1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Yalnızca seyrediyoruz ve vıdı vıdı konuşuyoruz...
Yalnızca seyrediyoruz ve vıdı vıdı konuşuyoruz...

Yalnızca seyrediyoruz ve vıdı vıdı konuşuyoruz...

Bugün ülkede yaşananlar karşısında takındığımız tavır tam da başlıkta belirttiğimdir. Yaşananları seyrediyoruz ve sadece vıdı vıdı konuşuyoruz. Kusura bakmayın ama bu kadar da olmaz. Normal bir ülkenin yurttaşları bu kadar da duyarsız olamaz. Bir biçimd

A+A-

 

 

Bugün ülkede yaşananlar karşısında takındığımız tavır tam da başlıkta belirttiğimdir. Yaşananları seyrediyoruz ve sadece vıdı vıdı konuşuyoruz.

Kusura bakmayın ama bu kadar da olmaz. Normal bir ülkenin yurttaşları bu kadar da duyarsız olamaz.

Bir biçimde bu ülkeyi yönettiğini iddia edenler sanki da babalarının çiftliklerini idare ediyorlar.

Devlet sanki İrsen beyin babasının çiftliğidir. İrsen bey de bu çiftliği arkadaşlarıyla beraber istediği gibi yönetme hakkına sahiptir. İstediğini işe alacak, istediğine arsa verecek, istediğine kredi verecek, istediğini el üstünde tutacak, beğenmediğine tekme atacak nasılsa babasının çiftliği.

KKTC devleti dünya devletleri arasında sayılmamaktadır. Dünya devletlerinin üye olduğu BM örgütüne üye değildir.

Ama KKTC devleti de normal demokratik ülkelerde var olan hemen hemen bütün kurumlar vardır.

Yasama, Yürütme ve Yargı organları KKTC’de de mevcuttur. Polis, Savcılık, Sayıştay, Ombudsman, Mahkemeler hepsi vardır. Ülke yasaları eksikliklerine ve aksaklıklarına rağmen ciddi bir mevzuat oluşturmaktadır. Ülke güya bu yasalarla yönetilmektedir. 

Buna rağmen seçimle işbaşına gelen hükümet her istediğini yapmakta kimse de sesini çıkarmamaktadır.

Hükümet yasa, hukuk, adalet tanımamakta, bu yasaların doğru uygulanmasını denetleyecek olan kurumlar da sesini çıkarmamaktadır.

Savcılık susuyor, Sayıştay susuyor, Yargı susuyor, Polis kılını kıpırdatmıyor, kimse elini taşın altına koymak istemiyor.

Muhalefet partileri Meclis’te yapılan konuşmalar ve basın açıklamalarıyla yetiniyor. Etkin eylemler ortaya koyarak iktidarı geriletmekten uzak duruyor.

Ülkemizde hemen her alanda örgütlenmiş Sivil toplum örgütleri ve Sendikalar vardır. Ama onlar da demeçlerle yetiniyor, yeterince ses çıkarmıyorlar.

Böyle bir ortamda İrsen bey de 21 Ekim’deki kurultaydan önce olduğu gibi başkanlığı yeniden kazanabilmek için devlet olanaklarını tepe tepe kullanıyor.

Herkes bu konuyu diline doladı yalnızca konuşuyor. Ama kimse bir şey yapmıyor. Kimse bu gidişe dur demiyor, diyemiyor. Dahası kendi yakınını da arka kapıdan devlet işine aldırmak için parti yetkililerinin arkasında koşturuyor.

UBP’li parti yetkilileri de önce kendi çocukları olmak üzere, en yakınlarından başlayarak devlete aldırıyorlar.

UBP’li bakanlar, belediye başkanları, İrsen beye yakın milletvekilleri kendi çocuklarını ve delege yakınlarını arka kapıdan devlette istihdam ediyorlar.

Hani münhal, hani sınav, hani yasa, hani hukuk, hani Yargı nerede?

Kim bu gidişe dur diyecek?

Kim bu yapılanları seçilmişlerin en doğal hakkı olarak görmeyerek tavır koyacak?

Kim batmış kurumları daha da batırmak için değil de, kurtarmak için yapısal dönüşüm sağlayacak adımları atacak politikalar üretecek?

Artık yeter.

Böyle yapa yapa ülkeyi yaşanmaz hale getirdik.

Böyle yapa yapa gençlerimizin güvenini yitiriyoruz. Aklı başında vizyon sahibi gençler ülkeyi terk ediyor. Gençlerimiz, pırıl pırıl beyinler bu nedenle yeniden göç yollarına düştü.

Gerçekten merak ediyorum acaba “vıdı vıdı konuşmayı, aynı zamanda da siyasilerin peşinde koşmayı” ne zaman bir tarafa bırakacağız?

Böyle yapa yapa ülkemizi yok ediyoruz.

Bir yandan bunları yaparak bir şey kazandığımızı sanıyoruz, öte yandan da geleceğimizi karatıyoruz.

   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1234 defa okunmuştur