Geceleri herkes sustuğunda, çeneniz konuşmaya devam eder. Biriken öfke, ertelenmiş kararlar, söylenmemiş cümleler çenemizde birikir. Sabah uyanınca fark ederiz; başımız ağrır, dişlerimiz hassaslaşır, yüz kaslarımız yorgun olur.

Oysa çoğu zaman bunun nedenini bile bilmeyiz. Bunun birçok nedeni olabilir, üç hafta diş sıkmanın nedenlerini sizlere anlatmak istiyorum. Diş sıkma — tıbbi adıyla bruksizm — sadece bir ağız alışkanlığı değildir.

Bu durum, bedene sinmiş duygusal yüklerin sessiz dışavurumu olarak karşımıza çıkıyor. Çoğu hastam sabahları “Ben farkında değilim ama çenem ağrıyor” diyor.

Stres, kaygı, baskı ya da bastırılmış duygular özellikle çene kaslarında birikir.

Travma dediğimiz şey her zaman büyük bir olay değildir.

Bazen de sadece bir duygudur.

Bu baskılar, yıllar içinde kas hafızasına yerleşir.

Zamanla diş minesinde aşınma, çatlaklar, çene ekleminde tıklama veya ağrı gelişebilir.

Ama asıl yorgunluk, ruhsal olandır. Çünkü diş sıkma, yalnızca fiziksel değil, duygusal bir savunma refleksi olarak da karşımıza çıkar.

Tedavi elbette mümkündür.

Gece plakları, kas gevşetici uygulamalar, botulinum toksin tedavileri ya da stres yönetimi egzersizleriyle semptomları azaltmak mümkündür.

Ancak gerçek iyileşme, kişinin kendiyle yeniden bağ kurmasıyla başlar.

Çünkü çeneyi gevşetmek, çoğu zaman bastırılan bir duyguyu serbest bırakmaktır.

Bugün kendinize birkaç dakika ayırın. Dişlerinizin birbirine değmediğinden emin olun.

Omuzlarınızı gevşetin, çenenizi serbest bırakın ve kendinize sorun:

“Ben aslında neyi bu kadar sıkı tutuyorum?”

Belki cevap, sizi iyileşmeye bir adım daha yaklaştırır.

Dişlerimiz, bedenimizin en sessiz tanıklarıdır.

Ve bir diş hekimi olarak şunu bilmenizi isterim:

Bu sessiz tanıklık doğru ellerde duyulur, doğru müdahalelerle iyileşir.

Bruksizm tedavisinde amaç yalnızca kasları gevşetmek değil, çene eklemi sağlığını korumak, dişlerin aşınmasını önlemek ve yaşam konforunu geri kazandırmaktır.

Çünkü çene gevşediğinde, yalnızca kaslar değil; insanın zihni de nefes alır.