1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Aramıza inşa ettikleri duvarı yıkıyoruz!
Aramıza inşa ettikleri duvarı yıkıyoruz!

Aramıza inşa ettikleri duvarı yıkıyoruz!

Pes edip mücadeleden vazgeçmek, giderek sürekli olarak değişen ve tehlikeli hale gelen taksimci bir statükoya teslim olmakla eşdeğerdir.

A+A-

 

İlias Dimitriu*

edemetriou@akel.org.cy

 

Ersin Tatar’ın Kıbrıslıtürk toplumunun yeni lideri olmasının ardından taksimci statükoyla uzlaşmayı reddettiğimiz, bütün evlatlarını kucaklayacak bir Kıbrıs için birlikte mücadele ettiğimiz, ortak duyguları ve vizyonları paylaştığımız bireylerin, Rumca veya Türkçe konuşan birçok arkadaş ve yoldaşın son günlerde adeta kanatlarının, umutlarının kırıldığına tanık olmaktayız.

Taksimci çözümlere yönelik bir Kıbrıslıtürk liderin seçilmesi şüphesiz büyük bir geriye gidiştir. Üstelik seçilme şeklinin Kıbrıslıtürklerin gerçek iradesini değil, Ankara’nın tercihlerini ifade ettiğini bilmek daha da kötüdür. Bu konuda şimdiden çok şey söyleniyor ve kesinlikle daha fazlası da ortaya çıkmaya devam edecektir.

İlk bakışta, Ersin Tatar’ın seçilmesi ve şimdiye kadarki tezleri, iki toplumun 1977’den beri görüşmeleri gerçekleştirdikleri temelde diyaloğun kısa zamanda yeniden başlaması yönünde umut vermemektedir. Elbette, diğer yandan da Nikos Anastasiadis’in özellikle son üç buçuk yılda sergilediği yalpalamalar da bu yönde samimi bir diyaloğun işaretlerini vermemekteydi.

İki tarafın Crans Montana’da kalınan yerden diyaloğa yeniden başlaması için Anastasiadis’in Tatar’a yaptığı son açık çağrı, son yıllarda Kıbrıs sorunundaki gelişmeleri takip edenlere adeta şaka gibi geliyor! Son yıllarda karşısında kendini federal çözüm hedefine adamış bir Kıbrıslıtürk lider ve Kıbrıs sorununun çözüm sürecini destekleyen (ana muhalefetteki) AKEL varken, gerçekten Sayın Anastasiadis ne yaptı?

Her halükarda bu dönem, tam 10 yıl önce Eroğlu’nun seçilmesiyle hâkim olan duyguları ve değerlendirmeleri anımsatıyor. Tabii ki, Derviş Eroğlu’nun karşısında müzakereleri kararlılıkla sürdüren Dimitris Hristofyas vardı ve o zor dönemde dahi bazı görüş birlikleri kaydedildi. O dönemden hatırlanması gereken noktalardan biri, Kıbrıs sorununun benzer aşamalarında da olduğu gibi, esas olarak uluslararası faktörün baskısı altında kalan tarafın, üzerinde anlaşmaya varılmış olan çözüm temelinin dışında, uzlaşmaz tezler orta koymayı seçen taraf olduğudur. Ve sonunda da görüşmelerin çöküşünün ağır sorumluluğu bu tarafa yüklenmiştir. Ancak bu, çoğu kez diyalogda yapıcı olmayan bir duruştan kaçınmaya yönelik bir mekanizma işlevini de görmüştür.

Genel olarak, bazıları adadaki gelişmelerle dahi ilgili olmayan çeşitli konjonktürler Kıbrıs sorununun gidişatını beklenmedik bir şekilde etkileyebilir. Özellikle Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler tehlikeli bir şekilde artabilir ya da Kıbrıs sorunu gibi sorunların kökenine diplomatik çözümler bulunmasına da yol açabilir. Her halükarda mesele, Kıbrıs’ta federal çözümü hedefleyen güçlerin ve halk kesimlerinin çözüm umudunun alevini her zaman canlı tutmalarıdır. Siyasi partiler, hareketler ve aynı zamanda bu memleketin her barış yanlısı yurttaşı olarak bu yönde her zamanki gibi kararlı davranmalıyız. Toplumlar arası ilişkilerle ilgili her alanda işbirliği ve diyaloğu hedeflemeliyiz. AKEL böyle bir çabanın baş aktörlerinden biri olmaya devam edecektir.

Pes edip mücadeleden vazgeçmek, giderek sürekli olarak değişen ve tehlikeli hale gelen taksimci bir statükoya teslim olmakla eşdeğerdir. Mağusa’nın kapalı kentinin bir kısmının yakın zamanda açılması statükonun devam etmesinin ne kadar tehlikeli olduğuna karakteristik bir örnektir.

Zor dönemlerde halka ve özellikle genç nesillere ilham vermeliyiz. Yurdumuzun, Kıbrıs’ın çıkarlarının bir toplumun diğer toplum karşısındaki çıkarlarından, herhangi bir üçüncü tarafın çıkarlarından daha üstte tutulacağı bir ülke olabileceği yönünde ilham vermeliyiz. İnsanlığın sadece ve sadece barış aracılığıyla uzun vadede kendi çıkarlarına hizmet edebileceğini göstermeliyiz. İşbirliği ve barışa yatırım yapmanın milliyetçiliğe, silahlara ve savaşa yatırım yapmaktan daha sürdürülebilir olabileceğini göstermeliyiz. 

Tarih geçmişe yapışıp kalarak geride kalanlar tarafından değil, bugünü değiştirip geleceği inşa edenler tarafından yazılır. Öyle ise, bu zor zamanlarda, aramıza inşa ettikleri duvarı yıkalım.

 

*AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu Koordinatörü

 

Bu haber toplam 6452 defa okunmuştur
Gaile 475. sayısı

Gaile 475. sayısı