1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Daha doğru tabir ile herhangi bir sistemin olmayışı
Daha doğru tabir ile herhangi bir sistemin olmayışı

Daha doğru tabir ile herhangi bir sistemin olmayışı

Hükümetin önceliği hiçbir zaman eğitim olmadı. Öğretmenler ve öğrenciler eğitimdeki ihtiyaçları her dile getirdiklerinde bütçenin olmadığı bahanesi sunuldu ya da görmezden gelindi.

A+A-

Hükümetin önceliği hiçbir zaman eğitim olmadı. Öğretmenler ve öğrenciler eğitimdeki ihtiyaçları her dile getirdiklerinde bütçenin olmadığı bahanesi sunuldu ya da görmezden gelindi. Bu sadece bir öncelik meselesi miydi? Yoksa bilinçli olarak nitelikli bireyler yetiştirmeyi önleme stratejisi mi? Bilinmez.

Öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırdıkları gibi bu şekilde de eleştirel düşünmeden yoksun, fabrikadan çıkma tek düze zihinler yetiştirme yolunda mı gidiliyor diye akıllara bir sürü soru işareti geliyor.

Eğitimin içerisinde o kadar çok sorun var ki bunları konuşmaktan, daha kaliteli bir eğitimi nasıl verebiliriz noktasına hala gelemiyoruz ne yazık ki.

Doğal habitatın tahrip edilmesinde ve plansız bir şekilde gerçekleştirilen yapılaşmanın temelinde eğitim sistemi ya da daha doğru tabir ile herhangi bir sistemin olmayışı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Okullarda adamızın doğal habitatının sürdürülebilirliği ve dünyanın gün geçtikçe içinden çıkamadığı çevre sorunları hakkında çocuklara yeterli eğitim verilmiyor. Bunun için dünyada bize en yakın örnek olacak olan Malta çevre eğitimine bakabiliriz.

Malta’da çevre eğitimi 2004’te Avrupa Birliği’ne tam üye olması sonucu Avrupa Birliği çevre yasalarının çoğunu kabul etmiş olması ve sivil toplum kuruluşlarının okullara ve öğretmenlere kaynaklar hazırlamasıyla gelişmiştir.

Burada tarihe dönüp bakarak 1994’te yapılan Korfu Zirvesinde Malta ve Kıbrıs’ın başvurusu ile ilgili gelişmelerin değerlendirilmesi ve Avrupa Birliği’ne kabul edilmesi için müzakerelerin hızlandırılması kararının alındığını, 2002 Kopenhag Zirvesi’nde Kıbrıs Türk tarafını temsil edenlerin çerçeve sözleşmeyi imzalamamasının Kıbrıslı Rumların Avrupa Birliği’ne tek taraflı olarak katılmalarını sağladığını hatırlayarak acaba Avrupa Birliğine tek taraflı olarak girilmeseydi Malta’da olan EkoSkola programı gibi programlar ile sürdürülebilir yaşam tarzını benimseyerek  gelecek nesillere daha yaşanır bir ada bırakabilir miydik sorusu yine akıllara geliyor.

Biliyorum ki bu ülkede yaşanan sorunların farkında olan ve bunların değişimi için umut eden gençler var. Ama umut etmek yetmez! Değişimin bizim elimizde olduğuna inanmalı ve yaşanabilir bir ada bırakmak uğruna harekete geçmeliyiz.

Biz Kıbrıs’ta yaşayan gençler olarak hayallerimizden vazgeçmeyeceğimize ve umutlarımızı kaybetmeden mücadelemize devam edeceğimize dair söz vermeliyiz. Bu sözü verecek olan gençlere Nazım’ın bir şiiri ile sesleniyorum…

Ben yanmasam

Sen yanmasan

Biz yanmasak

Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa

Hava toprak gibi gebe

Hava kurşun gibi ağır

Bağır bağır bağır bağırıyorum

Koşun kurşun eritmeye çağırıyorum

Bu haber toplam 882 defa okunmuştur