
Töreni kendinden büyükler...
Bir başka ülkede...
Yani “normal”inde...
Ve hatta, normale yakın...
Bir yönetimin en sıradan, en temel görevleri sessiz sedasız yapılır...
Yollar yamanır...
Asfalt dökülür...
Maaşlar ödenir...
Temizlenir çevre...
Bize gelince, hepsi TÖ
Bir başka ülkede...
Yani “normal”inde...
Ve hatta, normale yakın...
Bir yönetimin en sıradan, en temel görevleri sessiz sedasız yapılır...
Yollar yamanır...
Asfalt dökülür...
Maaşlar ödenir...
Temizlenir çevre...
Bize gelince, hepsi TÖRENLE!..
***
Başka da nasıl çıkacaklar ki insan içine!..
Hangi yüzle?
Onca yalpalama...
Onca yalan...
Verilmiş ve tutulmamış söz...
Atılmış ve unutulmuş imza...
Bir geceden ötekine, bir bahardan diğerine nice entrika...
Ne kalıyor geriye, SIĞINMAK!..
“Şaşa”lara...
“Bayrak”lara...
“Tören”lere...
GÖSTERİŞE sığınmak...
Budalaca!.
***
Töreni kendinden büyük devletin kutlama hazırlıkları var, bu günlerde...
Yollar temizlenecek...
Ve kaldırım kenarlarındaki “dama”lar boyanacak, siyah beyaz....
Şimdi istiyorum ki, büyük bir törenle olsun bu boya...
Mesela Ulaştırma Bakanı, açıklasın tüm topluma, son üç dört yılda kaç metre küp boya harcandı (!)
Mesela Başbakan, alsın eline fırçayı, boyasın yol kenarlarını...
Mutlaka bayraklar asılsın yanına...
Kurdele kesilsin, açılış yapılsın, yeni boyanmış kaldırım taşlarına...
Ya ya ya...
Şa şa şa...
Çok yaşa, çok yaşa!...
***
Töreni kendinden büyük, küçükler...
Geçidin temelini törenle atıyor, merdivenlerini bando mızıkayla çıkacak muhtemelen...
Yollar, marşlarla “yamalanıyor” yeniden....
Konuşmalar yüksek tondan, basında pozlar boy boy!..
Bu umutsuzluk ve köhnelik diyarında, yalanın bini bir para olsa da...
Tükenmiyor gösteriş...
Bitmiyor şaşa...
Ya ya ya...
Şa şa şa...
Ne de olsa, elde çok var YALAKA...

















