
Yüreğimin neresine?
‘ÇÜRÜMÜŞLÜĞE’ çare üretecek bir SİYASET yok ne yazık, demiştim...
Evet, yok!..
Farklı düşünen varsa, “Var” diyecek, “İşte burada...”
“SİYASİ PARTİLERDE ‘konum’ kavgası, en sağından soluna kada
‘ÇÜRÜMÜŞLÜĞE’ çare üretecek bir SİYASET yok ne yazık, demiştim...
Evet, yok!..
Farklı düşünen varsa, “Var” diyecek, “İşte burada...”
“SİYASİ PARTİLERDE ‘konum’ kavgası, en sağından soluna kadar öylesine ağır basıyor ki” demiştim...
Özellikle ‘sol’ yanımdan fazlaca itiraz geldi...
- “Öyle değil... Yanlışsın!..”
İyi de... Son 30 seneye dönünüz ve bakınız birlikte; aynı figürler, didişiyor ha bire...
“Güvensizlik... Çekememezlik... Sevgisizlik...” var dedim...
Evet, var... “Yok” deyince, bir “hokus pokus”la keşke kaybolabilse...
***
Çok öfkelenmiştim, Başbakanlık’ta ‘cilveleşirken’ görünce, birbirlerine “çek git”, “terörist”, “arsız”, “yalancı” diyen simaları...
İnsan, onlarca kez kendini aldatan birisinin nasıl elini sıkar, nasıl yüzüne güler ki, şaşmıştım...
Bu kaçıncı “aldatma...”
Bu kaçıncı “aldanma” diye...
Ve yine aynı alem... Yine gerginlik...
“Yalanlar” uçuşuyor havada, “sözler” tutulmuyor bir türlü...
Şimdi acaba hangisine kızmalı...
Aldatana mı?
Aldanana mı ha bire...
Artık, en büyük mağdur ‘Lefkoşalı’ çıkarmalıdır sesini...
Çünkü bu sürecin sonunda, emeği sömürülen işçilerdir ezilen ve yaşamı eziyete dönen Lefkoşalıdır sadece...
Hükümetten sonra sendika yönetimi de ‘kendinden’ yemiştir bence...
***
Yine de dedim ya, umut vardır...
Şiiradam sergisine gidince dün gece, Kıbrıs Türk Sanatçı ve Yazarlar Birliği’ni, tüm destekçilerini, Hüseyin Özinal’i özellikle kutladım binlerce...
İyi ki doğdun Fikret Demirağ, yüreğimize umudu akıtan, dizelerinle...

















