Bulgular:

“Çalmadan oynayan”, “dokunmadan ağlayan” bir ruh halimiz var!..
Küçük şeyleri abartmak; büyük şeyleri küçültmek genlerimize işlemiş…
En derin acılarımız bile kısa sürüyor; sevinçlerimiz de öyle…
Çalışmayı angarya; tatili başkalarına gösteriş olarak algılayan bir sonradangörme(miş)lik halimiz var…
Noel’le, kandil gecesini birlikte kutlayan, (şarabı içip çana pisleyen)o ünlü güvercin hallerimizi anlatmaya sayfalar yetmez! “Hayatın kocaman bir tatil(!) olmasını istiyorsan memur ol..” der büyüklerimiz…
Devlet, geçerliliği/düzeyi tartışmalı diplomalar, kumar ve fuhuşla denkleştirmeye çalışırken BÜTÇEsini; biz borçlanarak kamçılarız kendimizi…
Bu mazoşist yiğitliğimizden kaynaklanır cahil cesaretimiz… Tehlikeler karşısında kendimizi “afsunlu” sanırız… Aşil’e bir şey olur (onun topuk zaafı var) da, bize olmaz!
“Ekonomik kriz” da ne?.. (sokaklar varsın karanlık olsun) meydanlarımız; ana yollarımız gece gündüz ışıl ışıl…
Yemeler içmeler;, resepsiyonlar; havai fişekler, sonu gelmez törenler …
Özel ders takviyeleri, aflar maflarla sınıf geçmeyi başardık! Haydi kepler havaya! Havai fişekli “Mezuniyet Törenleri”…
Suyu bir türlü gelmeyen barajın; (kumarcılar dışında) turisti gelmeyen devasa otellerin; mümini olmayan devasa camilerin; berberden, bakkala (sürekli, el değiştiren kepenkleri kapanıp açılan) dükkanların “Açılış Törenleri”… Kesip (kurdele ya da kurban fark etmez); açmakla (başımız ya da kıçımızı) geçer günlerimiz…
Başkalarının acıları üzerinde yükselen bayramların, bitmeyen (toplu tüfekli) “Resmigeçit Törenleri”…
Bir yılını doldurmadan, (yarıya yakını) boşanma aşamsına adım atan “Nikah Törenleri”
Başarılarımızı(!) kutladığımız, “zafer törenleri”…
En temiz; en kültürlü; en anlayışlı; en güzel; en bilgili; en dürüst biziz (birinci tekil şahıs vurgusu) ama; geniş zamanda, tüm kötülükleri yüklediğimiz başkalarının(ikinci çoğul şahıs vurgusu)  takımlarını tutar; müziklerini dinler; yazarlarını okur; bizimkilere(üçüncü çoğul şahıs vurgusu) dudak bükeriz…
Boyumuz, posumuzu aşsa da birçok şey; biz enimizle hallederiz!..

Çözümlemesi zor, sınırsız çelişkili bulgular gösteren böyle bir hastayı tanımlamak zor… Bir de “belirtilere” bakalım; belki teşhiste yardımı olur!

Belirtiler:
(Sınıfı geçtik) Hopbaa…
(Okulu bitirdik) Hopbaa…
(O’yu sattık parayı kaptık) Hopbaa…
(Seçimi kazandık) Hopbaa…
(Çocuğun pipisini kestik) Hopbaa…
(Çocuğu devlete/belediyeye soktuk) Hopbaa...
(Fener Şampiyon) Hopbaa…
(İki yıllık arabayı değiştirdik) Hopbaa…
(Kurtarılışımızın bilmem kaçıncı yılı; Şükraaan) Hopbaa…
(Akıncı, görüşmeler iyi gidiyor demiş) Hopbaa…
(Üç bardak yağmurdan sele teslim olan; sokaklarında kurşunların vızıldadığı “ülkemizin incisi Girne’ye” süper/lüks bir otel daha kazandırmışık) Hopbaaaa..
(13. maaşlar yolda) Hopaa …
(Yılbaşına X Otelde Ajdaynan gireceyik) Hopbaa…

***
(Oğlan üç beş dersten kalmış diye okuldan atacaklar; olacak şey değil) Cık, cık!..
(Bizim Partiyi koalisyona almamışlar; olacak şey değil) Cık, cık!..
(Beldiyeler teker teker iflas ediyormuş; olacak şey değil) Cık, cık!..
(Bütçede büyük açık bekleniyormuş; olacak şey değil) Cık, cık!..
(Beşiktaş elenmiş; olacak şey değil) Cık, cık!..
(Her gün onlarca hırsızlık; tecavüz; darp/cinayet; intihar; olacak şey değil) Cık, cık!..
(Anastasiades, Annan Planı temelinde iade edilecek olan bölgelerin hiçbir şekilde değiştirilemeyeceğini söylemiş; olacak şey değil) Cık, cık!..
(Beldeiye tutturmuş, sizin villanın havuzu dereyi işgal ediyor, yıkmak lazım; olacak şey değil) Cık, cık!..
(13. maaşlar gecikebilir miş; olacak şey değil) Cık, cık!..
(Yılbaşına yeni zamlarla girecekmişiz;olacak şey değil) Cık, cık!..

Ön tanı: Hopba/Cık…

Tedavi: İmkansız!..