1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Bizdeki ekonomik krizin kaynaklandığı nokta, TL kullanımına bağlı enflasyon ithali”
“Bizdeki ekonomik krizin kaynaklandığı nokta,  TL kullanımına bağlı enflasyon ithali”

“Bizdeki ekonomik krizin kaynaklandığı nokta, TL kullanımına bağlı enflasyon ithali”

Ücret artmalı mı, işveren bu koşullarda artan asgari ücreti karşılayabilir mi? İşyerleri için kapanma, emekçiler için işsiz kalma tehlikesi doğar mı? Devlet desteği mümkün mü, nasıl?

A+A-

GÜNDEMDEKİ SORU’N...                         Meltem SONA

ASGARİ ÜCRET ‘GEÇİNEBİLECEK’ KADAR ARTAR MI,

ARTARSA İŞVEREN BATAR MI? DEVLET DESTEĞİ MÜMKÜN MÜ?

 

DEV-İŞ Genel Başkanı Koral Aşam:

“Formül roket teknolojisi kadar komplike değil:

İSTİKRARLI PARA BİRİMİ, FEDERAL KIBRIS”

Gündemdeki soruya ilgili kesimler ne diyor, ‘sorun’a nasıl bir çözüm öneriyor?..

Pandemi, savaş, siyasi istikrarsızlık, Türk Lirası’nın döviz karşısında olağanüstü değer kaybı ve EKONOMİK KRİZ… Alım gücü düştü, maaşlar pahalılık karşısında eridi… Geçim zora girdi…

Peki asgari ücretle hayatını sürdürmeye çalışan emekçi ne hale geldi?

Asgari ücret için yeniden belirleme zamanı…

Ücret artmalı mı, işveren bu koşullarda artan asgari ücreti karşılayabilir mi? İşyerleri için kapanma, emekçiler için işsiz kalma tehlikesi doğar mı? Devlet desteği mümkün mü, nasıl?

 


 Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (DEV-İŞ) Genel Başkanı Koral Aşam:

“Bizdeki ekonomik krizin kaynaklandığı nokta, TL kullanımına bağlı enflasyon ithali”

“Tüm dünyayı negatif yönde etkileyen pandemi koşulları ve Rusya-Ukrayna savaşının etkileri, tabii ki bizleri de etkilemiştir. Ancak tüm dünya yaşanan negatif etkiyi ortalama %8-9 yıllık enflasyon seviyelerinde yaşarken bizler bu etkiyi kontrolümüz altında olmayan Türk Lirası ve esas sahibinin uygulamakta olduğu ekonomi politikasının yansımaları ile %98 genel enflasyon % 115 gıda enflasyonu olarak yaşıyoruz. Dolayısıyla bizdeki ekonomik krizin kaynaklandığı nokta esasen TL kullanımına bağlı enflasyon ithal ediyor oluşumuzdur. Buna ek olarak, siparişle kurulup bozulan hükümetlerin yaratmış olduğu siyasi istikrarsızlık, sipariş sahibinin ekonomik gerçekleri yok sayan siyasi ve ekonomik dayatmaları, oluşturulan iktidarsız iktidarların ne yaptığını bilmez halleri, toplumundan çok kendilerini atayanlara duydukları sorumluluk bizleri bugünlere getirmiştir.

“Ekonomik buhran, yalnızca maaşlı çalışanları değil, küçük esnaf ve zanaatkârları da bitme noktasına getirdi…”

“Maaşların, yaşanan hiper enflasyona ayak uyduramaması, alım gücündeki erimeye sebep olmaktadır. Yaşamakta olduğumuz ekonomik buhran, yalnızca maaşlı çalışanları değil, küçük esnaf ve zanaatkârları da bitme noktasına getirmiştir. Kısacası toplum olarak ne sağlıklı beslenebiliyoruz ne kiralarımızı ödeye biliyoruz ne de işyerlerimize ulaşabilmek için yakıt parasını karşılayabiliyoruz. İmkânı olanlar yurtdışına çıkıp hayatlarını idame ettirmeye çalışırken olmayanlar güneyde iş olanaklarını kovalamaktadır.

Tüm bu yaşananlar karşısında tabii ki yapılabilecek çok şey vardır. Öncelikle Sosyal Sigorta kayıtlarında da açıkça görüldüğü üzere, özel sektör emekçilerinin %70’ini oluşturan asgari ücretlilerin alım gücü yükseltilmelidir. Asgari ücrete yapılacak olan artış bilimsel verilerle yasaya uygun olarak belirlenmeli, ödenebilirliğini sağlama adına ise ekonominin istikrara kavuşup yeniden katma değer üretebilmesine dek, küçük esnaf ve zanaatkârlara prim desteği, kira desteği, elektrik ve akaryakıt desteği sağlanmalıdır. Başbakanlığın özel kalemi gibi çalışan istatistik kurumu, gerçek verilerle enflasyon oranını belirlemeli, yasa ile hayat pahalılığı artışı alan sosyal sigorta emeklilerine, sosyal yardım alanlara, malulen emeklilere ve benzeri dar gelirlilere en azından açlık sınırının altında maaş verilmemelidir. Alım gücünü koruma adına, gıda, temizlik malzemesi ve benzeri ürünler, denetimli mallar kapsamına alınarak maximum fiyatlar belirlenerek denetlenmelidir. Temel gıda ürünlerinde süreli de olsa kdv sıfırlanmalıdır. Palyatif çözüm olarak uygulanacak ekonomik desteğe kaynak olarak ise servetlerini nasıl semirttikleri aslında belli olan ama dikkate alınmayan büyük sermayedarlardan servet vergisi alınmalıdır. Ne iş yaptıkları belli olmayan temsilcilikler kapatılmalı, siyasi rant kapısına dönüşen üçlü kararname atamaları durdurulmalı, devlet erkanını köy gezisi tadındaki yurt dışı ziyaretlerden vazgeçilmelidir. Ekonominin büyütülmesi adına teşvik sistemleri planlanarak, ihracatı mümkün olan hedef ürün üretimine kaydırılmalı, devlete her ay borç verip sonrada vergi muafiyetine tabi tutulan şirketlerin ve sektörlerin muafiyetleri derhal kaldırılmalıdır.

“İstikrarlı bir para birimine geçiş… Birleşik Federal Kıbrıs…”

“Alınabilecek daha onlarca tedbir olmasına rağmen, içinden geçmekte olduğumuz ekonomik buhrana önerilen tedbirlerin hiçbirisi ise maalesef kalıcı çözüm yaratmayacaktır. Zira sorunun temeli, herkesin bildiği ancak itiraf etmekte zorlandığı, Türk Lirası kullanımı ve dünyadan tecrit edilmiş bir şekilde yaşamak zorunda bırakılmamızdır.

Aslında adil ve sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşmanın formülü, roket teknolojisi kadar komplike değildir. İstikrarlı bir para birimine geçiş ve her anlamda kademeli olarak dünya ile buluşmamızı sağlayacak olan BM zemininde mümkünse derhal, değilse güven yaratıcı önlemler çerçevesinde siyasi eşitliğe dayalı birleşik federal bir Kıbrıs’a ulaşmaktır.”  

 

Bu haber toplam 2948 defa okunmuştur