1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Gençlerin ‘ortak gelecek’ düşü
Gençlerin ‘ortak gelecek’ düşü

Gençlerin ‘ortak gelecek’ düşü

“Şimdi hareket yeniden alevlendi, insanlar bir umut görünce yeniden barış sürecine yöneldi. Bence bunda CTP’nin hükümette olması ve diğer sosyalist örgütlenmelerin baskı unsuru olması etkilidir”

A+A-

Almanya ve Kıbrıs'tan gençleri bir araya getirip birbirlerini anlamalarını sağlamayı amaçlayan Gençlik Değişim Projesi’nin yedinci ayağı yapıldı…

Ödül Aşık Ülker

   Alman Sosyalist Gençlik Hareketi, Alman-Kıbrıslı Gençlik Değişim Projesi’nin yedinci ayağı yapıldı. 13-24 Eylül tarihleri arasında Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde yapılan proje kapsamında Almanya’dan ve Kıbrıs’tan gençler bir araya geldi.

   Üç toplumdan gençleri bir araya getirip birbirlerini anlamalarını sağlamayı amaçlayan Gençlik Değişim Projesi katılımcısı Emre Ernaz, Kuzey Kıbrıs’ta barış yanlısı bir hükümetin başa gelmesinin yeni bir dönem olarak adlandırılabileceği konusunda gençlerin hemfikir olduklarını söyledi.
 

Ernaz, tartışmaların yeni dönemin Kıbrıs için olumlu çerçevede geçebileceği fakat iki toplumun da bedel ödemesi gerekeceği üstünden yapıldığını da belirterek, “Yeni dönemin başlaması üç toplumdan insanların da ilgisini çekti ve tartışmalarda üç toplumdan arkadaşlara da olumlu yansıdığını söyleyebilirim” dedi.

• Soru: Alman-Kıbrıs Gençlik Değişim Projesi’nin hakkında bilgi verir misiniz?
• Ernaz:
Alman-Kıbrıslı Gençlik Değişim Projesi 2007 yılında bağımsız bir örgüt olan Alman Sosyalist Gençlik Hareketi’nin (SJD - Die Falken) Hannover şubesinin insiyatifiyle Kıbrıslı Rum, Kıbrıslı Türk ve Almanların katılımıyla gerçekleşen üç toplumlu bir proje. Kıbrıslı Rumları temsilen IKME Vakfı, Kıbrıslı Türkleri temsilen BILBAN Vakfı projede yer almaktadır. Friedrich-Ebert Vakfı, Gedenken und Frieden Vakfı - Volksbund Deutsche Kriegsgräberfürsorge Vakfı tarafından desteklenmektedir. Projenin amacı, Almanya’dan ve Kıbrıs’tan gençleri 3 toplumlu bir çerçeve içerisinde bir araya getirerek, devamlı bir dostluk ilişkisiyle birbirlerini anlamalarını sağlamak.

Projenin mimarı ve ana koordinatörü, Sosyalist Gençlik Hareketi’nin Hannover şubesinde çalışan Kıbrıslı Türk Coşkun Tözen’dir. Ayrıca Alman, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum delegasyonlarını temsilen birer koordinatör var. Proje, 2007 yılından beri Almanya ve Kıbrıs’ın her iki tarafında dönüşümlü olarak yapılıyor.

“Bilgilendirici bir değişim programı”

• Soru: Proje kapsamında bu yıl neler yaptınız?
• Ernaz:
Proje bu yıl 13-24 Eylül tarihleri arasında Kıbrıs’ta yapıldı. Göç, kayıplar, LGBT hakları, Almanya-Kıbrıs benzerlikleri/ayrılıkları gibi konularla ilgili tartışmalar, atölye çalışmaları yaptık. Göçmenler konusuyla ilgili olarak KISA‘yı ziyaret ettik. Uluslararası Barış Günü kutlamalarına üç toplumlu örgüt olarak biz katıldık. Tarihi yerleri Alman arkadaşlara gezdirdik. Alman-Kıbrıs ilişkileri seminerlerine katıldık. Gazeteci Sevgül Uludağ ile kayıplar hakkında yapılan seminer birçok kişiyi en çok etkileyen bölümdü. Bir gençlik örgütlenmesi olan MAGEM’i dolaştık ve bilgi edindik. Mağusa İnsiyatifi’yle buluştuk. Bio-der ile çevre problemleri hakkında tartıştı. Kıbrıslı Rum koordinator arkadaşımız Orestis’in radyo programına katıldık ve kendimizi tanıttık. Bunlar benim aklımda kalanlar. Dolu dolu ve bilgilendirici bir değişim programı oldu.

• Soru: Siz bu projeye ilk kez katıldınız, izlenimleriniz nelerdir?
• Ernaz:
Daha önce iki toplumlu etkinliklere katılmıştım ama üç toplumlu bir projeye ilk kez katıldım. Önceleri bu çalışmaya soğuk baktım çünkü sorunu Kıbrıslıların çözmesi gerektiğini düşünüyordum. Ama proje kapsamında gördüm ki Alman gençlerin tecrübelerinden faydalandık.  

“Yaşanmışlıklar kültürleri şekillendirir”

• Soru: Almanya ve Kıbrıs’ın bölünmüşlüğü konusunda ne gibi benzerlikler ve ayrılıklar olduğunu düşünüyorsunuz?
• Ernaz:
Özellikle Doğu Almanya ile Kuzey Kıbrıs’ı çok benzettim. Doğu Almanya da Kuzey Kıbrıs da ekonomik krizden dolayı dibe çöken iki ülkedir ve ikisi de tamamen tek çıkar yollarını komşularında bulmaya çalışırlar. Ben siyaset bilimi öğrencisiyim ve bu konularda önceden bilgim vardı ama konuyu oranın insanlarından dinlemek çok ilginç oldu. Ciddi bir şok yaşadım, Doğu Almanya’dan gelen katılımcılarla kültürlerimizin ne kadar benzediğini fark ettim. Demek ki yaşanmışlıklar kültürleri şekillendirir.

“Liderler henüz hazır değil”

• Soru: Sizce toplumlar barışa ne kadar hazır? Bu proje kapsamında ekonomik krizin Rum gençleri nasıl etkilediğini gözlemlediniz?
• Ernaz
: Rum tarafında yaşı biraz daha büyük insanların barışa hazır olduğunu, Türk tarafında da genç insanların barışa daha hazır olduğunu gözlemledim. Rum tarafındaki gençlerde ekonomik krizden kaynaklanan bir marjinalleşme oldu, ELAM’ın ciddi şekilde güçlenmesi söz konusu. Toplumların çok büyük etkisi var ama liderler henüz hazır değil, ikisi de yapmak istemiyor. Ama bence hala umut var çünkü petrolden dolayı bir hareketlilik var. 2009-2012’ye kadar Kıbrıslı Türkler bir bıkkınlık yaşadı, “kendi işimize bakalım” modundaydık. Şimdi o hareket yeniden alevlendi, insanlar bir umut görünce yeniden barış sürecine yöneldi. Bence bunda CTP’nin hükümette olması ve diğer sosyalist örgütlenmelerin baskı unsuru olması etkilidir.
 

------------------------------------------------------

 

“Kuzey Kıbrıs’taki hükümetin değişip, daha barış yanlısı bir hükümetin başa gelmesi yeni bir dönem olarak adlandırılabilir”

• Soru: Kıbrıs’ta yeni bir dönemin başlaması bekleniyor. Bu konu tartışmalara nasıl yansıdı?
• Ernaz:
Kıbrıs’ta başlayan yeni dönem aslında biz Kıbrıslılar için çok da yeni değil, her zaman yaşadığımız olayların devamı. Bu benim fikrim tabi ki. Fakat Almanya’dan gelen arkadaşların özellikle Kıbrıs sorununu petrol rezervleriyle ilişkilendirmeleri ve bunun Kıbrıs sorununu farklı bir noktaya taşıyacağına dair fikirleri vardı. Çünkü onlar da Batı ve Doğu Almanya’nın temelde ekonomik sebeplerden birleştiğine inanıyorlardı. Tabi ki Kuzey Kıbrıs’taki hükümetin değişip, daha barış yanlısı bir hükümetin başa gelmesi yeni bir dönem olarak adlandırılabilir konusunda hemfikir olduk. Tartışmalar genel olarak yeni dönemin Kıbrıs için olumlu çerçevede geçebileceğini fakat iki toplumun da bedel ödemesi gerekeceği üstünden yapıldı. Yani yeni dönem direkt olarak konuşulmasa da dolaylı yoldan yeni dönemin başlaması üç toplumdan insanların da ilgisini çekti ve tartışmalarda üç toplumdan arkadaşlara da olumlu yansıdığını söyleyebilirim.

***

• Soru: Almanların Kıbrıs konusunda nasıl bir yaklaşımı oldu?
• Ernaz:
Almanlar, benim beklemediğim bir şekilde çok ılımlı yaklaştı, hep dengeli yaklaştılar. Friedrich-Ebert Vakfı temsilcisi ve Lefkoşa Üniversitesi ögretim görevlisi Dr. Hubert Faustmann ile yaptığımız görüşme benim için çok ilginçti. Faustmann konulara o kadar objektif yaklaştı ki bizim bile kendimize itiraf edemediğimiz şeyleri anlattı. Örneğin Kıbrıslı Türkler’in Osmanlı döneminden beri her zaman memur olduklarını, hiçbir zaman işadamı olamadıklarını ve bu yüzden ekonomik düzeni eşitleyebilmek için çok çaba göstermeleri gerektiğini söyledi. Biz Kıbrıslı Türkler’in Osmanlı döneminde elitler olduğunu kimse söylemedi. Bize her zaman ezildiğimiz söylendi, ailelerimiz de bu şekilde anlattı. Oysa öyle değilmiş ve bunu bir Alman’dan öğrenmek bana çok ilginç geldi.

Bu haber toplam 3269 defa okunmuştur