1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. 'Kakullu'nun ailesi 1860'lı yıllarda Türkiye'den gelerek Kıbrıs’a yerleşmişti'
Kakullunun ailesi 1860lı yıllarda Türkiyeden gelerek Kıbrıs’a yerleşmişti

'Kakullu'nun ailesi 1860'lı yıllarda Türkiye'den gelerek Kıbrıs’a yerleşmişti'

1963’te bazı Kıbrıslıtürkler tarafından evinde, yatağında öldürülen Kakullu Hanım’ın kızkardeşinin torunu, Londra’dan bizimle temasa geçerek Kakullu Hanım hakkında değerli bilgileri bizimle paylaştı. Kakullu Hanım, Lefkoşa’da Band

A+A-

 

 

 

1963’te bazı Kıbrıslıtürkler tarafından evinde, yatağında öldürülen Kakullu Hanım’ın kızkardeşinin torunu, Londra’dan bizimle temasa geçerek Kakullu Hanım hakkında değerli bilgileri bizimle paylaştı.

Kakullu Hanım, Lefkoşa’da Bandabuliya’nın yanındaki evinde, yatağında öldürülmüş, eşi Yannis Ellinas da kaçmaya çalışırken, aynı Kıbrıslıtürkler tarafından sokak ortasında vurularak öldürülmüştü. Bazı iyi yürekli Kıbrıslıtürkler, Kakullu Hanım ile eşi Yannis Ellinas’ın cesetlerini van bir arabaya saklamışlar ve onları gecenin karanlığında Tekke Bahçesi’ne gömmüşlerdi. Bu hikayeye geniş biçimde bu sayfalarda yer vermiştik, Kakullu Hanım’la ilgili öykümüz POLİTİS gazetesinde de yayımlanmıştı. Öykünün Kıbrıs’ın güneyinde yayımlanması üzerine, Kakullu Hanım’ın kızkardeşi Nestillu Hanım’ın torunuyla arkadaş olan bir Kıbrıslırum bizi arayarak aileyle ilgili geniş bilgiler vermiş, onları da bu sayfada yayımlamıştık. Nestillu Hanım’ın torununu da arayıp bilgilendiren bu Kıbrıslırum, Kakullu Hanım’la ilgili araştırmamıza yardımcı olduğu ve aileyi bizimle temasa geçirdiği için kendisine sonsuz teşekkürler.

Kakullu Hanım’ın kızkardeşi Nestillu Hanım’ın torunu Londra’dan bizimle temasa geçerek Kakullu Hanım’ın ailesinin 1860’lı yıllarda Türkiye’den gelerek Kıbrıs’a yerleştiğini belirterek, Kakullu Hanım’la ilgili yeni bilgiler verdi. Takis Zahariu’ya bizimle paylaştığı bu bilgiler için çok teşekkür ederiz. Takis Zahariu’yla Kayıplar Komitesi’ni de temasa geçirerek DNA örneği vermesini sağlamaya çalıştık ve Bay Takis Zahariu da memnuniyetle bunu yapacağını belirtti. Zahariu’nun iletişim bilgilerini, Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Yardımcısı Ksenofon Kallis’e ulaştırdık.

Takis Zahariu, bize gönderdiği mektubunda şöyle yazıyor:

“Sayın Bayan Uludağ,

Yakın geçmişte POLİTİS gazetesinde ninemin kızkardeşi Kakullu ve eniştemiz Yianni hakkında yazmış olduğunuz bir yazıyı okudum. Size bunun için çok teşekkür ederim çünkü 1963’te öldürüldüklerini bildiğimiz halde, bu konuda başka herhangi bir detaylı bilgiye sahip değildik.

Sana Kakullu hakkında daha fazla bilgi vermek istiyorum ancak öncelikle kendimi tanıtayım. Benim adım Takis Zahariu’dur, Yalusalı’yım ancak Temmuz 1963’ten bu yana Londra’da yaşamaktayım. Ben makalenizde sözünü ettiğiniz Nestillu’nun yani Stilyani Panayi’nin torunuyum. Bir başka deyişle, Kakullu benim nenemin kızkardeşi idi.

Kakullu’nun annesinin adı Katerina idi ve Türkiye’den, sanırım Adana’dan gelerek Kıbrıs’a yerleşmişti. Bu sanırım 1860 yılları civarında olmuştu. Katerina Hanım iki kez evlenmişti, ilk eşi Panayis Panayi’den iki çocuğu vardı, bunlardan birisi de Kakullu idi. Kakullu, benim nenemden on yaş daha büyüktü – demek ki doğum tarihi 1870-1880 olabilir. Katerina’nın öteki çocuğu bir erkekti ve daha ileriki yıllarda onları gördüğümde bu erkek çocuğun akrabaları Dipkarpaz’da yaşamaktaydı.

Katerina tekrar evlenmiş ve bu evliliğinden iki kız çocuk sahibi olmuştu, bunlardan birisi benim nenem Stilyani (Nestillu) 1880’li yıllarda doğmuştu. Öteki kızının adı ise Atinu idi.

Nenem Nestillu 12 yaşına gelinceye kadar aile Lefkoşa’nın Türk bölgesinde yaşamaktaydı, sonra da Yalusa’ya yerleşmişlerdi. Ne nenem, ne de kızkardeşi Atinu o güne kadar Rumca konuşmayı biliyorlardı.

Nenemin bana anlattığına göre, Kakullu 12 yaşlarında iken kaçırılmış ve Arap ülkelerinden birisinde bir hareme satılmıştı. Ancak Kakullu 15 yaşlarındayken kaçmayı başarmış ve Kıbrıs’a geri dönmüştü. O günün koşullarında artık evlenip rahat bir aile yaşamına kavuşma umudu olmadığından o günlerde bir randevu evi açmış olabilir. Ben büyürken bu yönde söylentiler ve fısıltılar duyuyordum ancak eski Kıbrıs ailelerinde bu tür konular bildiğin gibi açıkça konuşulamazdı. Hayatının ilerleyen yıllarında makalenizde de belirttiğiniz gibi bir otel işletiyordu. Kakullu, bundan ötürü yalnızca Rumca ve Türkçe değil, Arapça da konuşuyordu.

Gerçek olan şu ki çok zengin oldu ve işte bu da Bank of Cyprus’un (“Kıbrıs Bankası) ilk kadın hissedarı olmasını, pek çok eve ve arazilere sahip olmasını açıklıyor, sonuçta tüm bunları akrabalarına vermişti. Kakullu, Kıbrıs’ta araba sahibi olan ilk kadındı. Nenemde Kakullu’nun, Yiannis enişteyle birlikte çok güzel bir otomobilin önünde 1920’li yıllarda çekilmiş bir fotoğrafı bulunduğunu hatırlıyorum.  Benim tahminime göre bu fotoğraf 1920’lı yıllarda çekilmişti. Çok çarpıcı bir güzelliğe sahipti Kakullu. Ne yazık ki hem bu fotoğraf, hem de diğer fotoğraflar nenem ve ailesi Yialusa’dan (Yeni Erenköy) 1977’de ayrılınca kayboldular, yitip gittiler.

Benim Kakullu’yla ilgili hatıralarım 1950’li yılların ortalarındandır. Artık o yıllarda çok yaşlanmıştı, özellikle benim gibi bir çocuğa çok ama çok yaşlı görünüyordu.

Tatillerde, pek çok vesileyle Yalusa’ya geliyordu. Yalusa’da denize gitmeyi çok seviyordu, denize gittiği zaman da nenemden ve teyzelerimden onu boynuna kadar sıcak kumlara gömmelerini isterdi, bu ileri yaşlarda muzdarip olduğu romatizma ağrılarına iyi geliyordu...

Parası ona bir güç veriyordu, bir yandan son derece cömert olan Kakullu, öbür yandan da çok otokratik ve akrabalarına çok talepkar olabiliyordu. Neneme mesaj gönderip Lefkoşa’ya gitmesini ve kendisine bakmasını istiyordu mesela. Nenem de beni de yanına alarak Lefkoşa’nın o büyülü dünyasına götürüyordu. Her sabah, yakındaki camideki Hoca’nın sesiyle uyandırıldığımı hatırlıyorum. Şimdi geriye dönüp baktığımda, asla geri gelmeyecek bu dönem bana bir rüya gibi geliyor...

Bu ziyaretlerimizden birisinde Kakullu bir kriz geçirmiş ve neredeyse ölüyordu. Doktorun ve papazın onun yatakodasına gidişini hatırlıyorum (yayımladığınız resimde balkonlu olan oda) – bu odaya girmeme asla izin verilmezdi. Tabii daha sonra Hoca da onu ziyarete geldi çünkü Kakullu teyze, canını güvenceye almaya inanıyordu! Bu onun sigorta poliçesiydi!

Pek çok kereler, bir günlüğüne gençliğini geri getirebilse tüm servetini seve seve vermeye hazır olduğunu söyleyerek gözyaşları içinde kaldığını hatırlıyorum. Keşke o günlerde daha büyük yaşlarda olsaydım, onunla konuşup onun tüm hikayesini dinleyebilseydim...

Bir kez daha size yazınız için teşekkür ederim. Eylül ayında Kıbrıs’ta olmayı umuyorum ve eşimle birlikte sizi öğle yemeğine davet etmek istiyorum.

En iyi dileklerimle,

Takis Zahariu.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1147 defa okunmuştur