O’nun bunun kuyrukçuları kapı bile açamaz!
Karşılıklı geçişler hızlandırılamaz mı?
Yönetenler istese tabii ki hızlandırılır!
-*-*-
Daha çok geçiş noktası açılamaz mı?
Yönetenler istese tabii ki açılır!
-*-*-
Hatta ve hatta kapı – pencere ortadan kaldırılamaz mı?
O’na bile çare bulunabilir!
-*-*-
Peki sizce neden Metehan’da binlerce insana işkence çektiriliyor?
-*-*-
Anlatalım!
-*-*-
Bir kere iki tarafın da yöneticileri, kendi insanlarını “bizden olanlar ve olmayanlar” diye ayırıyor!
Tipik faşizm örneği!
Faşist ideolojilerin en önemli taktiği!
Faşistlerin her zamanki tavrı!
-*-*-
Kendilerinden olmayanları sevmiyorlar!
Belki bazen severmiş gibi yapıyorlar!
-*-*-
Açalım!
-*-*-
Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yöneten zihniyet ya da şöyle söyleyelim, “Elenist derin devlet”; içerisinde “çözüm” olan hiçbir uygulamayı gönülden desteklemiyor, isteyerek yapmıyor!
-*-*-
Geçişlerin içinde de “çözüm” var!
İki tarafın bir birini tanımasını, iki tarafın geçişlerini artırmak, yakınlaşmak falan istemiyorlar!
-*-*-
Elenist derin devlet, bir yandan kendi içerisindeki azınlık “barış ve çözüm” yanlılarından huy kapıyor; öte yandan Kıbrıslı Türklerle hiçbir şeyi, hiçbir zaman, eşit olarak bölüşmeyi içine sindiremiyor!
-*-*-
Sevgisiz ve isteksiz bir tavırla konular değerlendiriliyor!
Her zaman askeri, diplomatik, sosyolojik ve ekonomik üstünlük psikolojisi yaratmak amacıyla yapacakları veya yaptıkları her işte “propaganda” arıyorlar!
-*-*-
Haaa Rum elit – egemen – faşist – ve hepsinden acısı “ayrılıkçı” - “ayrımcı” zihniyet, her tavrıyla, aslında Kuzey’deki “aynı kafaların” ekmeğine yağ sürüyor!
Bal sürüyor!
-*-*-
Yağ ve bal sürme de karşılıklı tabii ki!
Kuzey’deki faşist derin devlet de her tavrıyla öteki taraftaki aynı zihniyetin ekmeğini yağlayıp ballıyor!
-*-*-
Kuzey’de yani Türk tarafında durum, öteki tarafa göre daha da vahim!
-*-*-
Kuzey’i, Kıbrıslı Türklerin derin devleti veya derin yapılanması yönetmiyor!
Kıbrıs Türk toplumunda zaten böyle bir yapılanma hiç olmadı!
-*-*-
Sosyologlar eminim incelemişlerdir, incelemektedirler veya inceleyeceklerdir ama Kıbrıs Türk toplumu, Kıbrıs Adası üzerinde var olmaya başladığı günden itibaren asla “yönetici elit” ya da “yönetici derin unsur” oluşturamamıştır!
-*-*-
Bazen, bazı liderler “yönetici grupları ve yönetici derin devleti barındıran Türkiye’deki kesimler üzerinde daha etkili olabilmişse de; “son karar mercii” asla olamamışlardır!
-*-*-
Belki 1958’den beri hiç bir toplum liderimiz, şu andaki kadar teslimiyetçi olmamıştır ama sonuç itibarı ile “son karar mercii”, Türkiye’deki derin devlet gücüdür!
Haaa o derin devlet gücü bir zamanlar “Harbiye – Mülkiye” kontrolündeydi; şu anda “ağır dinci cahiliye”nin kontrolündedir!
-*-*-
Ağır dinci cahiliye nedir?
Açalım bunu da!
Ağır dinci cahiliye, ciddi anlamda İslam Dini’ne mensup milyonlarca insanın çok güzel olması gereken duyguları ile oynayarak, her türlü kirli işi yaparken, Cami ve kutsal kitabı kullanabilme yeteneğidir!
-*-*-
Ağır dinci cahileyeden önceki “Harbiye – Mülkiye dönemi” da aynı kirli işleri yaparken, daha çok “bayrak ve vatan”a sarılmıştır ki bunu da belirtmeden geçmeyelim!
-*-*-
İşte bu ahval ve şerait içerisinde; Elen faşistlerinin ya da Rum derin devletinin “dışladığı” Kıbrıs Türk toplumu; öte tarafta da Türk derin devleti tarafından “dışlanmakta”dır!
-*-*-
Ve toplanma, toparlanma, birlikte hareket etme, toplumsal değerlere ve toplumsal yapıya, toplumcu ahlak ve siyaset anlayışı ile sahip çıkma yeteneği hiç olmamış Kıbrıs Türk toplumu, Kermiya kapısından geçerken işkenceye maruz kalabilmekte ve sesin çıkaramamaktadır!
-*-*-
Hatta belki size anlamsız gelebilir ama Kermiya bölgesine “Kermiya” adı ile seslenmesi bile yasaktır!
-*-*-
Bütün köylerinin, kasabalarının isimleri ile oynanmıştır!
Ve isim değişikliğinin bir onur – şeref meselesi olduğu öğretilmiştir!
-*-*-
Kısacası sevgili dostlar; Kıbrıslı Türk, iki saat güneşin altında araç kuyruğunda, pasaport sırasında beklemiş veya bekletilmiş; KKTC adı verilen sözde devleti yönetenlerin kesinlikle umurunda değildir!
-*-*-
Ersin Tatar ve hükümet; KKTC’yi gerçek anlamda yönetenlerin sadece kuklaları ya da çıkar karşılığı işbirliği yapmayı siyaset sanan garibanlardır!
-*-*-
Her türlü siyasi saçmalığa, her türlü rüşvete, her türlü poh pohlamaya ve makam yalakalığına “evet” diyen bir insan; kendi toplumuna hizmet etmek değil; yönetenlere biat edip, onların kontrolündeki siyasetten yeniden seçilmek dahil, her türlü “getiriyi” elde etmekten başka derde sahip değildir!
-*-*-
Bu kapılar nasıl açılır?
Nasıl çoğaltılır!
-*-*-
Haaaaa; “Kıbrıslılar birleşir ve o kapıları yıkarsa…” diye bir cümle ile bu konuya başladığımız anda; her türlü milliyetçi propaganda ortaya çıkar…
Çünkü bu mesele, yani Kıbrıslıların, dil – din , etnisite farkını bir yana bırakıp, ortak mücadele kararı aldıkları anda Amerikalısı, İngilizi, NATO’su, Türkiyesi ve Yunanistanı, onlara karşı birleşir!
-*-*-
Nasıl mı?
Çukur daha da derin olur!
NATO’nun Gladio’su devreye girer!
Ve zamanında EOKA ile TMT’yi kurdurup, iki toplumu bölmeyi nasıl başardılarsa, aynısını bir daha yaparlar!
-*-*-
Düşünün ki, İngiliz Sömürge yönetimi döneminde, iki toplum asla yakınlaşmasın diye, evlilikler bile yasaktı!
Türk – Rumla, evlenemezdi!
Müslüman, Ortodoksla evlenemezdi!
-*-*-
Kıbrıs’ta faşistler hep kazanmıştır!
Milliyetçilik hep ağır basmıştır!
Aşk bile yasaklanmıştır!
Ve Kıbrıslı birleşip de kapıları yıkmak bir yana; birbirini öldürmeyi daha kolay kabul etmiştir!
Acı ama gerçek budur!
-*-*-
Saatlerce bekleyin o kapılarda!
Bu kafayla giderseniz, sizi her istediklerinde bir birbirinize öldürtecekler!
Sonra oturup içkilerini yudumlayıp hep gülecekler!
Hade iyi hafta sonları!
Hava da sıcak; serin Trodos veya deniz kenarına gidecekler kapıya erken gitsinler; kuyruk uzamadan!
-*-*-
Kuyrukçu Kıbrıslı!
Yazık!
-*-*-
Amerika’nın, İngiltere’nin, NATO’nun, Türkiye’nin ve Yunanistan’ın, hatta Gladio’nun, TMT ve EOKA’nın – sonuçta çaresi olmayan milliyetçi hastalığın kuyrukçuları sizi!
Her şey vatan için… İngiliz Başbakan Sir Keir Starmer, 10 Aralık 2024’te, Ağrotur’daki İngiliz Egemen Üsleri’ni ziyaret etmişti!