Yarım Asır ve Bir Gazete
“Bir yerde herkes birbirine benziyorsa, orada kimse yok demektir” diye bir söz var.
Bugün medyada "kimsesiz" kalmadıysak, 50 yılı geride bırakan Yenidüzen'in rolü hayati ve yaşamsaldır.
Yarım asır... Dile kolay... Hele de özgürlüklere, demokrasiye ve çoğulculuğa sahip çıkmak söz konusuysa...
Bu 50 yılın 21’inde Yenidüzen’i yönetmiş olmak, benim için birkaç üniversiteye bedel bir emek ve gurur yolculuğudur. Ama mesele kişisel tarihin ötesindedir… Asıl önemli olan, bu gazetenin doğuşu, direnişi ve bunca yıldır ayakta kalma mücadelesidir.
Yeni bir düzen dediğimiz, yurdumuzda barış, demokrasi, özgürlükler aslında. Kıbrıs’ın bütünlüğü, nefret ve hınç dilinin susması, irademizi ve değerlerimizi korumak... Askersiz, barikatsız, sınırsız bir ada düşü…
Kıbrıs’ın yeni düzeni, ateşkes koşullarının ortadan kalktığı gerçek bir barış, kardeşlik, bağımsızlık...
Yeni bir düzen; uluslararası toplum, siyaset, ekonomi ve hukukla buluştuğumuz gün gerçekleşecektir.
Yenidüzen, içine kapatıldığımız sürdürülemez düzene, yarım asırdır başkaldıran inatçı bir nefestir.
***
Şimdi gazetemizi genç bir kadro yönetiyor. Onların adanmışlığını, özverisini ve çabasını ayrıca selamlamak gerekiyor.
Bunu içeriden, o mutfaktan biri olarak yazmak istiyorum... Yenidüzen’de çalışmak bir tercihtir. Bazen karın tokluğuna bir hayat ama hep alnın aklığına çıkan bir yolculuktur.
Özgürlüğü seçmektir, özveriyi seçmektir, haysiyete ses vermektir. Bu yol yorucu, bu yol yıpratıcı; ama en çok da insanı insan yapan bir yol…
***
Yeni bir medya düzeni var; dijitale yatırım, internet gazeteciliği ve mobil aktarımlar çok daha önem kazanıyor.
Yenidüzen’in de muhtemelen yakında basılı gazeteyle yani kağıtla vedalaşması gerekecek... Çok daha etkin, güçlü, ciddi bir erişimi sağlayabilmek ve tümüyle yeni medya teknolojilerine yoğunlaşabilmek için bu kaçınılmaz olacak. Belki basılı gazeteyi haftalık, çok daha kalıcı, seçkin dosyalar halinde düzenlemek gibi seçenekler gündeme gelecektir. Bu yönde tutucu olmamak şart.
Yine de değişmeyen şu: Fikir, özgürlük, idealler.
Yenidüzen’in kalbi de tam burada atıyor. Çünkü Yenidüzen, benim yüreğimde bir gazetenin çok ötesindedir.
***
Özgürlükler elbette sonsuz değil... Yenidüzen için de öyle... Hele kendi mahallenize eleştiri yönelttiğinizde hissedilen örtük baskı, epeyce yıpratıcıdır. Bir de size destek olan kimilerinin, bunu, sanki fikrinizi ya da gazeteciliğinizi de satın almış gibi görmeleri... Üstesinden gelmek zorunda kaldığınız yalnızlıklardır bunlar...
En zoru da tabii ki imkânsızlıklar. Çünkü bütçeniz kadar insan kaynağınız olabiliyor; teknolojik altyapınız ve gazetecilik sınırlarını zorlayabilme kapasiteniz de buna bağlı kalıyor.
Bizim ülkemizde dengeler tersten işliyor! Çok paranın olduğu yerde; özgürlük yok, ideal yok, bağımsız ve etik bir medya maalesef yok. Derdiniz, gaileniz, bilinciniz hakikatin peşine düşmekse; güç odaklarını sorgulamaksa, barış ve demokrasi gazeteciliği yapmaksa, o zaman da güçlü bir finansmanınız olmuyor.
Alkış çok olur, övgü de…
Ama yol hep engebelidir.
Yenidüzen’in 50'nci yılında biliyorum ki bu gazete ve burada çoğalan fikirler satılmaz!
Şimdiki zamanlarda bundan daha önemli bir değer de düşünemiyorum.
Herkesin birbirine benzediği bir çağda, medyada kaç kişi kaldı, hâlâ tertemiz bir yurtseverlikle direnen...
Kıymetini bilelim bu güzel insanların, bu kurumların, bu emeğin... Hiç vazgeçmeden, yorulmadan, dayanışma ve kardeşlikle direnelim!







