
MAZBATA BİR SORUNDUR
Uzun zamandır kamuoyu mazbata sorununu tartışıyor.
Ekonominin daralması ve kötüleşmesiyle sorun daha da katlandı. Binlerce mazbata mağduru olduğu ve bunun da artarak devam ettiği söyleniyor.
Bunlar, borcunu ödeyememesinden dolayı hapislik cezasıyla karş
Uzun zamandır kamuoyu mazbata sorununu tartışıyor.
Ekonominin daralması ve kötüleşmesiyle sorun daha da katlandı. Binlerce mazbata mağduru olduğu ve bunun da artarak devam ettiği söyleniyor.
Bunlar, borcunu ödeyememesinden dolayı hapislik cezasıyla karşı karşıya olanlar ve halihazırda hapislik cezasını çekenler...
Aslında buna sırf borcunu ödeyememekten dolayı hapislik demek çok doğru değil.
Hapis cezası, borç nedeniyle açılan bir davanın sonucunda, mahkemenin verdiği karara uymamak nedeniyle veriliyor.
Yani sırf borçlu olduğu için değil, aslında çoğu zaman da borçlunun kendi rızasıyla ödemeyi taahhüt ettiği taksit miktarını ödememesinden kaynaklanıyor bu ceza.
Şüphesiz ki, bu sosyal bunalımı da kamçılayan bir etki yaratıyor.
Ne var ki, hükümet bugüne kadar borçların yeniden yapılandırılması adı altında soruna ancak geçici bir pansuman olabilecek adım attı, sorunun temeline inecek kapsamlı bir çözüm yaratmadı.
Bu kapsamlı çözümün fahiş miktarlara yükselen faizleri indirmek olduğu, bizzat Bankalar Birliği tarafından da teslim edilirken, faizleri ekonomik sistemi yaralamadan, makul bir denetim altına almak adına tek adım atılmadı.
Şimdi apar topar Maliye Bakanlığı’nın inisiyatifiyle yapılmaya çalışılan ise, mazbata mağduriyetini ortadan kaldırmak yerine, hukuk devletine hakaret eden bir sonuç yaratıyor.
Maliye Bakanı’nın bizzat bu sorunla ilgilenmesinin ve acil bir sonuç elde etmek istemesinin bir sebebinin, kişisel bir dostunun şu anda hapiste olmasından kaynaklandığı da söyleniyor.
Oysa sorun sadece şu anda hapiste olan kişilerin çıkarılması değil, bu sorunun oluşmamasını sağlayabilmektir.
Aslında ortaya çıkan tablo, traji komik bir tablo.
Çünkü, yapılan yeni yasa çalışması, mevcut hapislik cezalarını affederken, mahkemelerin bundan sonra potansiyel olarak verebileceği hapislik cezalarına da peşinen bir af uyguluyor.
Yani mahkemenin temel varlık sebebi olan karar verme ve yaptırım uygulama mekanizmasını elinden alıyor.
Şu cezaevinde olanların hapisliklerini ortadan kaldırmak için belki bir af ya da daha farklı yasal yöntemler dururken, neden böylesi bir açık hata yapıldığını anlamak ise zor.
“Borç ilişkilerinden dolayı hükmedilen hapislik cezalarının affedilmesi yasa tasarısı” adı altında hazırlanan yasa çalışmasının genel gerekçesinde bakın ne deniliyor;
“…Borç ilişkilerine dayanan hükümler mucibince borçların astronomik ve/veya fahiş meblağlara ulaşması ve/veya kesinlikle ödenemeyecek boyutlara gelmesinden, akabinde borçlu aleyhine düzenlenen mazbatalardan dolayı yaşanan hapisliklerin, toplumsal travma noktasına gelmesi ve meblağların ödenemeyecek noktalara ulaşması, ailelerin dağılması başta olmak üzere telafi edilemez zararlara neden olmaktadır…”
İşte bu tasarı bu borçların astronomik boyuta gelişini engellemek adına hiçbir şey yapmıyor.
Evet mazbata bir sorun... Hem de toplumsal bir yara açan önemli bir sorun.
Bu sorun kesinlikle en acil şekilde çözülmesi gereken de bir sorun.
Ne var ki, sırf bunu çözeceğiz diye tüm adalet sistemini yerle bir etmek anlaşılır ya da kabul edilebilir de değil.
Çünkü mevcut çalışma, sadece adalet sistemini yaralamakla kalmıyor, aslında soruna murat edilen çözümü de getirmiyor.
Mahkemeleri borç davalarından dolayı yaptırım uygulamasını yasaklasanız da bu borçların bu kadar kontrolsüz kabarmasını engelleyemiyorsunuz.
Temel sorun ya da insan haklarına aykırı olan, ne yazık ki sadece hapislik değil, borçların astronomik olarak kişilerin ödeyemeyeceği meblağlara ulaşmasıdır.
Yoksa siz bu yasayı geçirirsiniz, en binlerce mazbata mağdurunu ve ailelerini mutlu edip onlardan oy almayı düşünebilirsiniz, ama sorunun devam etmesini sağlamakla birlikte, alacağını tahsil etmek isteyenlerin de hukuk dışı yöntemlere başvurmasını teşvik edersiniz.
Esnaf ve Zanaatkarlar Odası çağrısıyla, mazbata mağdurlarının bugün ortaya koyacakları eylem bu açıdan da hayatidir.
Bu eylem, sırf Barolar Birliği eylemine karşılık “siz bizim derdimizi anlamıyorsunuz” gibi son derece sığ ve temelsiz bir argüman kapsamında kalırsa yazık olur.
Dile getirilmesi ve hükümet üzerinde baskı kurulması gereken, sistemin temeline ilişkin atılacak olan adımlardır.
Borçların fahiş faizlerle astronomik boyutlara ulaşmasını engellemektir, yapılması gereken.
Zaten bu başarıldığı anda, hapislik sorunu da önemli oranda ortadan kalkacaktır.
Dileyelim ki, bu tartışma akıl yolunu bulur ve acilen yapıcı bir sonuç ortaya çıkarır.

















