Ersin Tatar’a bir tokat daha!
Yunanistan’da yayınlanan Ta Nea Gazetesi’nin haberi doğrulandı…
Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümet Sözcüsü Konstantinos Letymbiotis, Ta Nea tarafından hafta sonu gündeme getirilen haberin “bir şekilde” doğru olduğunu gizlemedi…
-*-*-
Letyimbiotis, Kıbrıs Cumhuriyeti bayraklı gemilerin “gelecekte” Türk limanlarına yanaşmasına izin verilebileceğini doğruladı.
-*-*-
Letymbiotis, limanların açılması karşılığında ise Türk iş insanlarına AB vizelerine daha kolay erişim sağlanacağını söyledi…
-*-*-
Bu nedir peki?
Yani nasıl bir gelişmedir?
-*-*-
Bir kere şunu söylemek lazım, “çok iyi bir gelişmedir”…
Nikos Hristodulidis açısından, “Avrupa Birliği’ni de Kıbrıs meselesi içine daha çok çekmek” adına müthiş bir diplomatik başarıdır…
-*-*-
Türkiyeli iş insanları adına Avrupa’ya daha kolay ulaşmaktır…
-*-*-
Ancak 4,5 seneyi aşkın süredir Türk Dış Siyaseti çerçevesinde maskaralığa dönüştürülmüş “Kıbrıs siyasetinin” ise tam anlamıyla çökmüş olmasının net göstergesidir…
-*-*-
Ayrıca, Ersin Tatar’ın döneminin de tamamlandığının açık mesajıdır!
-*-*-
Zaten ilk tokadı Türki Devletlerden yemişti garibim!
Şimdi halis muhlis Türk tokadıyla birlikte ne yapacak, doğrusu çok merak içerisindeyim!
-*-*-
Tatar’ın yarın sabah bir açıklama yapıp, “aslında ben federal çözüm yanlısıydım” diyebileceği de şahsi bir beklentimdir!
Çok yaşayın öğretmenim ve bir 1974 anısı!
Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Türkiye Hükümeti’nin en sahipliğinde, KKTC’de düzenlenen özel bir etkinliğe öğrencilerin katılımını önlemek maksadıyla, üyesi öğretmenlere görev almamaları çağrısında bulundu…
-*-*-
Anında buradaki Türk Derin Devlet unsurları düğmeye bastı!
Ne kadar Ersin Tatar benzeri Türkiye Hükümeti yağcısı varsa, başladılar sosyal medya paylaşımına!
-*-*-
Efendim işte bu etkinlik çok önemlidir!
Öğrenciler için kaçırılmaz bir fırsattır!
KTOEÖS yanlış yapmaktadır!
-*-*-
Hade ya hu!
-*-*-
Normal, düzgün, adil, demokratik bir ülkede tüm eleştirilerinizi kabul ederim ama şu anda hayır!
-*-*-
Sen bana ideolojin olan Siyasal İslam’ı empoze etmek için siyaset uygulayacaksın!
Baskı yapacaksın!
Hakaret edeceksin!
Tehdit savuracaksın!
-*-*-
Ama ben her şey normalmiş gibi davranıp, sizin etkinliğinizde çocukların şov maksatlı yer alması hedefine “evet” diyeceğim!
Olmaz öyle şey!
-*-*-
Ayrıca gayet açıktır ki bu etkinliğe katılım tüm zamanların en zayıf seviyesinde seyrediyor…
Son birkaç gün kalmış, neredeyse ziyaretçi yok!
Zaten olsaydı, çarşaf çarşaf fotoğraf paylaşacaklardı!
-*-*-
Kısacası, yok öyle yağma!
Bravo KTOEÖS!
Helal olsun size!
Hep çok yaşayın, bir daha çok yaşayın öğretmenim!
-*-*-
Sene 1974…
Gaziveren’de esiriz…
Yanılmıyorsam bir İngiliz televizyon ekibi köye geliyor…
Bizi esir tutan Rum askerleri ile birlikte köydeki Türk çocukların birlikte denize girmeleri, oyunlar oynayıp eğlenmeleri isteniyor…
-*-*-
Köyün bütün erkekleri esir…
Annem köyün öğretmeni…
İngiliz televizyon kanalı ile Rum komutanın teklifini kabul etmiyor…
“Olmaz böyle şey” diyor…
İngilizler çekip gidiyor!
-*-*-
Bilmem anlatabildim mi?
UBP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ersin Bey mi Ünal Abi mi?
Biri çığlıklar atarak Nikos Anastasiadis’e sesleniyor ve “Sen benim Cumhurbaşkanıma nasıl öyle söylersin, böyle söylersin” diye kızıyor!
-*-*-
Adamın bizzat kendisi Cumhurbaşkanı!
Ama başka ülkenin cumhurbaşkanına, “benim cumhurbaşkanım” diyor!
Sonra eşit ve egemen bağımsız bir devlet falan talep ediyor!
Hatta “benimle dalga geçiyor” diyerek, mahkemeye de gidiyor!
-*-*-
Ersin Tatar’la, şu anda geldiği durum için dalga bile geçilmez!
Durumu vahim bence!
-*-*-
Bir daha aday olsun ve Tayyip Erdoğan’ın onayını alsın diye, “amuda kalk ve üç gün öyle dur” deseler vallahi deneyecek!
-*-*-
Ünal abimin durumu biraz daha farksız!
O siyasal İslam tarafından vuruyor!
Rabıta Selamı veriyor!
-*-*-
Rabıta nedir?
Abi en basit ifadeyle Rabıta, “bağlılık” ifadesidir!
“Tayyip Bey lütfen ben” demenin bir başka şekli!
-*-*-
Oysa, UBP denen bir parti var!
Cumhurbaşkanı adayları çıkar, parti üyeleri sandığa gider ve seçer!
Ersin Abi mi Ünal Abi mi?
En çok oyu alan seçime girer, öteki de O’nu desteklermiş gibi yapar falan…
-*-*-
Şimdi, “be refikler ve değerli refikalar, KKTC dediğiniz ve şu anda hem Cumhurbaşkanı hem de Hükümet olarak başında oturduğunuz bu sözde devlet, kesinlikle Türkiye Devleti’nin kontrolü altındadır” desem, kızacaksınız; “kontrol değil, bu apaçık işgaldir ve siz de tereddütsüz işbirlikçisiniz” dersem, çok kızacaksınız!
Demiyorum!
-*-*-
İdare edin!
Sıkıntınız yok!
-*-*-
Üstelik Başpiskopos falan ne demişti?
Ha bir de Rumların hala Enosis hayali falan mı vardı?
Yes b’annem!
Ne derseniz o!
Yalakalığa, yağcılığa, rüşvete, komisyona, yiyip yutmaya devam!
Kıbrıslının onurlu mücadelesini kimse yok sayamaz
Vefa, İstanbul’da bir semt adı değildir…
Vefa, vefadır…
Ve örneği mi?
-*-*-
Evet, örneği fotoğraftaki görüntüdür…
Anlatalım…
-*-*-
Dr. Vesile Vehbi, geçtiğimiz aylarda yitirdiğimiz eski CTP milletvekillerinden Ergün Vehbi’nin eşidir…
-*-*-
Ergün Vehbi aynı zamanda bir Erenköy Mücahidi’dir… Ve yaklaşık 500 üniversiteli arkadaşı ile O da 1964’te Kıbrıs’a çıkanlar arasındadır… Ancak Ergün Vehbi, Erenköy’den Yeşilırmak’a gönderilen 30 kadar öğrenci arasındadır…
-*-*-
Yeşilırmak’taki direnişte bölük komutanlığı yapmıştır, babamın asker arkadaşıdır…
-*-*-
Vesile Hanım geçtiğimiz hafta sonu oğlu Turgut Vehbi ile birlikte Yeşilırmak’ta Dillirga Restoran’a gitti…
-*-*-
Bunu öğrenen Köy Muhtarı ve aslen Erenköylü eski mücahit İsmet Özpolat, hemen bir kutu çilek ve bir kutu yenidünya alıp, Vesile Vehbi’ye hediye etti. “Sizi bu köyde görmek bizler için onurdur, ayrıca Ergün komutanımıza Allah’tan rahmet dilemek sizlere de başınız sağ olsun demek istedik” diye konuştu.
-*-*-
Vesile Vehbi, Yeşilırmak’ın hem merhum eşi hem de kendisi için çok değerli bir yer olduğunu söyledi…
O günlerde kocasının kendisine yazdığı mektupların, İsveçli Barış Gücü askerleri aracılığı ile 3 ayda kendisine ulaştığını anlattı, “onurlu bir direniş yaşandı ve o günlerin bilinmesi şarttır” dedi…
-*-*-
Bunları bilmek lazım…
Geçmişimiz onurlu mücadele örnekleriyle dop doludur…
-*-*-
Ve bu onurlu mücadele bazılarının çıkarları, keyfi ya da bize hiç uymayan ideolojik saplantıları uğruna yok sayılamazdır…