1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Bu işi yapabilecek çok değerli insanlarımız var ama… 
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Bu işi yapabilecek çok değerli insanlarımız var ama… 

A+A-

Geçen hafta bir arkadaşımın paylaşımında gördüm…
Kıbrıslı Türk bir kadın eğitimci Fransız Devleti’nden ödül, nişan gibi bir şeyler kazanmış!
Veya O Kıbrıslı Türk kadına bir unvan mı verilmiş ne!

-*-*-

Öyle günlerden geçiyoruz ki; sahte üniversite diplomaları havada uçuşuyor; doktora ya da profesörlük gibi akademik unvanlar kullanan ama bu unvanların şaibeli olduğu bilinen tiplerle dolu sokaklar…

-*-*-

Öyle günlerden geçiyoruz ki; müsteşar veya Merkezi İhale Komisyonu Başkanı tutuklanıyor…
“Dahaları tutuklanacak” falan deniyor!
Yok hayır tutuklanmayacak çünkü Türkiye tutuklamalara “dur” dedi gibi aslında bu toplumu daha da aşağılayan gelişmeler okuyoruz falan!

-*-*-

İflas etmiş bir ekonomi!
Şener Levent diyor ki en büyük geçim kaynağımız “Kara Para”…

-*-*-

Zerre dış ilişkisi olmayan bir devlette, “Dışişleri Bakanı” unvanlı kişiye takılıyor aklım…
Kimdi, neydi geçiniz!
Kıbrıs’ta çözüm olmasın diye kendini adamış bir eğitimli kardeş!
Eğitimi nedir?
Eğitimi, olası her çözüme engel olmak için gereken her türlü psikolojik harp tekniklerini kullanmak!

-*-*-

Haaa bu kişi, parlamenter sistemin belki zorunluluğu değil ama “bakan olmak” adına “seçilmiş biri de değil…”

-*-*-

Toplum, ELAM yanlılarına “sakin – sessiz sosyal demokrat” dememize de sebep olacak bu aşır sağcı kişiye önce oy vermemiş; sonra da temsil ettiği ırkçı – ayrılıkçı görüşe – Türkiye’deki kafadaşlarının açık ve yoğun desteğine rağmen yüzde 35 oy dahi kullanmamış!

-*-*-

Hiç çekinmiyor; çıkıyor Meclis’te ona buna hava basıyor, endam eyliyor, racon kesiyor!

-*-*-

Seçilmemiş!
Seçilecek kadar oy almamış!
Temsil ettiği görüş de açık bir şekilde reddedilmiş!

-*-*-

Gelin başkanlık sistemine geçelim!

-*-*-

Nereden mi aklıma geldi?

-*-*-

Dün sabah programıma, yazının en başında bahsettiğim Fransa’dan onore kadın eğitimciyi konuk ettim…
Ferdiye Ersoy… 

-*-*-

Dr. Ferdiye Ersoy… 

-*-*-

İngiltere’de muhteşem bir eğitim almış…
Üniversitesini tamamlamış, masterini, doktorasını oralarda yapmış….

-*-*-

Müthiş bir Dünya görüşü, Dünya görgüsü!

-*-*-

Fransız Devleti, Şövalyelik vermiş… Daha sonra bu unvandan da yükseği olan eğitimle alakalı bir nişan daha sunmuş… 
Gurur duymamak elde mi?
Bu unvanları alan ilk Kıbrıslı Türk!

-*-*-

Eminim Ferdiye Ersoy gibi, Dünya’nın dört bir yanına dağılmış, çok ciddi eğitim almış, inanılmaz tecrübeler kazanmış; rüşvetin – komisyonculuğun – yalancılığın ayıp ve suç olduğunu iliklerine kadar öğrenmiş onlarca insanımız vardır… 
Hatta olduğundan eminim; isimlerini bile sayabilirim…

-*-*-

Sadece yurt dışında değil; ülkede de durum farksızdır…

-*-*-

Başkanlık Sistemi’ne geçersek, bu kişilerden hemen faydalanabilir miyiz?
Elbette mümkün değil!
Çünkü bu sisteme geçsek de; bakan veya müsteşar yapacağımız kişilerin “oy potansiyelleri” yine göz önünde bulundurulacak!

-*-*-

Kaldı ki, bundan da öteye, kimin – nereye – nasıl atanacağı konusuna Türkiye “sınır” koymayacak mı?
Koymadı mı daha önce?

-*-*-

Neyse!
Benimkisi bir umut!
Belki bir dilek!

-*-*-

Ama son dönemde özellikle UBP ve çevresinde ciddi bir “çöküş” var!
İktidar uğruna, koltuk uğruna vücutlarında, beyinlerinde, davranışlarında tek bir parça “kalite” bırakmamış; yağcılık – yalakalık – biat ve itaatla koltuğu koruyan ve kişisel kazanım dışında derdi olmayan bir güruh!

-*-*-

Çok yazık!
Değişmek lazım!
Ferdiye Ersoy gibi insanların bilgi birikiminden, tecrübesinden faydalanmak lazım!

-*-*-

Rumlar mı?
Kıbrıs Cumhuriyeti’nde buna, bize göre çok daha fazla önem veriliyor…
Elbette siyasi dengeler de korunuyor ama bazı görevlere getirilen insanların, o görevleri layıkıyla yapabileceğinden kimsenin şüphesi bulunmuyor!

-*-*-

Bu arada bizim propagandacılar, Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki son değişikliği nasıl yorumladı, farkında mısınız?
“Yeni bakanların hepsi faşist!”…
Bizdekiler de sanırsınız ki Che Gueavara, 1967’de Bolivya’da yakalandığında yanındaki silah arkadaşlarıydı!


Milli dava Kıbrıs!

Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı'nda Kıbrıs'taki son durumun ele alındığını söyledi…

-*-*-

İyi bir şey!
Tabii ki konuşsunlar, ele alsınlar, desteklerini de esirgemesinler; Allah gani gani razı olsun da…

-*-*-

Duran diyor ki; “… milli davamız Kıbrıs ayrıntılı olarak ele alındı, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında sarsılmaz bir bağ bulunmaktadır, KKTC'nin enerji, su, sağlık ve savunma alanlarında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir ve  Türkiye asla Kıbrıs Türkü'nü yalnız bırakmayacaktır…”

-*-*-

Şimdi!
Ya, KKTC’den Türkiye’ye doğru bilgi gitmiyor!
Ya da buradaki iddialar, şakadır, ciddiye almayın ama “… Türkiye’de 2026 yılında inşa edilecek uçabilen ilk uçak gemisinin su ile çalışacağı, gemide 5 bin kişilik bir mescit bulunacağı ve bu geminin hem denizde hem de havada gidebilen ilk uçak gemisi olacağı” haberi gibi bir şeydir!

-*-*-

KKTC’de enerji alanında bir gelişme yoktur… 
Elektrik için “kaçak akaryakıt” alımı hariç!
İsterseniz bu konuya hiç girmeyelim bile!

-*-*-

Anavatan’dan gelen su için binlerce kez teşekkürler ama bu suyun Mesarya’ya taşınacağı iddiası şaka bile değildir çünkü yıllık kapasite, kullanım suyu olarak bile yetersizdir… Bunu herkes de iyi bilmektedir!

-*-*-

Sağlık mı?
Sağlık alanındaki en ciddi gelişme, Girne’de en çok 60 – 65 milyon TL’ye bitirilmesi gereken hastanenin 2 milyar TL’ye hala bitirilemediği ve bu konuda inanılmaz rüşvet dedikodularının havada uçuyor olmasıdır!

-*-*-

Savunma mı?
Onu bilemem!


ekran-resmi-2025-12-11-12-17-25.png

Bizi bıraktı, Gazze’yi vurdu ve yıktı… Kutup kökenli “Byron” fırtınası, savaşın harap ettiği Gazze Şeridi’ni vurdu… Kuzey Kıbrıs’ta da ciddi tahribata sebep olan Byron, Gazze Şeridi'nde Filistinlilerin yaşadığı yüzlerce çadırın sular altında kalmasına sebep oldu…  İki gündür etkili olan şiddetli rüzgar ve yoğun yağışlar sıcaklığın düşüşüyle birlikte bölgeyi olumsuz etkiliyor. Bu durumun bugün de devam edeceği öngörülüyor. Gazze Şeridi’nde, çok sayıda bölge adeta göle dönerken, çadırlar, kıyafetler ve gıda malzemeleri sular altında kaldı, yüzlerce aile ısınma ve barınma imkanından yoksun şekilde zorlu koşullara maruz kaldı. Çok büyük acı!

Bu yazı toplam 1587 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar