
Hangi partiden kim aday oluyor?
Haziran’da erken seçim var…
Ve siyasi kulislerde hiç olmadığı kadar hareketlilik yaşanıyor. Aslında her parti kendini aylar öncesinden erken seçime alıştırdı.
Peki şimdi hangi parti kimi aday gösterecek? Merak konusu bu…
Bu konuda h
Haziran’da erken seçim var…
Ve siyasi kulislerde hiç olmadığı kadar hareketlilik yaşanıyor. Aslında her parti kendini aylar öncesinden erken seçime alıştırdı.
Peki şimdi hangi parti kimi aday gösterecek? Merak konusu bu…
Bu konuda henüz resmi bir açıklama yok. Zaten olayın resmileşmesi henüz yeni…
Ama bazı isimler kulaktan kulağa yayılıyor.
Örneğin geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen UBP’nin adayları vardı.
Gerçi UBP’nin önünde bir Kurultay davasının kararı var. Mahkeme karar verecek, 2’nci tur yapılıp yapılmayacağı ortaya çıkacak.
Ama UBP kulisleri bu duruma da çare üretmiş.
Eğer 2’nci tur olur Ahmet Kaşif başkan olursa, LTB Başkanlığı için adayı Hasan Sertoğlu imiş…
Küçük kazanırsa, adayı Maliye Bakanı Ersin Tatar’ın yakın çalışma arkadaşı Özcan Özsoy…
Meriç Erülkü ? Olabilir, şu sıralar belediye konusunda oldukça aktif. Tüm toplantılara Maliye Bakanı Ersin Tatar’ın makam arabasıyla gelmesi dikkat çekici ve Özsoy’dan daha şanslı…
Ama UBP aday göstermemeli, yerel yönetimlerde başarısızlığını kanıtlayan bir partinin bir daha bu halka rezillik yaşatmaya hakkı yok.
Bıraksın Lefkoşa’yı, elinde bulunan diğer belediyeleri kurtarmaya baksın.
Lefke’yi örneğin…
Peki CTP’de durum ne?
Yerel yönetimlerde şüphesiz başarısı tartışılmaz. CTP’li her belediye bugün ayrı bir örnek teşkil etmekte…
Ve bu yüzden CTP’li bir belediye başkanı ile Lefkoşa, bu batmışlıktan, kokuşmuşluktan kurtulabilir ancak.
O yüzden ismin çok da önemi yok kim gelirse gelsin, hep birlikte ayağa kaldırılacaktır Lefkoşa Belediyesi…
CTP’de birçok isim konuşuluyor net bir şey yok. Sadece sohbetlerde konuşulan isimler… Kimler mi benim kulağıma gelen Ahmet Gulle, Kadri Fellahoğlu, Asaf Şenol, Alev Şensoy, Önal Aktolga…
Ya Simavi Aşık?
Bence Lefkoşa Başkanlığı’nı çoktan hak etmiş değerli bir insan. Ancak Lefkoşalı onu Bulutoğluları’na tercih etti. Sonuç da ortada…
Tekrardan aday olur mu bilinmez.
TDP’nin ise ne yapacağı bilinmiyor ancak bir aday çıkaracaktır.
O isim de acaba Bülent Dizdarlı olur mu dersiniz? Bir zamanlar ismi çok söyleniyordu.
Ancak TDP’nin Genç TV’nin sahibi Ertan Birinci’ye de teklif götürdüğü iddiaları kulislerde konuşuluyor.
DP de ise Genel Sekreter Bengü Şonya’nın ismi konuşuluyormuş…
İşte bunlar şimdi sohbet toplantılarında zikredilen isimler…
Bakalım ilerleyen süreç hangi isimleri ön plana çıkaracak.
Gülin Hanım kontenjanları da devrede!
“Merhaba UBP hükümetinin yapmakta olduğu kurultay yatırımlarına bir yenisi daha eklendi artık Sn İrsen Küçük delege akrabalarının yanı sıra kendi akrabalarını da işe almaya başladı. Gerçeklik payının da %100 olduğunu bildirmek istiyorum. Alınan isim Emre Atay” diyor okuyucumuz iddiasında…
Kişinin kim olduğunu bilmiyoruz ancak iddialar Gülin Küçük’ün akrabasının olduğu ve Lefkoşa Tapu Dairesi’nde işe başladığı…
Ve Vakıflar İdaresi’nde de 10’nun üzerinde istihdam yapıldığı bilgileri ulaştı dün.
Keyfi işe alımlar devam ederken, insan sıkılıyor, isyan ediyor.
Bir kurultay hesaplaşması uğruna, bu kadar mı keyfi davranılabiliyor?
Emirkanı ‘şaibesi’ ile ödüllendirildi
Kamu Hizmeti Komisyonu Sınav Müdürü Emir Emirkanı o ki sınav sorularını dışarıya sızdırmakla suçlanan, Başbakan İrsen Küçük’ün imzasını sahteleyen, Küçük’ün önünde diz çöküp af dileyen…
Emirkanı, hakkındaki bu kadar ‘iddia’ varken, ödüllendirilmiş… Maliye Bakanlığı’nda işe alınmış.
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil bu bilgiyi toplumla paylaşırken, ADA TV’ye açıklama yapan Maliye Bakanı Ersin Tatar, “Emirkanı'yı Eğitim Bakanlığı'ndan bana gönderdiler bende görev vermedim gendine...” açıklamasında bulundu.
Hakkındaki soruşturmalar tamamlanmadan, suçsuzluğu ispatlanmadan, yeniden kendine gidecek yer bulmuş.
Bari bir süre beklenseydi, sonuç ortaya çıksaydı, eğer suçsuzsa alnı açık bir şekilde Maliye’den içeri girseydi.
Ama halen ismi şaibeler ile anılırken, Küçük tarafından kendisine verilen bu ödül hiç mi hiç olmadı.
Ne un kaldı, ne kum!..
Hatırlarsınız Mağusa Serbest Limanı çöplüğe dönmüştü… Kim istemediği pisliği varsaydı yolluyordu oraya…
Yanık unlar, kumlar vs. vs.
Tüm bunlar 2011 yılı içerisinde meydana gelmiş, çeşitli kesimler basının da konuları gündeme getirmesiyle ayağa kalkmıştı.
Meclis’te ise Meclis Araştırma Komitesi kurulmuştu 2 Mayıs 2011’de…
Gel zaman git zaman, yapılan araştırmalar her ne halise tamamlanmamış…
Üzerinden neredeyse 2 yıl geçiyor, komitenin süresi de uzadık sonra uzuyor. Eee geriye ne kalıyor. Ne un, ne kum… Sadece bağrış çağrış, çevre kirliliği, insan sağlığının tehdit edilmesi…
“ UBP Kurultayı ile ilgili genel görüntü, bu işi kazanan "malı götürecek" şeklinde... Ne malmış bu mal! Ne itti, ne bitti...”
Okan DAĞLI’nın profilinden
***
“Yıllardır zam yapılmayan asgari ücretli için reva görülen rakamların farkında mısınız ?”
Erkan SARI’nın profilinden
FOTO YORUM
Facebook’tan nostaji bir paylaşım

80 'li- 90 lı yıllarda mı çocuktun? Nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın? :)
Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan su içiliyordu...
Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı hava kararmadan önce eve dönmekti.
Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu.
Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı
Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı.
Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk...
Playstation, video oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız, bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız yoktu. Onun yerine arkadaşlarımız vardı bolca!!!
Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmayarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!
Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa gönderilmiyordu.
Özgürlüğümüz, üzüntülerimiz, başarılarımız, görevlerimiz vardı ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.
Soru: Nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık??? Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik??? Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler çok güzel ve mutlu yaşadık!!!!!! değil mi????

















