1. HABERLER

  2. DÜNYA

  3. Uzlaşı Belgesi’nde AB normları konusu
Uzlaşı Belgesi’nde AB normları konusu

Uzlaşı Belgesi’nde AB normları konusu

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer tarafından Cumhurbaşkanı...

A+A-


BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer tarafından Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Güney Kıbrıs Başkanı Nikos Anastasiadis’e sunulan, 2008-2012 yıllarında gerçekleştirilen müzakerelerde varılan uzlaşı noktalarıyla uzlaşmazlık unsurlarını içeren belge Kıbrıs Rum basınında dün de yer aldı.
Belgeye ilişkin yayınlarını sürdüren Simerini gazetesi bugünkü sayısında, söz konusu belgede yer alan AB konularına ilişkin taraflar arasındaki görüşlere değinirken “müzakerelerde Kıbrıs sorununa AB normları çerçevesinde bir çözüm bulunma çabası yerine çözüm sonrası AB normlarından yaşanacak sapmaların kalıcı mı yoksa geçici mi olacağının tartışıldığını” ileri sürdü.

AB konuları merkezi hükümet dahilinde

Gazete, söz konusu belgeye göre, tarafların AB konularının merkezi hükümetin yetkisi dahilinde olacağı ve AB İşleri Bakanlığı tarafından yürütüleceği konusunda uzlaştıklarını yazdı.
Belgeye göre, AB İşleri Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı bir “çift” gibi algılanıyor ve bu sebepten ötürü de bakanların “farklı devletçiklerden olması” öngörülüyor.
AB İşleri Bakanlığı’nın yetkilerinin “birimlerin AB konuları hakkında bilgilendirilmesi, meclisle koordinasyonun sağlanması ve devletin AB politikalarının belirlenmesi” şeklinde olduğunu yazan gazete, bakanlığın ayrıca “iki oluşturucu devletle işbirliğine, AB birim ve çalışmalarında kimlerin ülkeyi temsil edeceğine ve Konseylerin ön hazırlık çalışmalarına kimlerin katılacağına karar vereceğini” belirtti.
AB direktiflerinin merkezi hükümet ve birimler tarafından benimsenmesi sorumluluğunu da üstlenecek olan bakanlığın, AB Komisyonu ve diğer AB organlarıyla temel iletişimin sağlanması yükümlülüğünü de taşıyacağı ifade edildi. Gazete, Kıbrıs Rum tarafının, AB’nin diğer üye devletleri, AB’nin üçüncü devletlerle ilişkileri ve AB Ortak Savunma ve Güvenlik Politikası konularının AB İşleri Bakanlığı’nın değil Dışişleri Bakanlığı’nın yetkileri dahilinde olmasını istediğini ancak Kıbrıs Türk tarafının bu görüşe katılmadığını ileri sürdü.
Hangi bakanlığın yetkisi dahilinde olacağı kesin olmayan konular için ise bir koordinasyon mekanizmasının oluşturulacağını belirten gazete, Kıbrıs Rum tarafının, uzlaşmazlık durumunda son sözün merkezi hükümette olması, merkezi hükümetin de karara varamaması durumunda konuyu, 10 gün içerisinde görüş bildirmesi koşuluyla Yüksek Mahkemeye havale etmesini istediğini yazdı.
Kıbrıs Türk tarafının ise bu konuya “yanıt vermediğini” ve konunun “karmaşık olduğunu” vurgulayan gazete, bu iki bakanlığın, “bakanların yada temsilcilerinin ve gerekmesi durumunda da AB Daimi Temsilciliği yetkililerinin yer alacakları bir koordinasyon komitesine de sahip olacaklarını” vurguladı.
Gazete, Kıbrıs Türk tarafının, söz konusu komitede “eyaletlerin” de temsil edilmelerini istediğini belirtti.

Daimi temsilcilik

Gazete, söz konusu uzlaşı belgesine göre tarafların AB Daimi Temsilciliği konusunu da görüştüklerini ve Daimi Temsilci ile vekilinin “aynı toplumdan olmayacakları, tüm belgelere erişimlerinin olacağı ve haftalık görüşmelerle koordine içerisinde bulunacakları” konusunda uzlaştıklarını yazdı.
Belgeye göre, Daimi Temsilcinin Dışişleri Bakanlığı personelinden, vekilinin ise AB İşleri Bakanlığı personelinden seçilmesi öngörülüyor ancak hükümetin bu uygulama dışında hareket etme hakkı da bulunuyor.
AB Daimi Temsilciliği Avrupa Konseyi’nin tüm ön hazırlıklarından sorumlu olurken, gerek “federal gerekse ‘devletçiklerin’ kamu hizmetlerinden gelen personel ise buralardan AB İşleri Bakanlığına dağıtılacaklar ve buna bağlanacaklar”.
Brüksel’deki Daimi Temsilcilik çalışanları ise, bu dağılım içerisinde yer almayacak ve diplomatik hizmetlerden gelecekler.
Gazete, AB Siyasi ve Güvenlik Komitesi’ndeki temsilcinin ise Dışişleri Bakanlığı’ndan geleceğini belirtti.

AB kurumlarında temsiliyet konusunda uzlaşı var
Gazete, çözümden sonra Kıbrıs’ı AB kurumlarında kimlerin temsil edeceği konusunda taraflar arasında uzlaşı olduğunu, buna göre, Avrupa Parlamentosu’nda 4 Kıbrıslı Rum ve 2 Kıbrıslı Türk temsilcinin bulunacağını yazdı.
Bu dağılımın, Kıbrıs’ın altı kişiyle temsil edildiği diğer tüm birimlerde de geçerli olacağını ifade eden gazete, “Komisyonda dönüşüm sisteminin uygulanacağını, AB mahkemelerindeki iki Kıbrıslı yargıcın farklı toplumlardan gelmeleri yönünde de çaba sarf edileceğini” belirtti.

“Kıbrıs’tan, Savcılardan birini ataması istenmesi durumunda ise, bunun da dönüşümlü olacağını” vurgulayan gazete, “dönüşümlü temsiliyetin gerektiği her durumda, iki toplumun da temsil edilmesinin gerekeceğini” yazdı.
Gazete, “Kıbrıs Türk tarafının aksine Kıbrıs Rum tarafının bu durumu, eşit temsiliyet olarak algılamadığını” ifade etti.

AB normlarının “Uygulanması”

Gazete, AB normlarının çözüm sonrasında uygulanması konusunda tarafların birçok mekanizmayı görüştüklerini ve varılan uzlaşının “net olmadığını” yazdı.
Kıbrıs Rum tarafının “AB tüzüğünün tam olarak uygulanmasının gecikmesinin gerekebileceği”, Kıbrıs Türk tarafının ise “kesinlikle gerekeceği” görüşünü savunduğunu belirten gazete “varılabilecek minimum uzlaşının ise bu olduğunu” iddia etti.
Tarafların, Kıbrıs sorununun çözümünün AB hukukuna dahil olması gerektiğinde uzlaştıklarını ancak bunun ne şekilde olması gerektiği konusunda ise fikir ayrılığının bulunduğunu belirten gazete, Kıbrıs Rum tarafının “10. protokolün bunun için gerekli hukuki çerçeveyi sağladığı”, Kıbrıs Türk tarafının ise “üye devletler tarafından onaylanacak yeni bir protokolün gerektiği” görüşüne sahip olduğunu yazdı.
Belgeye göre Kıbrıs Türk tarafı, “siyasi eşitliğe sahip iki bölgeli iki toplumlu federasyonun başarıya ulaşılabilmesi için “kendi devletçiğinde” AB normlarının uygulanmasından sapmaların olması gerektiği” tezini savunuyor.
Gazeteye göre “bunlar, siyasi nitelikli, geçiş dönemine ilişkin teknik nitelikli ve ciddi ekonomik sorunların olması durumunda uygulanacak güvenlik supapları” şeklinde nitelendirilirken, Kıbrıs Türk tarafı bu sapmaların Kıbrıs sorununun çözümüne entegre edilmesini ve birincil hukuk olabilmeleri için AB hukuki sistemi tarafından garanti altına alınmalarını istiyor.
Kıbrıs Rum tarafı ise, uluslararası hukuk ve AB ruhu ve çizgisi uyarınca, özellikle kişilerin, ürünleri ve sermayenin serbest dolaşımında ve AB iç pazarında hizmet sunumu özgürlüğünde kalıcı sapmaların olamayacağına inanıyor.
Buna karşın Kıbrıs Rum tarafı, geçici sapmaları ve sürelerini görüşmeye hazır olduğunu dile getiriyor. (tak)

Bu haber toplam 1561 defa okunmuştur