1. YAZARLAR

  2. Serkan Soyalan

  3. Yağışlar düştü, sel yine vurdu
Serkan Soyalan

Serkan Soyalan

Yağışlar düştü, sel yine vurdu

A+A-

Yağışlar son birkaç gündür aralıksız devam ediyor.

Durmaksızın, gök yarılmışcasına yağan sağanak yağmur, birçok bölgede olumsuzluklara neden oldu... Ağır bilanço sular çekildikten sonra daha net görülebilecek...

Bu yağmurlarda maddi, manevi zarar gören tüm yurttaşlara geçmişler olsun... Bununla atlatalım bu yağmurları.

***

Ancak burada unutmamamız ve altını çizmemiz gerekenler de var.

Değişen iklim koşullarının yaratacağı yıkımı yıllardan beridir vurgulayıp duruyor işin uzmanları. Biz bu yönde tek bir olumlu adım atmadan, dışarıdan izlemekle yetindik. Bugün yaşadığımız kuraklık da, aşırı yağışlardan dolayı yaşadığımız sel felaketleri de bundandır işte.

***

Dün birçok sayfadan paylaşıldı, sular içinde korkulu bir yüz ifadesiyle okullarından aranmayı bekleyen çocuklarımızın fotoğrafları. Bu fotoğrafların mesulüdür Eğitim’den sorumlu olan bakan Nazım Çavuşoğlu... Önceki akşamdan itibaren yağan şiddetli yağmur, güne nasıl uyanacağımızın göstergesiydi. Ancak umurunda olmadı Nazım Çavuşoğlu’nun bu durum ve çocukları bu sel felaketi içinde okullara sürükledi.

Çocuklara da eziyet, ailelere de, öğretmenlere de...

Halbuki kendi kurultayları için, eğitimin başlamasını ertelememişler miydi?

Öncelik meselesi her şey... Kimin neyi öncelik olarak gördüğüdür...

Ah Ahmed Arif, ah!

Ne güzel de yazmışsın, onlarca yıl önce, “Adiloş Bebe... Tanı bunları, tanı da büyü...”

***

Bir de suyu çekecek toprak bırakmayarak, memleketi betona boğanlar var... Onları da unutmamak lazım...

Yapanı da, izin makamlarını da, bunu “kalkınma” olarak görenleri de...

***

İşte tüm bu umursamazlıklarımızın cezasıdır bu yaşadıklarımız.

Planlı büyüseydik eğer, bu kadar mağduriyet yaşamayacaktık.

Dünya iklim krizi ile mücadele edip, bir takım kararlar alırken, hatta “İklim Bakanlığı” kurarken, biz de bu ada yarısında bir şeyler yapmak için elimizi taşın altına soksaydık bugünkü kadar canımız yanmayacaktı.

Mevcut barajları ıslah etmiş olsaydık, yenilerin yapsaydık, dere yataklarına müdahale etmeseydik de bu yağışlar bize bu kadar zarar vermeyecekti.

***

Maddi, manevi zarar gören tüm yurttaşlara geçmiş olsun demekle birlikte, bu cümlenin her tekrarında içimizde giderek büyüyen bir sorgu da var:

“Bu felaketler gerçekten kaçınılmaz mıydı?”

***

İklim koşullarının değiştiği artık tartışma konusu değil.

Bilim yıllardır uyarıyor; “ekstreme hava olayları daha sık ve daha sert yaşanacak” diye.

Peki biz ne yapıyoruz?
Bu uyarıları dikkate almayan, gerekli adımları atmayan bir yönetim anlayışının bedelini yine yurttaşlar ödüyor.

Eğer hâlâ “beklenmedik bir olay, bir yağmur” masalı anlatılmaya devam edilirse, yarın yaşayacaklarımızın adı “felaket” bile konamayacak.

Çünkü felaket doğadan değil, görmezden gelenlerden gelir.

***

Ama hakkını teslim etmek gerekenler de var.

Yağmurun başladığı ilk andan itibaren sokakta, arazide, suyla boğuşan tüm emekçiler…

Onlar olmasa tablo çok daha karanlık olabilirdi.

Yürek dolusu teşekkürler...

Bu yazı toplam 566 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar