1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Yanlışa yanlışla cevap vermek!
Yanlışa yanlışla cevap vermek!

Yanlışa yanlışla cevap vermek!

Rum radyosuna göre Hristofiyas’ın sözcü vekili Hristofidis, “Doğal gaz yataklarının bulunması ve bunun yaratacağı olumlu ekonomik ve siyasi sonuçların, Kıbrıs sorununa en kısa sürede doğru bir çözüm bulunması için işbirliği yapması konusunda K

A+A-

Rum radyosuna göre Hristofiyas’ın sözcü vekili Hristofidis, “Doğal gaz yataklarının bulunması ve bunun yaratacağı olumlu ekonomik ve siyasi sonuçların, Kıbrıs sorununa en kısa sürede doğru bir çözüm bulunması için işbirliği yapması konusunda Kıbrıs Türk tarafına yönelik güçlü bir teşvik olduğunu” belirtti.

Akel Genel Sekreteri Andros Kipriyanu, “Uluslararası camiada, sahte devleti yükseltmek için, sorumluluğu Kıbrıs Rum tarafına yüklemek için fırsat kollayanlar var” dedi.

Hristofiyas’ın, Papadopulos’dan yadigar yeni Dışişleri Bakanı Markulli ise şunları söyledi: “Sn. Gordon (ABD Dışişleri Bakanı müsteşar yardımcısı), Münhasır Ekonomik Bölgelerin belirlenmesinin Kıbrıs sorunuyla hiçbir ilişkisi bulunmadığı konusunda gayet net bir tutum sergilemiş ve Türkiye’nin ‘müzakerelerin kopacağı’ şeklindeki görüşünü de benimsememişti. ABD’nin bugün de aynı görüşte olduğunu zannediyorum.”

Kıbrıslı Rum siyasiler, son zamanlarda yaptıkları açıklamalarla akıl dışı bir yola kaydıklarını gösteriyorlar. Özellikle Markulli’nin Dışişleri Bakanı olarak yaptığı çatışmacı söylemler, Hristofiyas’ın ne denli zor durumda olduğuna dair önemli işaretlerdir. Kıbrıslı Rum siyasetini iyice izleyenler, kulağa tanıdık gelen bu tonlamanın, geleneksel ve egemen Kıbrıslı Rum siyasetini çok iyi hatırlattığını bileceklerdir.

Kıbrıs Rum merkez siyasetinde, iç politikada kriz yönetim argümanı olmuş olan milliyetçi çıkışların, sürekli olarak ve her siyasi kesim tarafından tekrarlanmış olduğunu bilmemek imkansızdır. Tüm başkanlar, iç politikayı yönetme adına, Kıbrıslı Rum toplumunun en zayıf yanını kullanmaktan hiçbir zaman geri durmadı.

Bugünlerde gündeme gelen “Doğal gaz ve petrol arama” konusu da açıkça bir iç politika enstrümanı olarak kullanılıyor. Hristofiyas’ın bu yöndeki “gerilim gösterisi”nin gerçekten hem tehlikeli hem de akıldışı olduğunun altını çizmek gerekiyor. Akıl dışı çünkü şu anda yol haritası çizilmiş bir Kıbrıs çözüm programı ile karşı karşıyayız. Sorunu çözmek için sürece konsantre olmak yerine, sözcüsü aracılığıyla anlamsız açıklamalarla kriz yönetmeye çalışması, Kıbrıslı Türklerin ve Rumların çıkarına değildir.

Sözcüsünün, arama konusundaki girişim bağlamında Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye’nin çatışmasını, Kıbrıslı Türklerle işbirliğini geliştireceği ve çözüm için teşvik edici olacağını ifade etmesi nasıl bir aklın ürünüdür?

Kıbrıslı Rumların geçmişi tekrarlayan çatışmacı açıklamaları karşısında, Kıbrıs Türk tarafının göstermesi gereken yaklaşımın sağduyulu ve etkin diplomasiye dayalı olması gerekmektedir. Bir yandan Kıbrıslı Rumlara, müzakere sürecinden kaçıyorsunuz, masaya dönün ve insanlarınıza çözümün gerilimlerini toptan ortadan kaldıracak yegane unsur oluğunu anlatın der ve eleştirirken, bir diğer yandan KKTC Cumhurbaşkanı’nın da geçmişe dönen söylemlerini ortaya koymak durumundayız. Ayrılıkçılığa açık egemenlik ve devlet söyleminin Cumhurbaşkanı ve temsilcisi tarafından bu denli tekrarlanması yanında, örneğin aşağıda yer verdiğim görüşler Kıbrıslı Rumların yanlışlarına yanlışla cevap vermekten başka bir şey değil.

Kudret Özersay “...bugüne değin sırf müzakereler devam ediyor ve sırf olası bir kapsamlı çözümü zorlaştırır düşüncesiyle ertelediğimiz hususları yeniden gözden geçirmek durumunda kalabiliriz. Rum tarafı müzakerelere rağmen adanın geleceğini ve egemenliğini tahakküm altına koyacak adımları atmakta kararlıysa, gerek petrol ve doğal gaz konusunda gerekse bugüne değin yapmaktan kaçındığımız bazı başka konularda bizim de bazı adımlar atacağımızı herkes bilmelidir” demektedir.

Bunun tercümesini bilmek isteriz. Çözüm ve etkin diplomasi yerine güç savaşını tercih eden bir yönetimin, bizi hangi maceralara sürükleyeceğini düşünmek bile istemiyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1360 defa okunmuştur