1. YAZARLAR

  2. Aslı Murat

  3. Tarihi Çarpıta Çarpıta Çarpıldılar
Aslı Murat

Aslı Murat

Tarihi Çarpıta Çarpıta Çarpıldılar

A+A-

Hafta sonu gündemimizi bolca meşgul eden piyango bileti olayı, toplumun mizah yeteneğine büyük bir katkı sağladı. KKTC Başbakanlık Piyangolar Birimi, 8 Ağustos 2022 günlü çekiliş biletleri üzerine, “Erenköy Direnişi Şehitleri” ibaresi ile EOKA-B militanlarının fotoğrafını bastırdı. Olay konuşuldukça, Cumhurbaşkanlığı tarafından 20 Temmuz için hazırlanan videoda da, bu fotoğrafa yer verildiği ortaya çıktı. Zaten uzun bir süredir, özellikle de cumhurbaşkanlığı seçimi ardından gelişen süreçte, hem atanmış CB Ersin Tatar hem de bir türlü varlık gösteremeyen atanmış hükümetler, toplum içindeki yaratıcılığın gelişmesine yardımcı oldu. Tabi ki ekonomik çöküntü nedeniyle, aynı oranda sinirler de iyice gerildi.

İdarecilerin icraatları nedeniyle; çözüm sürecinin buzdolabına kilitlenmesinden dolayı Kıbrıs’ın kuzeyi daha da yalnızlaştı, ekonomik güçlenme yerine peşkeş ve yolsuzluğa odaklanıldığı için toplumun büyük bir kesimi gittikçe yoksullaştı, hak ve özgürlükleri budandı ve tüm bunlar hukuku yok sayarak yapıldı ve yapılıyor. İnsanlar da ister istemez, tüm bu yaşananlarla dalga geçerek baş etmeye çalışıyorlar. Ben de sosyal medya aracılığıyla bu gibi paylaşımlar yaptığım için rahatlıkla söyleyebilirim, evet tiye alınacak bir yönetim kadrosu var ama artık ötesine geçmek zorundayız. Çünkü bu beceriksizler ve kuklalar, kendilerine sunulan teslimiyet ödevini harfiyen yerine getiriyorlar.

***

Gelelim tarih bilgisi meselesine. Ulus devletler kurulmaya başladığından itibaren, kullandıkları en önemli araçlardan biridir, milliyetçi tarih anlatımı. Bunu hem politikacıların demeçleri aracılığıyla yaparlar hem de okul sıralarında kullanılan kitaplara yerleştirirler. O yüzden, ne zaman iki toplumun geçmişte barış içinde yaşadığını vurgulasak, “gelecek nesillerin tarih bilgisi yok edilmeye çalışılıyor” diyerek milliyetçi nutuklara sarılırlar.

Taşıyıcısı oldukları yıkıcı milliyetçi ideoloji gibi, ürettikleri tarihi bilgiler de hayalidir. Geçmişte gerçekleşen şiddet eylemlerinin, çatışmaların esas sorumlularını veya nedenlerini asla konuşmazlar. Sorun her daim öteki diye tanımlanan taraftadır. Yani Kıbrıslı Türkler için Kıbrıslı Rum toplumu, hatta “Rum – Yunan ikilisi”. Hâlbuki savaşların kazananı olmaz. Kapılar ardından yapılan çıkar planları ve siyasi elitlerin yarattığı düşmanlıklar akan kanın sorumlusudur. O yüzden öğrencilere, hakikate ulaşabilmek için geçmişi sorgulayıcı bilgiler sunulmalıdır. Biz bunu yıllarca yapamadık, bildiğim kadarıyla Kıbrıslı Rumlar da şovenist bir tarih eğitime maruz bırakıldılar.

2004 yılında Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin iktidarda olduğu dönemde, devrim niteliğinde bir değişiklikle, yıllarca kan kokan ve çarpıtma anlatımlar içeren tarih kitapları; barışı olumlayan ve iki toplumun yaşadıkları ortak kültür ve acılara odaklanan şekilde değiştirildi. Ezberlenmiş düşmanlık anlatısı yerine, hak ve özgürlüklerini önceleyen, demokratik bir eğitim anlayışı baz alındı. 2009’da hükümete gelen Ulusal Birlik Partisi, bu uygulamayı derhal değişip, kitapları eski zihniyete geri döndürdü. Son zamanlarda öğrendiğim kadarıyla, 2017 yılında tekrardan yenilendi. Ama 2009’daki görüşten uzaklaşılmadı. 

***

Resmi tarih anlatısı bu yönde kurulmaya çalışılsa da, gerek olayların şiddet uygulayıcısı özneleri gerekse geri kalan toplum, olayların iç yüzlerini daha yoğun bir şekilde deşifre ediyorlar. İster vicdan azabı deyin ister günah çıkarma, önemli değil. Esas mevzu, yıllardır yaratılan karanlık sis perdesinin aralanmış olduğu. Bu noktada en büyük üzüntüm, her iki toplum içindeki acılara neden olan sorumluların, bir türlü hesap veremiyor oluşu.

İşte bugün bizim efendiler de öyle bir noktaya geldiler ki, attıkları sözde kahramanlık naraları dönüp dolaşıp kendilerini vurdu. Benzer hususlar, çatışmalar süresince öldürülen, kaybedilen ve hâlâ haber alamadıkları yakınlarına ağıt yakan kadınların fotoğraflarında da yaşandı yıllarca. Her iki toplumdaki kadınların birbirine benzeyen acıları, fotoğraf karelerine sığdırılmaya çalışıldı. Ardından bu görseller, uydurulan milliyetçi anlatılara gerçeklik kazandırmak için alet edildi. Bazen Türk diye tanımlanan kadın Rum, bazense tam tersi oldu. Çünkü acının dili, dini, ırkı, milliyeti olmaz, çünkü adada yaşayan insanlar birbirlerine benziyorlar.

***

Savaşın çirkin yüzünü kendi çıkarı için kullananlar, sonunda rezil olmaya mahkûmdur. Tarih sayfalarına bakın, insanların yaşadığı acıları yok sayanlar, başarıyı ölüm üzerine kuranlar her daim kaybetmiş ve rezil olmuşlardır. Bugün yaşadığımız piyango bileti fiyaskosu da bunun kanıtıdır.

Kısacası, yok saydığınız tüm acılar, böbürlenerek çok iyi bildiğinizi sandığınız tarih konusunda ne kadar cahil olduğunuzu açığa çıkarıp, sizden öcünü aldı. Bu arada beceriksizliğiniz ve teslimiyetçi tavrınızdan dolayı, zorlandıklarını söylemek mümkün değil.

Bize düşen görev, her türlü manipülasyona karşı geçmişe ve geleceğe sahip çıkıp, bu ülkeyi yeniden birleştirme mücadelesini alevlendirmektir. Bu noktada gelecek nesillere öğretilen tarihi bilgilerin önemi de büyüktür. Henüz kirletilmemiş zihinlere, milliyetçi tarih anlatımı ile ekilen düşmanlık tohumları yerine, yaşamı savunan müfredatın sunulması için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.

Bu yazı toplam 1780 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar