1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. "Ciddi finansman ve çok zamana ihtiyaç var"
"Ciddi finansman ve çok zamana ihtiyaç var"

"Ciddi finansman ve çok zamana ihtiyaç var"

Maraş konusunda Taşınmaz Mal Komisyonu Eski Başkan Yardımcısı Romans Mapolar'dan YENİDÜZEN’e özel açıklamalar

A+A-

Taşınmaz Mal Komisyonu Eski Başkan Yardımcısı Romans Mapolar, “Kapalı Maraş’ın açılımı için önemli bir finansmana ve uzun bir zaman dilimine gereksinim vardır” dedi, 'iç hukuk sürecini' yorumladı: “Hukuki yönden Kapalı Maraş’taki etkilenmiş taşınmaz malların bireysel başvuru yoluyla tazmin edilmesinin önünde bir engel yoktur”

 

Aygün Bahar ÖKMEN

Kapalı Maraş (Varosha) hakkında Taşınmaz Mal Komisyonu başvurularını değerlendiren, Taşınmaz Mal Komisyonu Eski Başkan Yardımcısı Romans Mapolar “Kapalı Maraş’ın açılımı için önemli bir finansmana ve uzun bir zaman dilimine gereksinme vardır” dedi.

Mapolar uluslararası toplumun birtakım engeller çıkarabileceğine dikkat çekti. AİHM kararlarına değinen Mapolar, Kapalı Maraş’la ilgili beş davada verilen tazminat hükmünün 25 Milyon Euro olduğunu ifade etti. Mapolar, bu kararın 'kullanım kaybının telafisi olduğunu' dile getirdi.

AİHM’in ihlalin giderilmesi yöntemi hakkında konuşan Mapolar, AİHM’in iç hukukun yorumlanması yetkisini yerel otoriteye verdiği içtihat kararı ile saptadığını bildirdi.

Tazminat davalarındaki hesaplamalarda AİHM’in hangi kriterleri uyguladığını açıklayan Mapolar, “Başvuranın yaşamış olduğu gerçek kayıplar hakkında nicel bir değerlendirme yapma çabalarına özgü belirsizlikleri de göz önünde bulundurur” şeklinde konuştu. Mapolar ayrıca Maraş’la ilgili beş devanın içeriğini aktardı, 7 Aralık 2010 tarihinde alınan kararları ayrıntılı şekilde ortaya koydu.

İşte Mapolar ile yaptığımız söyleşi:

  • YENİDÜZEN: Kapalı Maraş’ın Açılımı Projesi gerçekleşebilir mi?
  • Mapolar: Uluslararası Toplum birtakım engeller çıkarabilir. Hukuki yönden Kapalı Maraş’taki etkilenmiş taşınmaz malların bireysel başvuru yoluyla tazmin edilmesinin önünde bir engel yoktur. AİHM mülkiyet sorununun Kıbrıs’taki siyasal durumun bir yansıması olduğunu kabul etmiştir. Kapalı Maraş bütünlüklü çözümün bir parçası olarak değerlendirilmiştir. Yine de AİHM, Kapalı Maraş da dâhil bireysel başvuruların devam etmesinin gerekliliğini vurgulamıştır. Kapalı Maraş açılımı için önemli bir finansmana ve uzun bir zaman dilimine gereksinme vardır.
     

“Taşınmaz Mal Komisyonu’nun oluşumundan sonra mevcut başvurular iç hukuka yönlendirilmiş ve AİHM listesinden çıkarılmıştır.”

 

  • YENİDÜZEN: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kapalı Maraş’la ilgili verdiği  kararlar var mıdır?
  • Mapolar: AİHM iç hukuk yolu tüketilmeden yapılan yaklaşık 1400 başvurudan 36’sını sonuçlandırmıştır. Konu başvuruların beş tanesi kapalı Maraş’la ilgilidir. Taşınmaz Mal Komisyonu’nun oluşumundan sonra mevcut başvurular iç hukuka yönlendirilmiş ve AİHM listesinden çıkarılmıştır. AİHM, kabul edilebilirlik aşamasını geçmiş başvuruları, Kapalı Maraş’la ilgili beş başvuru da dâhil,  iç hukuka yönlendirmemiş, karara bağlamıştır. Kapalı Maraş’la ilgili beş davada verilen maddi ve manevi tazminat hükmü 25 milyon Euro’dur. Verilen tazminat kararları kullanım kaybını telafi etmek içindir.  Başvuranlar sistematik olarak sadece kullanım kaybı talep etmişlerdir. İlgili taşınmazları satmak için bir talepleri olmamıştır.

 “Başvuranlar, Maraş bölgesi ile ilgili orijinal tapuları değil, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nden elde edilen sanal "mülkiyet belgeleri"ni ibraz etmişlerdir”

 

  • YENİDÜZEN: Kapalı Maraş’ın açılması kararı ne gibi sorunlar içeriyor?
  • Mapolar: Kapalı Maraş’ta bulunan etkilenmiş taşınmazlarla ilgili açılan her dava birçok potansiyel sorun içermektedir. Konu taşınmazların niteliği ve güncel sahipliği konusunda davacı ve davalının ileri sürdüğü iki farklı görüş yarışmaktadır. Öncelikli olarak bu sorun aydınlatılmalıdır. Maraş bölgesinde bulunan hemen hemen tüm mülklerin vakıf olarak bilinen dini kurumlara ait olduğu iddiaları vardır. Nitekim Vakıf İdaresi’nin Kapalı Maraş’la ilgili başvurulara taraf olma talebi Taşınmaz Mal Komisyon’u (TMK) tarafından oybirliği ile kabul edilmiş, karar üç yargıçlı Yüksek Mahkeme tarafından onanmıştır. Davalının savunması orijinal tapu kayıtlarındaki bilgilerle tutarlıdır. Başvuranlar, Maraş bölgesi ile ilgili orijinal tapuları değil, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nden elde edilen sanal "mülkiyet belgeleri"ni ibraz etmişlerdir. Bunların da kayıtlarının ilgili sicil sayfasındaki bilgilerle tutarlı olması gerekmektedir.
    Dayanılan belgelerin, Vakıf mülkleri açısından gerçek ve münhasır mülkiyet kanıtı olarak kabul göreceği kuşkuludur. Bu tür mülklere ilişkin ilkelere aykırı olarak "satın alınmış" (veya gasp edilmiş) olup olmadığını belirlemek için çok güçlü kanıtlara ihtiyaç vardır.
    Başvuru sahiplerinin sadece ilgili orijinal arazi kayıtlarını değil, aynı zamanda "Vakıf" veya "Bağış Tapusu"nu ibraz etmeleri gerekirdi.
    AİHM’in iç hukuk yolu tüketilmeden kapalı Maraş’la ilgili beş başvuru hakkında ihlal kararı verip 25 milyon Euro maddi manevi tazminata hükmetmesi dikkate alınması gereken son derece ciddi bir durumdur. Vakıf ile ilgili olarak gündeme getirilen konuların TMK’ya bırakılması gerekirdi. AİHM iç hukukun yorumunu yerel otoriteye bırakmaktadır. AİHM 1400 civarında başvuruyu TMK’ya yönlendirmiştir. Bu arada kabul edilebilirlik aşamasını geçtiği gerekçesiyle, Xenides–Arestis başvurusu da dâhil, Kapalı Maraş’la ilgili beş davayı sonuçlandırmakla birçok içtihat kararı oluşturmuştur. İleride görüşülecek başvurular açısından sıkıntılı bir durum yaratılmıştır.

 “Kapalı Maraş’la ilgili beş davada verilen maddi ve manevi tazminat hükmü 25 milyon Euro’dur.”

 

  • YENİDÜZEN:  Kapalı Maraş’la ilgili davalar pek gündeme gelmedi. Hangi davalar olduğuna dair bilgi verebilir misiniz?
  • Mapolar: Konu beş dava şunlardır:
    Xenides-Arestis v. Türkiye (Başvuru no. 46347/99, son karar tarihi 23/05/2007).
    Epiphaniou  ve Diğerleri v. Türkiye  (Başvuru no. 19900/92, son karar tarihi 26/10/2010)
    Zavou  ve Diğerleri v. Türkiye (Başvuru no. 16654/90,  son karar tarihi 11/04/2011)      
    Hadjıprocopiou ve Diğerleri v. Türkiye (Başvuru no. 37395/97, son karar tarihi 11/04/2011)
    Lordos ve Diğerleri v. Türkiye (Başvuru no. 15973/90, son karar tarihi 09/07/2012)

 

“AİHM’in Kapalı Maraş’la ilgili beş bireysel başvuru ile ilgili kararlarını tematik olarak incelersek, iç hukuk yolunu tüketmenin genel ilkelerine tam olarak uyulduğu sonucuna varamayız.”

 

  • YENİDÜZEN: AİHM’in iç hukuk yolu tüketilmeden verdiği beş kararla, Kapalı Maraş’ta bulunan terkedilmiş taşınmaz mallarla ilgili bireysel başvuru kapsamındaki tüm hak ve özgürlüklere ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle uyumlu bir içtihat alanı oluşturulduğunu söyleyebilir miyiz?
  • Mapolar: AİHM’in Kapalı Maraş’la ilgili beş bireysel başvuru ile ilgili kararlarını tematik olarak incelersek, iç hukuk yolunu tüketmenin genel ilkelerine tam olarak uyulduğu sonucuna varamayız. AİHM insan haklarını koruyan ulusal sistemlerin tamamlayıcısıdır. Taraf Ülkelerin Sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmelerini denetler. AİHM’in sorumluluğu, yerel düzeyde, temel hak ve özgürlüklere saygı gösterilmesini ve korunmasını sağlamaktır. Taraf Ülkelerin rolü gasp edilemez. İç hukuk yollarının tüketilmesi kuralı, AİHM’in işleyişinin zorunlu bir parçasıdır. Devletlere, kendi yasal sistemleri içerisinde ihlalleri düzeltme olanağı sağlanmalıdır. Böyle bir olanak sağlanmadan önce, Devletlerin uluslararası bir mahkeme huzurunda sınanmaları doğru bir uygulama değildir. AİHM’e başvurmak isteyenler, öncelikle ulusal yerel hukuk sistemi tarafından önerilen çareleri tüketmek zorundadırlar. AİHM kesinlikle alt derece mahkemesi değildir. İlke olarak etkili uygulama bakımından yerel yargının yetkisinde olması gereken, temel olguların tespitini veya maddi tazminatın hesaplanmasını gerektiren çok sayıda davaya bakmak bir uluslararası mahkeme olarak AİHM’in işlevine uygun değildir. AİHM’in görevi iç hukuk yolu tüketildikten sonra nihai denetim yetkisini kullanmaktır.

 “Kapalı Maraş’la ilgili beş davayı sonuçlandırmakla birçok içtihat kararı oluşturmuştur. İleride görüşülecek başvurular açısından sıkıntılı bir durum yaratılmıştır.”

 

  • YENİDÜZEN: Bu durumda AİHM, ihlalin giderilmesi yöntemini seçme hakkını ve iç hukukun yorumlanması yetkisini yerel otoriteye mi veriyor?
  • Mapolar: AİHM’in ihlali telafi etme yöntemini  (iade, takas veya tazminat) seçme hakkını ve iç hukukun yorumlanması yetkisini yerel otoriteye verdiği içtihat kararları ile de saptanmıştır. Mülkiyet haklarının ihlallerini telafi etmek için uygulanacak yöntemin seçimi, yerel düzeyde uygulanabilirlik, öncelikler ve çıkar çatışmalarını en iyi şekilde değerlendirebilecek konumda olan tarafa bırakılmalıdır, (Bkz. Demopoulos v/d v. Türkiye davası).
    Loizou v. Türkiye Davası’nda, başvuranın,  TMK Yasası’nın kendisine ait ticari mülkler için tazminat elde etme olasılığını hariç tuttuğuna yönelik görüşleri, AİHM tarafından paylaşılmamıştır. Bu durumun, başvuranın kanıt olarak ileri sürebileceği aksi yönde herhangi bir yerel emsalin bulunmaması durumunda, özellikle geçerliliği vurgulanmıştır. İç hukuku yorumlayacak ve uygulayacak olan makamın, öncelikle ulusal makamlar (TMK) olduğu ve AİHM’in bu açıdan yerel makamların yerini almak gibi bir görevinin bulunmadığı göz önünde bulundurulmuştur, (bkz. Loizou v. Türkiye Davası).
     
  • YENİDÜZEN: Kapalı Maraş’la ilgili görülen ilk dava olan Xenides-Arestis v. Türkiye Başvurusunda Vakıf konusu gündeme geldi mi? Tarafların görüşleri ve AİHM’in olaya bakış açısı neydi?
    Mapolar:
    AİHM’in, Kapalı Maraş’taki mallarla ilgili olarak gördüğü ilk dava olan Xenedis-Arestis v. Türkiye başvurusu aslında bir test case  (örnek dava) idi. AİHM, 14 Mart 2005 tarihinde kabul edilebilirlik ve 22 Aralık 2005 tarihinde esas hakkında hüküm vermiştir. Türkiye (Davalı Taraf) davanın her iki aşamasında da, öncelikli olarak başvuranın mağduriyet iddiasıyla, özellikle mülkiyet talebiyle ilgili olarak itirazda bulunmuştur. Davalı, başvuranın mülkiyet iddiasında bulunduğu taşınmaz malın Vakıf Kayıt Defterine göre bir Türk Müslüman Vakfına vakfedildiğini ve vakıf mevzuatına göre bir vakfa vakfedilen taşınmaz malın artık başka birine devrinin mümkün olmadığını ileri sürmüştür. Başvuru sahibinin AİHM’e, Tapu Dairesinden alınmış orijinal bir tapu senedi (koçan) sunmadığını,  sadece kendisine ait olduğunu iddia ettiği taşınmaz malın “Türk-kullanımında bir taşınmaz mal” olduğunu gösteren bir belge sunduğunu belirten Davalı; kendi denetiminde olmayan KKTC Tapu Dairesi kayıtlarına ulaşıp, taşınmaz malın tarihçesi hakkında gerekli araştırmayı yapabilmek için süre istemiştir. AİHM, Davalının itirazının kabul edilebilirlik aşamasında reddedildiğine değinerek, başvuranın Sözleşmenin 34’üncü maddesine göre “mağdur” kabul edildiğini hatırlatmıştır. Verilen süre içerisinde Davalı, AİHM’e yeni bir belge sunmamıştır. AİHM esas hakkında karar verirken, kabul edilebilirlik aşamasında verdiği hükmün değişmesini gerektirecek bir durumun oluşmadığı kanısına varmıştır.
    AİHM,  Xenides - Arestis davası ile ilgili olarak 7 Aralık 2006’ da (tazminata ilişkin) hüküm vermiştir. AİHM’in verdiği hüküm, beklemekte olan 1400 davanın geleceği açısından özel önem taşımaktadır. Aslında bu davalar, 22 Aralık 2005 tarihli hükme göre KKTC’de etkin ve tarafsız bir iç hukuk yolu oluşturulması taliki şartına bağlı olarak askıya alınmıştı. Nitekim Demopoulos davasında, AİHM’e yapılan başvuruların iç hukuk yolu yürürlüğe girmeden yapılmış olması iç hukuk yoluna gitme sorumluluğunu ortadan kaldırır iddiası ile ilgili olarak AİHM Büyük Daire (BD), ileri sürülen bu kuralın istisnalara tabi olduğu görüşünü belirtmiş, yerleşik içtihatlarına gönderme yaparak görevinin ikincil olma niteliğini  (subsidiary character of its role) vurgulamıştır. KKTC’deki iç hukuk yolunu istisna kapsamına almış, bunun sonucu olarak da yalnız yeni açılacak davalar için değil, daha önceden açılmış davalar için de KKTC ulusal hukukunu tüketme yükümlülüğü koymuştur. Bu gerekçelerle AİHS Md. 35 (3) tahtında ileri sürülen iç hukuku tüketme yükümlülüğünün, kabul hükmünden önceki olaylara uygulanamayacağı itirazını reddetmiştir.
    AİHM, Exenides-Arestis davasında barış yolu ile çözüm sağlanamadığı, bir de kabul edilebilirlik ve esas hakkında bulgulara ulaşıldığı için başvuruyu iç hukuk yolu tüketilmeden sonuçlandırmayı uygun bulmuştu.
     
  • YENİDÜZEN: Kapalı Maraş’la ilgili beş davada AİHM’in 25 milyon Euro maddi ve manevi tazminata hükmettiğine değindiniz. Tazminat hesaplanmasında genellikle AİHM hangi kriterleri uygulamıştır?
  • Mapolar: AİHM, taraflar inandırıcı değerlendirme sunmadıkları zaman genellikle aşağıdaki kriterleri değerlendirir:
    Yaptırılan değerlendirmelerde hatırı sayılır oranda spekülasyon olup olmadığı ve emlak piyasasında fiyatlarda görülen dalgalanmalarla birlikte hem iç hem de uluslararası etkilere karşı hassas olduğunun göz ardı edilip edilmediğini saptar. Buna göre, Başvuranın uğradığı maddi hasarların tespit edilmesinde AİHM, Başvuran tarafından ibraz edilen değerleri, makul olduğu oranda,  göz önünde bulundurur. Genel olarak AİHM, Başvuranın maruz kaldığı kayıpların değerlendirilmesinde, söz konusu zaman diliminde Başvuranın kazanması beklenen ve taşınmazların rayiç değerlerinin yüzdesi alınarak tespit edilen yıllık arsa iratları/kirası (ground rent) temelinde yapılan hesaplama yönteminin makul olduğu görüşündedir. AİHM ayrıca, Başvuranın yaşamış olduğu gerçek kayıplar hakkında nicel bir değerlendirme yapma çabalarına özgü belirsizlikleri de göz önünde bulundurur. AİHM bu gerekçelerle değerlendirmesini genellikle hakkaniyet temelinde yapar.

 


 

İşte Maraş'la ilgili davalar ve tazminat miktarları!

  • YENİDÜZEN: Kapalı Maraş’la ilgili beş davanın içeriği hakkında özellikle verilen tazminat kararlarıyla ilgili ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?
  • Mapolar:
    Xenides-Arestis v. Türkiye (Başvuru no. 46347/99, son karar tarihi 23/05/2007).
    Değerlendirmesini hakkaniyet temelinde yapan AİHM, maddi ve manevi tazminat olarak 7 Aralık 2010 tarihinde aşağıdaki kararı vermiştir:
    Maddi Tazminat olarak ;  800,000  Euro
    Manevi Tazminat olarak;             50,000 Euro
    Toplam olarak.;                850,000 Euro
    Epiphaniou ve Diğerleri v. Türkiye  (Başvuru no. 19900/92, son karar tarihi 26/10/2010)
    Başvuranların bir kısmı konu taşınmazların 1974 sahibi bir kısmı da 1974 sahiplerinin  mirasçısı oldukları iddiası ile dava açmışlardır. Taşınmaz mallarının bedelini talep etmemişler, sadece taşınmazlarına erişememeleri nedeniyle maruz kaldıkları kullanım kayıplarının tazmin edilmesini talebinde bulunmuşlardır.
    26 Ekim 2010 tarihli AİHM tazminat kararı:
    Değerlendirmesini hakkaniyet temelinde yapan AİHM, maddi ve manevi tazminat olarak  26 Ekim 2010 tarihinde aşağıdaki kararı vermiştir.
    Başvuran  no. 1;               515,000   Euro
    Başvuran  no. 2;               300,000   Euro   
    Başvuran  no. 3;               100,000   Euro
    Başvuran  no. 4;               400,000   Euro
    Başvuran  no. 5;               220,000   Euro           
    Başvuran  no. 6;               14,000  Euro
    Toplam;               1.549,000 Euro
    Zavou ve Diğerleri v. Türkiye (Başvuru no. 16654/90,  son karar tarihi 11/04/2011)      
    AİHM başvuranların tazminat taleplerini abartılı bulmuş davalı adına Taşınmaz Mal Komisyonun yaptığı değerlendirmeyi ise makul bulmuştur. Bu gerekçeyle değerlendirmesini hakkaniyet esasında yapıp aşağıdaki maddi ve manevi tazminata hükmetmiştir:
    Başvuran  no. 1;               225,000 Euro
    Başvuran  no. 2;               120,000 Euro
    Başvuran   no.3;               521,346  Euro
    Başvuran  no. 4;               350,000  Euro
    Toplam;                            1.216,346 Euro
    Hadjıprocopiou ve Diğerleri v. Türkiye (Başvuru no. 37395/97, son karar tarihi 11/04/2011)
    Yukarıda değindiği gerekçelerle değerlendirmesin hakkaniyet temelinde yapan AİHM, maddi ve manevi tazminat olarak aşağıdaki kararı vermiştir.
    Başvuran no.1 ve no. 3 ;              1.200,000  Euro
    Toplam.;             1.200,000 Euro
    Lordos ve Diğerleri v. Türkiye (Başvuru no. 15973/90, son karar tarihi 09/07/2012)
    AİHM, başvuranların pek çok taşınmaz mal için talepleri olduğunu kaydeder:
    Bir no’lu başvuran          66 taşınmaz mal
    İki no’lu başvuranın       18 taşınmaz mal
    Beş  no’lu başvuranın    31 taşınmaz mal
    Dokuz no’lu başvuranın               23 taşınmaz mal
    Tazminat talepleri tüm taşınmazlar için toplu olarak yapıldığından AİHM ilgili taşınmazların tazminat talebini tek tek saptayamaz. Tazminat değerlendirmesini hakkaniyet temelinde yapıp şu maddi ve manevi tazminat kararlarını verir:
    Başvuran    no.     1 ;       8,000,000  Euro
    Başvuran    no.     2 ;       1,300,000  Euro
    Başvuran    no     3 ;          120,000  Euro
    Başvuran    no     5 ;        4,000,000 Euro
    Başvuran.   no.    6 ;          110,000  Euro
    Başvuran    no.    9 ;       1,200,000  Euro
    Başvuran    no.  12 ;          100,000  Euro
    Başvuran    no.  13 ;       6,000,000  Euro
    Toplam                  ;        20.830,000  Euro
    Genel Toplam.      ;      25.645,346 ( yirmi beş milyon altı yüz kırk beş bin üç yüz kırk altı) Euro

 

 

Bu haber toplam 6418 defa okunmuştur
İlgili Haberler