1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Mülteci Olmak Tercih Değil, Zorunluluktur!
Mülteci Olmak Tercih Değil, Zorunluluktur!

Mülteci Olmak Tercih Değil, Zorunluluktur!

Mülteci Olmak Tercih Değil, Zorunluluktur!

A+A-

Feminist Atölye (FEMA)
info@feministatolye.org



Günümüzde mültecilerin haklarını belirten Mültecilerin Statüsü Sözleşmesi 1951 yılında Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulmuştur. Mülteci hakları uzun yıllardır uluslararası alanda tartışma konusu yapılmasına ve buna ilişkin başka düzenlemeler üretilmiş olmasına karşın, Mültecilerin Statüsü Sözleşmesi halen en önemli temel belge özelliğini taşımaktadır.  Bu sözleşmeye göre Mülteciliğin tanımı zorunlu olarak başka ülkelere göç etmek durumunda kalan ve ülkesine geri döndüğü takdirde ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalabilecek, en önemlisi yaşam güvenliği tehlikede olan kişileri içermektedir. Bunun yanısıra, mülteci statüsüne sahip olabilmek için birçok kriter öngörüldüğünden kişinin mülteci olarak tanımlanıp tanımlanamayacağına dair  karar verme süreci uzayabilmektedir.
Günümüzde Kuzey Kıbrıs’ta mülteci haklarını tanımlayan herhangi bir yasa bulunmamaktadır. Bu alanda herhangi bir yasal düzenleme olmaması birçok mağduriyetin yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Örneğin can güvenliğini sağlamak için Kıbrıs’a gelen mülteciler, polisler tarafından ülkeye giriş yapamadan geri gönderilmektedir. Ülkeye giriş yapabilen mültecilerin büyük bir çoğunluğu ise çocuklu ailelerden oluşmaktadır. Herhangi bir suç işleme durumunda genellikle baba cezai yaptırıma tabi tutulmaktadır. Bu da beraberinde sığındığı ülkede çocuğu ile yalnız kalan ve çoğu zaman yabancı dil bilmeyen kadınlar için büyük zorluklar getirmektedir.
Bu bağlamda KKTC’de Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı ve Mülteci Hakları Derneği Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) sığınmacı ve mültecilerin haklarını korumak amacı ile ortak bir çalışma yürütmektedirler. Bizler Feminist Atölye olarak dili, dini, etnik kökeni, cinsiyeti, cinsel yönelimi, siyasi görüşü nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalan mültecilerin can güvenliğini sağlamak ve hayatlarını koruma altına almak için çalışan Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı ve Mülteci Hakları Derneği’ne olan dayanışmamızı belirtirken, devletin bir an önce mülteci haklarına ilişkin gerekli yasal düzenlemeleri yapıp, bu insanlık dramına bir son verilmesini talep ediyoruz.
Bu bağlamda mültecilerle ilgili olarak karşımıza çıkan önemli konu ise geri göndermeme ilkesi. Bu ilkeye göre ülkesinde zulme uğrama riski taşıyan ve bu sebeple başka bir ülkeye sığınan kişinin, kendi ülkesine döndüğü takdirde ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalabilme durumu varsa, o kişinin ülkesine geri gönderilemeyeceği belirtilmiştir. KKTC’de henüz yasal düzenlemeler oluşturulmuş olmasa da uluslararası hukukun en temel ilkelerinden olan geri göndermeme (Non-refoulement) ilkesine uygun davranmalıdır. Devlet en azından uluslararası insan hakları hukukun bir parçası olan bu prensibe sadık kalmalıdır. Herhangi bir yolla Kuzey Kıbrıs’a giriş yapmak isteyen sığınmacı veya mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesine artık bir son vermelidir.

***

Fema’dan Haberler

“FEMİNA” Yayında:

Feminist Atölye olarak yürüttüğümüz feminist mücadeleye dair ürettiğimiz sözleri, radyo programı aracılığıyla paylaşmaya başladık. Kısa bir zaman önce yayın hayatına başlayan 107.8 Radyo Havadis’te 20 Haziran 2013 tarihinden itibaren her perşembe saat 18:00 - 19:00'da  ''FEMİNA'' isimli radyo programını sunacağız. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadının toplumdaki yeri, feminist politika, Kıbrıs ve dünya gündemindeki konuları konuşup tartışacağımız programda, güncel olayları feminist bakış açısı temelinde değerlendireceğiz.

Kıbrıs’ta Kadına Yönelik Şiddet Var!

Basına yansıdığı kadarıyla takip edebildiğimiz üzere, geçtiğimiz günlerde Kıbrıs’ta askerlik görevini yerine getirdiği öğrenilen S. Ö. isimli şahıs, işyerine gitmekte olan bir kadını taciz etti. Aleyhine polise şikayette bulunulan şahsın yurtdışına gönderildiği öğrenildi. Tüm yaşadıklarına rağmen ismini gizlemeden açıklama yapan kadın arkadaşımızla dayanışma içinde olduğumuzu bildiririz. Taciz cinsel şiddet türleri arasında yer almakta ve buna maruz kalan bireyin vücut dokunulmazlığını ihlal eden bir hareket olarak tanımlanmaktadır. Bu vesile ile kadına yönelik şiddete ilişkin yasal düzenlemelerin ivedi bir şekilde hazırlanmasını ve bu gibi olayların yaşanmasını engelleyecek icraatların hayata geçirilmesini talep ediyoruz.

Bu haber toplam 1871 defa okunmuştur
Gaile 219. Sayısı

Gaile 219. Sayısı