1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “İşbirliği mümkün”
“İşbirliği mümkün”

“İşbirliği mümkün”

Karayiannis, salgının başında ortak mücadeleyi düşünmeye zaman olmadığını, hızlı hareket etmek gerektiğini kaydederek,

A+A-

 

Kıbrıs (Rum) Sağlık Bakanlığı, Koronavirüs Bilimsel Danışma Komitesi üyesi Mikrobiyoloji/Moleküler Viroloji Profesörü Petros Karayiannis, salgının başında ortak mücadeleyi düşünmeye zaman olmadığını, hızlı hareket etmek gerektiğini kaydederek,

“Her zaman bir şeylerin tekrar kötüye gidebileceği, virüsün kuzeyden güneye, güneyden kuzeye geçebileceği endişesi var. Hatalarımızdan, tecrübelerimizden öğrendik. Eğer uzun süreli, tekrarlayan bir salgın olursa birlikte çalışabiliriz. İleride işbirliğinin olmaması için bir neden göremiyorum” diye konuştu.    

Yenidüzen’in sorularını yanıtlayan Lefkoşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Dekan Yardımcısı Prof. Karayiannis, bulaşa en fazla asemptomatik gençlerin neden olduğunu belirterek, sadece tanıdık kişilerle görüşmenin olası bir bulaşta temas takibini kolaylaştırdığının altını çizdi.

Temmuz’un sonunda ve Ağustos’un ilk haftasında, günde 20 vakanın üstüne çıktığımızda ziller yüksek sesle ve net bir şekilde çaldı” diyen Prof. Karayiannis, bunun ikinci dalga olmadığını, belirli bir bölgede, Limasol’da vakaların yeniden patlak verdiğini söyledi. Prof. Karayiannis, “Son birkaç gündür vaka sayılarında düşüş oldu, vaka sayısı günlük 15’in altında kaldı. Durum stabilize oluyor gibi görünüyor ve daha da düşeceğini umuyorum” dedi.

“Bazı vakaların içeri girebileceğini ve bulaştırabileceğini biliyorduk”

  • Soru: Açılma sürecine girildi, dışa açılmanın sonucu olarak adanın iki tarafında vaka sayılarında artış var, çoğu ithal vaka. İnsanlar da çok rahatladı. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Prof. Karayiannis: Havalimanlarını, deniz limanlarını trafiğe açmamız kaçınılmazdı. Böyle yaparak bazı vakaların içeri girebileceğini ve bulaştırabileceğini biliyorduk. Bunun olduğunu Limasol’da gördük. B ve C kategorisindeki ülkelerden gelip sertifika getirenler daha sonra pozitife döndü, muhtemelen ilk geldiklerinde kuluçka dönemindeydiler. Sonuç olarak bunu semptomlu vakalar olana kadar fark etmedik. Çünkü başlangıçta bu insanların çoğu asemptomatikti, kendileri de bulaştıklarını bilmiyorlardı.

“Bir kişi 21 bulaş zinciri başlattı”

Amerika’dan gelen bir kadın vardı, o da kendini izole etmek yerine dışarı çıktı, parti organize etti. Şu ana kadar 21 kişiyi bulaştırdığını biliyoruz, aslında 21 kişinin bulaş zincirini başlattı. Kuzeyde sizin de benzer bir durumunuz olduğunu düşünüyorum, Türkiye’de virüs hala oldukça belirgin. Bazı insanların toplum içine girdikten sonra pozitife dönmesi ve sorun yaratması kaçınılmaz. Kuzey üzerinden güneye gelen ve pozitif çıkan bazı Suriyeliler de oldu. Bu insanların hareketlilikleri sırasında, iki tarafta onlarla temas eden bazı insanların olma ihtimali beni endişelendirmişti. Bu konuyu İki Toplumlu Sağlık Komitesi toplantısında da gündeme getirmiştim.
Havalimanlarını açmakla, test sonucu istemekle, ek testlerle, bazı uçuşlardan rastgele kişilere test yaparak bile bazı vakaların kaçırılabileceğini biliyorduk ve bu da oldu. Durumun kontrol altına alınmasını umuyorum. Haftanın başında vaka sayılarında düşüş görürsek, iyileşme yolundayız demektir.

“En fazla Asemptomatik gençler bulaşa neden oluyor”

 “En fazla, asemptomatik gençlerin bulaşa neden olduğunu düşünüyorum, yaşlıların değil. 20-40 yaş arasındaki kişileri bir nevi bu konuda eğitmeliyiz ve büyük kalabalıklardan uzak durmaya ikna etmeliyiz. Sadece bildiğimiz kişilerle görüşmeliyiz, bu temas takibini kolaylaştırır”

 

  • Soru: Peki ya vaka sayılarında düşüş olmazsa...
  • Prof. Karayiannis: Şu anda onu düşünmek istemiyorum. Şu anda en fazla asemptomatik gençlerin bulaşa neden olduğunu düşünüyorum, yaşlıların değil. 20-40 yaş arasındaki kişileri bir nevi bu konuda eğitmeliyiz ve büyük kalabalıklardan uzak durmaya ikna etmeliyiz. Sadece bildiğimiz kişilerle görüşmeliyiz, bu temas takibini kolaylaştırır.

Rastgele 10 bin test...

  • Soru: Çarşamba gün Kıbrıs Rum Sağlık Bakanlığı’nda sizin de katıldığınız bir toplantı yapıldı. Ek rastgele testler yapılacağı açıklandı...
  • Prof. Karayiannis: O toplantıda epidemiyolojik durumu değerlendirdik. Toplumda rastgele şekilde 10 bin test yapılacağını açıkladık, her şehrin nüfusuna göre... Bu sefer başka insanlarla temas ettiği için endişeli olan kişilerin kaçmamasını umuyorum. Toplumdaki vaka sayısını tam belirlemek istiyoruz. 

“Günde 20 vakanın üstüne çıktığımızda ziller yüksek sesle çaldı”

  • Soru: Rum basınında “Ziller çalıyor” diye haberler çıktı... 
  • Prof. Karayiannis: Bence, Temmuz’un sonunda ve Ağustos’un ilk haftasında, günde 20 vakanın üstüne çıktığımızda ziller yüksek sesle ve net bir şekilde çaldı. O dönemde çıkan vakaların tümü temas takibiyle tespit edilen vakalar değildi, bazıları nereden bulaştığı belli olmayan vakalardı. Bunların bazıları seyahat öyküsü olduğunu bilmedikleri birileriyle temas etmişti. 
     
  • Soru: Restoran, cafe veya marketten bulaşmış olabilirler mi?
  • Prof. Karayiannis: Geçmişte, Kıbrıs’ta salgının ilk başladığı dönemlerde bile, ev dışında bulaşma görmedik. Genelde aile içi, yakın temasla bulaşma oldu. Bu sefer karantina koşullarında değiliz, kapalı değiliz. İnsanlar daha rahat hareket ediyor, dolayısıyla virüsü daha rahat ve daha çok yayabiliyor. Esas endişe budur.

“Bu virüsle yaşamayı öğrenmeliyiz”

  • Soru: Sizce, iki taraf için de soruyorum, yeni bir kapanma süreci yaşanır mı?
  • Prof. Karayiannis: Sanmıyorum. Öncelikle bir önceki vakalardan tecrübemiz var, hastanelerimiz acillerle başa çıkma konusunda daha hazırlıklı, özellikle entübasyonlar konusunda. Olası tedaviler konusunda ilerleme var, şu anda kullanabileceğimiz en azından 3-4 ilaç var. Koronaya özel ilaçlar değiller, ama bazıları en azından semptomları iyileştirebiliyor ve hastaya iyileşme için zaman tanıyor.
    Ayrıca hepimiz, dünyadaki tüm ülkeler bu virüsle yaşamayı öğrenmeliyiz. Virüs ekonomiler için iyi değildir, ülkeler de birilerinden para dilenmekten hoşlanmaz. Ekonomileri durduramayız. Bu nedenle en iyi bildiğimiz önlemleri uygulamalıyız, kapalı alanlarda maske takmak gibi. Durumu restoranlarda, kafelerde kişi sayısını kısıtlayarak, düğün, fuar, müzik festivalleri gibi kalabalık etkinliklerden sakınarak kontrol edebiliriz. Bu şekilde, kapanmadan bulaş zincirini kırabileceğimizi düşünüyorum.  

“İkinci dalga değil”

“Bu ikinci dalga değil, belirli bir bölgede, Limasol’da vakalar yeniden patlak verdi. Diğer bölgelerde de vakalar var ama aynı boyutta değil. Son birkaç gündür de vaka sayılarında düşüş oldu, vaka sayısı günlük 15’in altında kaldı. Durum stabilize oluyor gibi görünüyor ve daha da düşeceğini umuyorum”

 

  • Soru: Vakalardaki artış ikinci dalga mı?
  • Prof. Karayiannis: Hayır, belirli bir bölgede, Limasol’da vakalar yeniden patlak verdi. Diğer bölgelerde de vakalar var ama aynı boyutta değil. Son birkaç gündür de vaka sayılarında düşüş oldu, vaka sayısı günlük 15’in altında kaldı. Durum stabilize oluyor gibi görünüyor ve daha da düşeceğini umuyorum.

“İki tarafta epidemiyolojik durum benzer”

“Sizin daha az sayıda vakanız oldu, çünkü daha küçük nüfus, daha az uçuş ve büyük merkezleri dışındaki nüfus daha izole... Ayrıca siz bizim kadar çok test yapmadınız, sizin bazı asemptomatik vakalarınız kaçırılmış olabilir. Bizde vakaların neredeyse beşte biri asemptomatikti, onlar yaygın olarak yapılan testler sayesinde tespit edildi”

 

  • Soru: İki tarafın hazırladığı epidemiyolojik raporları gördünüz. İki taraftaki durumu karşılaştırır mısınız?
  • Prof. Karayiannis: Bence durum çok benzer. Sizin daha az sayıda vakanız oldu, çünkü daha küçük nüfus, daha az uçuş ve büyük merkezleri dışındaki nüfus daha izole... Ayrıca siz bizim kadar çok test yapmadınız, sizin bazı asemptomatik vakalarınız kaçırılmış olabilir. Bizde vakaların neredeyse beşte biri asemptomatikti, onlar yaygın olarak yapılan testler sayesinde tespit edildi. Onun dışında hastaların risk faktörlerinin ele alınışı, ölümlerle ilgili konular aşağı yukarı aynıydı. Hemen hemen hepimiz Amerika ve Avrupa’daki hastalık önleme ve kontrol merkezilerinin, DSÖ’nün talimatlarını takip ettik, görev sırasında öğrendik. Kimsenin geçmiş tecrübesi yok, bunu daha önce görmemiştik. Hiç birimiz hayatımızda daha önce bir salgınla karşılaşmamıştık. Bundan önceki en büyük salgın, dünya çapında insanları etkileyen 1918’deki İspanyol gribiydi. Başka salgınlar da oldu ama onlar genellikle bölgeseldi. Ama bu son virüs herkesi şaşırttı.

Kıbrıs’ta ölüm ve ağır vaka neden az?

  • Soru: Dünyadaki rakamlarla Kıbrıs’taki rakamları kıyasladığımızda, Kıbrıs’ta ölen veya hastalığı ağır geçiren, yoğun bakıma ihtiyaç duyan hasta sayısı az. Bunu neye bağlıyorsunuz? Bölgesel faktörler, ırk?
  • Prof. Karayiannis: Bence çeşitli nedenleri var. Öncelikle çok fazla sayıda vakamız olmadı. İkincisi virüs yaşlıların evlerine girmediği için oldukça şanslıydık. Ciddi semptomlar geliştirebilecek yaşlı ve hasta kişileri koruduk. Ayrıca genetik bir faktör olduğunu da düşünüyorum, bağışıklık sistemi... Sanırım bize yardımcı olan faktör ada olmamızdı, kapandık, herhangi bir kara ülkesiyle ortak sınırımız yok. Havalimanlarımızı ve deniz limanlarımızı kapatarak virüsü tutabildik, karantina da virüsün yayılmasını engelledi.  

“Kışta dikkatli olmalıyız”

  • Soru: Mevsimsel faktörlerin rolü? Kış geliyor, bizi ne bekliyor?
  • Prof. Karayiannis: Bir bakış açısıyla, yazda hava sıcak olduğu için çoğunlukla dışardayız veya açık havada oturuyoruz ki bu virüsün yayılmasına yardımcı olmuyor. Ama bir başka bakış açısıyla hava sıcak olduğu için bazen kapalı, klimalı ortamlarda bulunuyoruz. Eğer çok sayıda insan aynı anda bir arada olursa, dışarısı ne kadar sıcak olursa olsun, bulaş olur. Eğer dışarıdaysanız, sıcak ve kuru hava, ağzınızdan ve burnunuzdan çıkan damlacıkları kurutur ve virüsü pasifize eder. Amerikan kaynaklı bir araştırmaya göre, virüs sıcak yüzeylerde beş dakikaya kadar yaşayabilir. Ama içeride bu süre birkaç saati bulabilir. Kışta dikkati olmalıyız. Hareketimizi, görüştüğümüz insan sayısını kısıtlamalıyız.

Okullar nasıl açılmalı?

  • Soru: Okulların Eylül’de açılması da bekleniyor. O zaman neler olabilir, ne yapılmalı?
  • Prof. Karayiannis: Okulların açılmasını bekliyoruz, o zamana kadar durumun düzelmesini ve eğitimin etkilenmemesini umuyorum. Aksi takdirde öğrenciler gruplara bölünebilir, bir kısmı bazı günlerde, diğerleri başka günlerde okula gidebilir. Uluslararası literatür, herkesin mesafenin korunmasına ve ellerin yıkanmasına dikkat ederse, okullarda yüksek bir bulaş oranı olmadığını söylüyor ama tabi ki kapalı alanlarda maske mutlaka giyilmeli.

“Aşı kurtarıcımız olacak”

  • Soru: Aşı konusundaki düşünceniz nedir?
  • Prof. Karayiannis: Aşı bizim kurtarıcımız olacak. Yayınlardan gördüğüm kadarıyla, AstraZeneca’nınki çok ümit verici. 18-55 yaş arasındaki kişilerde denendi ve %90’ında antikor gelişti. Diğer %10 ise ikinci dozdan sonra antikor geliştirdi. Laboratuvardaki deneylerde, antikorlar virüsü etkisiz hale getirdi, virüsün doku kültüründe çoğalma (replike) olmadığı gösterildi. Almanya ile işbirliğinde Moderna’nın geliştirdiği aşı, iki Rus ve iki Çin aşı yüksek bulaş oranı nedeniyle Brezilya’da deneniyor. Eğer aşının koruyuculuğu arazide de kanıtlanırsa, o zaman yapmaları gereken lisans için FDA ve onun Avrupa’daki eşdeğeri EMA’ya sunulacak dosyayı hazırlamak olacak. Ruslar, herhangi birşey yayınlamadılar ama Eylül’de insanlarını aşılamaya başlayacaklarını açıkladılar. İngilizler Kasım’da aynısını yapmayı planlıyor, aşıyı uluslararası olarak kullanıma hazır edeceklerini de söylediler. AB, tüm AB için teklifte bulundu; Kıbrıs, Kıbrıslı Türkleri de dahil etti, 1.2 million doz aşı sipariş veriyor. Eğer bu dozların bir kısmını alabilirsek, en azından yaşlıları, riskli grupları, sağlık çalışanlarını koruyabiliriz.

 “Her zaman bir şeylerin tekrar kötüye gidebileceği, virüsün kuzeyden güneye, güneyden kuzeye geçebileceği endişesi var. Hatalarımızdan, tecrübelerimizden öğrendik. Eğer uzun süreli, tekrarlayan bir salgın olursa birlikte çalışabiliriz. İleride işbirliğinin olmaması için bir neden göremiyorum”

 

“Ortak mücadeleyi düşünmeye zamanımız yoktu”

  • Soru: Adanın iki tarafında kaç aydır bu virüse karşı mücadele ediyoruz. Ada çapında, bir bütün olarak ortak mücadele veremedik. Öyle olsa mücadele daha etkili olmaz mıydı? Bunu yapmadığımız için ne kaybettik?
  • Prof. Karayiannis: Siyasilerin kendi aralarında ne konuştuklarını bilmiyorum. Ama benim Danışma Komitesi üyesi olmam istendiğinde, virüs halihazırda buradaydı, onu durdurmak istiyorduk. Ortak mücadeleyi düşünmeye zamanımız yoktu diye düşünüyorum. Hızlı hareket etmek gerekiyordu ve sanırım yaptığımız en iyi şey havalimanlarımızı kapatmak oldu. 

“Uzun süreli, tekrarlayan bir salgın olursa birlikte çalışabiliriz”

  • Soru: İki taraftaki epidemiyolojik durumun çok benzer olduğunu söylüyorsunuz. Bazı kapılar geçişlere açık, bazıları kapalı. Bunun mantığı nedir? İki tarafta durum benzerse kapılardaki tedbirler, testler gerekli mi?
  • Prof. Karayiannis: Her zaman bir şeylerin tekrar kötüye gidebileceği, virüsün kuzeyden güneye, güneyden kuzeye geçebileceği endişesi var. Hatalarımızdan, tecrübelerimizden öğrendik. Eğer uzun süreli, tekrarlayan bir salgın olursa birlikte çalışabiliriz. Kuzey’deki bilim insanlarıyla konuştuğumuzda, konuları tartışırken ve birbirimizi bilgilendirirken dürüstlük var, ileride işbirliğinin olmaması için bir neden göremiyorum.
Bu haber toplam 3002 defa okunmuştur
Etiketler :