1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. İRSEN KÜÇÜK VE 'YALLAH TAZYİK TAKAT-ÜL ANKARA'...
İRSEN KÜÇÜK VE YALLAH TAZYİK TAKAT-ÜL ANKARA...

İRSEN KÜÇÜK VE 'YALLAH TAZYİK TAKAT-ÜL ANKARA'...

Türkiye’de 1970’li yıllarda başarılı maçlar çıkaran Ankaragücü Futbol takımının tezahürat sloganlarının biri ‘Haaaydi Bastır Ankaragücü’ idi… 1973 seçimlerinden sonra MSP’nin hükümet ortağı, Erbakan’ın da Başbaka

A+A-

 

Türkiye’de 1970’li yıllarda başarılı maçlar çıkaran Ankaragücü Futbol takımının tezahürat sloganlarının biri ‘Haaaydi Bastır Ankaragücü’ idi…

1973 seçimlerinden sonra MSP’nin hükümet ortağı, Erbakan’ın da Başbakan Yardımcısı olması üzerine, Arapçanın Türkiye’de resmi ve günlük konuşma dilinde yaygınlaşacağı üzerine yorumlar ve espiriler yapılıyordu. Bu espirilerden bir tanesi de Ankaragücü’nün tezahürat sloganının ‘Yallah Tazyik Takat-ül Ankara’ şeklinde Arapçalaştırılması idi.

Kırk yıl sonra, Türkiye’de MSP’ye politik akraba olan AKP’nin resmi ve günlük yaşam dilini değiştirmeye pek bir ihtiyacı kalmadı. Kenan Evren başkanlığındaki cunta bunu onlardan önce ‘devrim’ yerine ‘inkilap’, örgüt yerine ‘teşkilat’ gibi kullanımlarla halletmişti… Yani Türk dilinin gelişiminde hatalar süregeldi, AKP de bu mirası kullanır oldu.

AKP’nin devraldığı bir başka miras da Türkiye dışındaki ülkelerde yaşayan Türk halkları ile ilgili politikalardır. Türklerin, bulundukları ülkelerde çoğunluk halkına asimile olmaması için, onlara liderler atayarak, Türkiye’nin belirlediği politikaları uygulamalarını istemiştir. Ancak bu politikalar genellikle başarılı olamamış, örneğin Bulgaristan Türklerinin yoğun göçü, Batı Trakya Türklerinin kaçak yollardan ülkelerini terk etmeleri gibi dramlar ve maceralar yaşanmıştır. Başarısızlığın önemli nedenlerinin başında da, Türkiye’nin oralardaki Türkler için atadığı liderde yanlış seçim yapması geliyor.

SSCB’nin dağılması aşamasında da, yeni oluşan Türki cumhuriyetlere Türkiye ‘abi’lik yapmak gibi yanlış bir strateji ile yaklaşmış, bu hatasına bir de ve gene yanlış lider seçme veya benimseme alışkanlığı ile politik hüsranlar yaşamıştır. En büyük hatayı da Azerbaycan’da yapmış, zorlama ile Elçibey’i başkan yaptırmış, hem Azerbaycan hem de Azeri halkı Türkiye’nin bu hatasının vebalini savaşlar, iç çatışmalar, darbeler ve acılarla yaşamıştır. Sonuçta Haydar Aliyev cumhurbaşkanı olunca ve “Rus ağabeyden kurtulduk, başka ağabey istemiyoruz” deyince, Türkiye Azerbaycan politikalarında değişiklik yaparak, kaderine razı olmak zorunda kalmıştır.

Gelelim Kıbrıs Türklerine… Kıbrıslı Türklerin benimsediği liderleri Türkiye hiç tutmadı, halkın benimsediklerini hep eski Osmanlı alışkanlığı ile ‘halletti’… Hep kendine yakın, kendi sözünden çıkmayan veya kendisini Türkiye hükümetlerine iyi pazarlayan kişileri destekledi ve Kıbrıslı Türklere dayattı… Talat’ın seçilmesi zemininin temelinde, Türkiye rejiminin onlarca yıl Kıbrıslı Türklere dayattığı lidere ve politikalarına karşı tepki de vardı. Ve Talat’ın seçimi kaybetmesinde de, Türkiye’nin geleneksel politikalarının payı olduğu, halkın benimsediği değil, kendilerinin istediği kişinin seçilmesini istedikleri düşünülmelidir.

Şimdi de tutturmuş, “Eroğlu yerine, illa ki İrsen Küçük”... Aslında al birini vur ötekine derler ama, Kıbrıslı Türkler için birinin diğerinden farkı yok ama, AKP için Eroğlu Türkiye’nin eski rejiminin ürünüdür, kendisi kendi ürünü olan Küçük’ü istiyor. Partilisinin dahi istemediğine artık kuşku kalmamış, son seçimlerde UBP Lefkoşa listesinden sonuncu seçilen milletvekili olmuş, Parti Genel Sekreterliği ve Başkanlığı görevlerine alavera – dalavera ile seçilmiş birisini illa ki Kıbrıslı Türklere şimdi Başbakan, sonra da Cumhurbaşkanı olarak dayatacaklar… Küçük de, şimdi UBP Başkanı ve Başbakan olarak kalsın, sonra da cumhurbaşkanı olsun diye dört aydır, hükümet etmeyi hepten bırakmış, Eroğlu destekli muhalifleri ile mahkemelerde ve parti içi operasyonlarda zaman tüketmektedir.

Ülke, AKP hükümetinin dayattığı program ile yangın yerine dönmüş… Deli Neron Roma’yı, ‘akıllı’ Cemal Lefkoşa’yı yakmış… Ama AKP hükümeti, Küçük’ü özelde UBP’lilere, genelde de Kıbrıslı Türklere dayatacak diye, var gücü ile İrsen Küçük’e arka çıkıyor. Küçük de bu desteğin şımarıklığı ile ne mahkeme kararı anlar, ne de Kıbrıslı Türkleri dinler… Ankara kendi deneyimlerinden öğreti çıkarmamış… Küçük de, Türkiye hükümetinin desteğini alamayan Denktaş’ın, Kıbrıslı Türklerin desteğine sahip Talat karşısında Kıbrıslı Türklerin önüne seçimlerde aday olarak dahi çıkamadığını da anlayamamış. Varsa yoksa Ankara’nın gücü!

“Yallah Tazyik Takat-ül Ankara” diye diye küme düşmüştü Ankaragücü…

Küçük, “Yallah Tazyik Ankara”, Ankara da “Yallah Tazyik Küçük Efendi” diye diye Kıbrıslı Türklerin gözünde küme düşüyor,  politik yaşamında da kaybediyor…

Haaaydi Bastır Kıbrıslı Türkler Gücü!… 2000’li yılların başında olduğu gibi…

  

                 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1900 defa okunmuştur