçemiz yok veya öyle bir vizyonumuz yok, sen daha da bu santrali artır gel oturalım, anlaşalım 10 yıl daha alım garantili alalım’ dememiz kaçınılmaz olacak.
Şimdiden bizim AKSA’ya teşekkür edip, 2 yıl sonra ‘kendi açığımızı kendimiz tamamlıyoruz’ dememiz lazım öyle bir hedefimiz varsa. Ama yoksa AKSA daha da santrallerini artırarak bize elektrik vermesi için anlaşmaya gitmek zorundayız. Çünkü açığımız çok büyüktür. Giderek de artıyor.
Buhar santralleri, ilk kurulan santraller arızalandı, dizellerden iki tanesi çalışmıyor, rutin bakımları yapılmadı, uzun vadeli yapılması gereken köklü bakımları yapılmadı. Yani biz elimizde var olanları korumadık. Bu toplum dişinden tırnağından artırdı, bunların paraları faturalara yansıtılarak halktan toplandı. Bu santralleri halk ödedi aslında. Ama biz hoyratça bakımlarını da yapmayarak, farklı farklı işler yapıp eldeki mevcutları koruyamadık. Ama bugün yine yarından daha iyidir. Yarın daha da kötü olacak.

 “Güney yarın ‘bana da yetmiyor size veremem’ dese o gün biz tam bir kaosun içine girmiş oluruz. Ama bu bugün konuşacağımız sorun değildi. Yapmamız gerekenler vardı ve biz yapmadık. Bunun içinde çok geç kaldık, halen daha da gecikmeye devam ediyoruz. 2024 bizim için karanlık görülür.”

AKSA’nın ne olacağı bugün çözülmezse yeni santral yatırımları yapılmazsa, mevcutların yatırımları yapılmazsa bu karanlık günler çok daha fazla artacak.  
Şimdi kaos yaşamıyoruz; güneyden elektrik alıyoruz. Güneyden elektrik almamış olsaydık bugün halk tam bir isyan noktasında olacaktı. Şimdi günde 1-2 saatlik kesintiler oluyor. Ama bunun bütün güne yayıldığını düşünün hiç kimse iş yapamayacak veya evinde hastası, çoluğu, çocuğu olan var, nasıl yaşayacak?
Güney yarın ‘bana da yetmiyor size veremem’ dese o gün biz tam bir kaosun içine girmiş oluruz. Ama bu bugün konuşacağımız sorun değildi. Yapmamız gerekenler vardı ve biz yapmadık. Bunun içinde çok geç kaldık, halen daha da gecikmeye devam ediyoruz. 2024 bizim için karanlık görülür.
 

 “Zam kaçınılmaz, 1 kWh 3.5 TL olmalıdır”

 “Hükümet elektriği mutlaka ve mutlaka minimum 3.5 TL’ye satmak zorundadır. Aksi takdirde KIB-TEK bu yapıda çok fazla gidemez.  Bu zam kaçınılmaz.”

  • YENİDÜZEN: Herkesin tabi merakla beklediği bir de yeni elektrik fiyatları ne olacak konusu… çoktan yapılması gereken ancak yapılmayan zam artık kapıda. Fiyatlar ifade edildiği gibi yüzde 300 oranlarında mı zamlanacak?
  • CELLATOĞLU: KIB-TEK bu halkın bir şirketidir, bir bütçesi vardır, para toplamak zorundadır. Bu topladığı para ile kar etmese bile ki kar etmek zorundadır çünkü her başı sıkıştığında gidip borçlanmak yerine kendi bütçesinde artı verip oralardan başka kanallara kanalize etmesi lazım. KIB-TEK çapında bir şirkete baktığımızda; laboratuvarı, ARGE merkezleri için de yatırım yapması gerekirdi. KKTC’de elektriği siz üretiyor, siz satıyorsunuz ve zarar ediyorsunuz. Mantığı var mı bunun? Benim bir şirketim varsa ve zarar ediyorsa, sorgulanması gereken benim.
    Siyasi istikrarsızlıktan dolayı da KIB-TEK yönetimi sürekli değişiyor, kurumsal hafıza siliyor. Her gelen sil baştan bir şey yapıyor. Ama bu iş böyle olmamalı. Sürekliliği ve devamlılığı olmalıdır. Dünya enerji konusunda ne kadar ileri seviyede ne kadar önemli yatırımlar yaparak, 2050’leri hedeflerken, biz ne yapıyoruz? Hedef ve vizyonumuz olmadığı için bir adım ileriye gidemiyoruz.
    Enerji siyasetten ayrı profesyonelce tartışmalı ve ortaya vizyon konulmalıdır. KIB-TEK artık profesyonelce yönetilmelidir.
    Dolayısıyla bir şeyleri düzelteceksek evin içini temizleyelim, toparlayalım, ne ise olması gereken onları yapalım. Kadroları oluşturalım. O kadrolar yok mu? Var, KIB-TEK’in içinde de çok değerli insanlar var. Elimizde bu insan kaynakları var.  Ama bir irade ile artık oturup konuşmamız, tartışmamız gerekir. Bu olduktan sonra KIB-TEK düze çıkar mı? Çıkar. Zor günler geçer ama mutlaka düze çıkar. Geçmişte bu toplum bunu başardı, hala daha yapabilir. Ama vizyonu görmesi gerekir. Geçmişte KIB-TEK’in artı ile bitirdiği dönemler çok oldu.
    Fiyat konusuna geldiğimizde maliyetler belli. Petrol, personel giderleri belli, santralde kırılan, bozulan orayı çalıştırabilmek için masraflarınız belli, iletim-dağıtımdaki giderleri belli, bütün bunları topladığınız zaman kabaca 0.25 dolarlık maliyeti var 1 kilowatt saat (kWh) elektrik enerjisini üretebilmek için. 0.25 dolar maliyetimiz varsa bunun TL karşılığı 3.35 TL KIB-TEK’in maliyeti var enerjiyi benim evime getirebilmesi için.
    KIB-TEK bunu kaça verir, 0.99 TL’ye verir. yani 3.5 kat artırması gerekir elektriği ki el elde baş başta ‘imal ettim- verdim, zarar etmedim’ diyebilsin. Yani 1 kWh 3.5 TL olmalıdır KIB-TEK zarar etmesin diye. O da sürdürülebilir değil. Ama bir süreliğine olabilir.
    Dolayısıyla hükümet elektriği mutlaka ve mutlaka minimum 3.5 TL’ye satmak zorundadır. Aksi takdirde KIB-TEK bu yapıda çok fazla gidemez.  Bu zam kaçınılmaz.
    Şöyle planlamalar olabilir; bir anda 3.5 kat zamlandığı zaman elektrik faturası ortalama 600 TL fatura ödüyorsa vatandaş yaklaşık 2 bin TL olacak. Bunu kim kaldırabilir? 500 TL’nin altında da elektrik faturası nasıl ödenir?
    0.25 dolar maliyeti varsa KIB-TEK’in önümüzdeki süreçte hedeflenmesi gereken bu 0.25’i nasıl 0.15’e çekeriz, ucuzlatabiliriz? olmalıdır. Ama mevcut düzende değil ucuzlama 3-4 katına çıkacak.
     
  • YENİDÜZEN: KIB-TEK’in iyileştirilmesi noktasında sizin de dediğiniz gibi tek bir adım atılamıyor. Biz halen daha devlet kurum ve kuruluşlarının elektrik paralarını ödemediğini konuşuyoruz, vatandaşın ise elektriği kesiliyor. Üretim yapamıyoruz, tamirat yapamıyoruz, yatırım yapamıyoruz, vizyon yok, gaile yok. Bunlar adım adım bizi özelleştirmeye mi götürüyor? Plan bu mu?
  • CELLATOĞLU: Ezilen halk oluyor. Bu noktada KIB-TEK özelleştirilse halkın menfaatine olur mu? Düşünün şimdi bir özel şirket kar etmeden uğraşır mı? Şimdi 3.5 TL olan kWh maliyetini belki 5 TL’ye çekecek ki kendisine de kar kalsın. Dolayısıyla özelleştirmeden halk fayda sağlamaz.
    Ne olur? Birkaç firmaya birden verirsiniz, rekabet olur ve bunu da denetlersiniz o zaman başka bir şey konuşulabilir. Ama KIB-TEK’i ister yerli ister yabancı bir firma alacaksa mutlaka kar etmek için uğraşacak, zararına niye yapsın? KIB-TEK şu an zararına çalışıyor ama halkın olduğu için çalışıyor. Bunu özel bir şirket olsa yapmaz. Dolayısıyla özelleştirme doğru bir adım olarak görülmüyor.
     
  • YENİDÜZEN: AKSA ile 2 yıl sonra yeniden bir anlaşma imzalanır mı? Yoksa teşekkür mü edilir?
  • CELLATOĞLU: 400 megavatlık kurulu gücümüz var. Bunun 150’si AKSA’dan geliyor. 400 bile yetmezken bize, 150’nin de devreden çıktığını düşünün, o zaman hiç yetmeyecek. Bu 150’yi yerine koymak için ne yaptık? 400’ü 300’e indirdik. O yüzden enerji açığımız muazzam olacak. AKSA devreden çıkarsa eğer. 2 yıl içerisinde yatırım yapmazsak, AKSA ya da başka bir firmadan bizim enerji almamız gerekir.
     
  • YENİDÜZEN: Yeni bir enerji yatırımı yapmak için kaynak oluşturulabilir mi?
  • CELLATOĞLU: Daha önce bunu başardık, bu modellenebilir. Ama rekabetçi bir yaklaşımla uluslararası ihalelere çıkarak, rekabetçi bir ortamda bunu yapabilirsiniz. Bunu peşin ödemenize de gerek yoktur. Bunlar modellenebilir. O yüzden bu çalışmalar geçmişte yapıldı. Bunlar rafa kaldırıldı. O zaman bunları yapsaydık, bugün başka bir şey konuşurduk. Ama bunlar yapılmadığı için önümüzde sıkıntılı bir süreç var. Gün gelecek AKSA’yı devre dışı bırakamayacağız. Burada sıkıntı AKSA devreden çıksın veya çıkmasın değil.  İhtiyacımız var, biz bunu yapamıyoruz mecburuz dışardan hizmet alımı yapıyoruz. Bu kötü bir şey değildir. Ama eliniz güçlü iken şartlar farklıdır, benim elim çok zayıfken, enerji açığım varken, kendi santrallerim yetmezken dıştan alacağım enerji kaçınılmazsa eğer ve bunu AKSA’dan almak zorundaysam şartları ben koyamam karşı tarafın şartları ne ise ona uymak zorunda kalacağım. Sıkıntı buradadır ve 2024 geldiğinde biz elimiz güçlü olarak masaya oturabilecek miyiz?
     
  • YENİDÜZEN: Tüm bunlara rağmen çıkış noktamız ne olmalıdır?
    CELLATOĞLU: Öncelikli yapmamız gereken enerjiyi profesyonelce yönetmeliyiz. Sadece elektrik enerjisi değil, Güney’de karbon yatakları oradan çıkacak gaz, bunun da uluslararası arena da yönetilmesi lazım. Çünkü Kıbrıs Türk halkının da payı vardır.
    Artık doğal gazı konuşmalıyız.
    Enerjide tek bir alternatifiniz varsa o zaman arz güvenliği sağlanamaz. Şu an havalar soğuk, biz klimayı açmaz zorundayız. Şirkette üretimi durdurmamak için elektrik enerjine ihtiyaç var. Dolayısıyla enerji talebimiz fazla. Biz KIB-TEK’ten enerjiyi talep ederken, KIB-TEK’in bu talebi yerine getirebilmesi lazım. Yani arz güvenliği olması gerekir. Ne kadar talep varsa sizin onu arz edebilmeniz gerekir. Son dönemlerde fuel oil gelmedi, elektriksiz kaldık. Ya da santrallerde bir sorun olduğu zaman yine elektriği üretemiyoruz. Dolayısıyla arz güvenliğini sağlayabilmek için yakıt çeşitliliği de sağlanmalı ki istediğimiz şekilde enerji çeşitliliğini yaratabilelim. Böylece farklı alternatifler yaratarak, dönemsel faydalar sağlayabiliriz. Ama bu sonraki konu.
    Şimdi düşünmemiz gereken açığı nasıl kapatacağız ve AKSA ile sözleşmenin sonlanması durumunda biz ne yapacağız, ya da yeni sözleşme yapacaksak hangi şartlarda yapacağız? Bunları çok ciddi konuşmalıyız.
    KIB-TEK’in özelleştirilmesi çözüm değildir, halkın menfaatine değildir. Dolayısıyla bunları alt alta koyup topladığımız zaman bizim enerji yatırımı yapmamız lazım, arz güvenliğini sağlamalıyız, yakıt çeşitliliğini yaratmalıyız. Çevreyi ve enerji verimliğini düşünmeliyiz. Yenilenebilir enerji kaynaklarının peşine düşmeliyiz ve eğer dünyaya entegre olacaksak da 2050 hedefleri için ne yapmalıyızı konuşmalıyız.
    Bunlar yapılmazsa yarın gidip yine bir yerlerden enerji için dilenme noktasına gelebiliriz.  

 

 

yd-destek-gorseli-2-557.jpg

Bu haber toplam 3094 defa okunmuştur