Eğitim mi, Propaganda mı? Çocuğun Üstün Yararı Nerede?
Çocukların eğitim hakkı, yalnızca bilgi aktarımını değil; özgür düşünmeyi, eleştirel aklı ve çoğulcu bakış açısını güvence altına almayı amaçlar. Eğitim ortamları, çocukların tek yönlü ideolojik anlatılara maruz bırakıldığı değil; sorgulamanın, karşılaştırmanın ve düşünsel gelişimin teşvik edildiği alanlar olmak zorundadır.
Bu nedenle, küçücük çocukların askeri birliklere götürülmesi, silah ve teçhizatla tanıştırılması, askeri araçlara bindirilmesi ve bu deneyimin “tarih aktarımı” adı altında sunulması; eğitim hakkı ve çocuk hakları açısından ciddi soru işaretleri doğurmaktadır.
Burada mesele, “güvenlik güçleri” ya da “tarih” karşıtlığı değildir. Mesele;
çocuğun yaşına, gelişim düzeyine ve üstün yararına uygun olmayan bir militarist anlatının, eleştirel süzgeçten geçirilmeden normalleştirilmesidir.
Çocuğun Üstün Yararı İlkesi Ne Diyor?
Çocuk haklarına ilişkin evrensel ilkelere göre, her kamusal faaliyette olduğu gibi eğitim faaliyetlerinde de çocuğun üstün yararı temel ölçüttür.
Bu ilke şunu gerektirir:
- Çocuk, şiddet içeren sembol ve pratiklerden korunmalıdır.
- Eğitim, tek taraflı ideolojik yönlendirme aracı haline getirilmemelidir.
- Çocuğun dünyası, korku, güç ve silah merkezli imgelerle şekillendirilmemelidir.
Silahların, askeri araçların ve üniformaların “tanıtım” adı altında sunulması; çocuklara gücü, güvenliği ve otoriteyi şiddetle özdeşleştiren bir algı aktarır. Bu, pedagojik olarak da, çocuk psikolojisi açısından da sorunludur.
Eleştirel Düşünce Yerine Tek Yönlü Anlatı
Asıl sorun, bu tür ziyaretlerin eleştirel bir çerçeveyle aktarılmaması, alternatif bakışların hiç yer almamasıdır.
Çocuklara;
- Barış nedir?
- Silahsız güvenlik mümkün müdür?
- Çatışmaların çocuklar üzerindeki etkileri nelerdir?
- İnsan hakları ve savaş arasındaki gerilim nasıl değerlendirilir?
gibi sorular sorulmadan, yalnızca askeri güç ve donanımın sergilenmesi; eğitimi, farkında olmadan propaganda alanına dönüştürür.
Bu durum, çocukların bağımsız düşünme yetisini zayıflatır, sorgulamak yerine “öğretileni kabullenme” refleksini güçlendirir.
Hak Temelli Bir Uyarı
Bu eleştiri, ne tarih inkârıdır ne de toplumsal hafızaya karşı bir tutumdur.
Aksine; tarihi, çocuklara uygun yöntemlerle, çoğulcu ve barışçıl bir dille aktarma sorumluluğunu hatırlatma çabasıdır.
Bir toplumun geleceği; çocuklarına ne kadar erken silah gösterdiğiyle değil, onlara ne kadar güçlü bir vicdan, sorgulama yetisi ve barış dili kazandırabildiğiyle ölçülür.
Eğitim, militarize edildiğinde; çocuklar güçle, korkuyla ve itaate dayalı bir dünya algısına mahkûm edilir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve AİHM içtihatları uyarınca, devlet eğitim alanında tarafsızlık, çoğulculuk ve çocuğun üstün yararını gözetme yükümlülüğü altındadır. Eleştirel süzgeçten geçirilmeden sunulan militarist faaliyetler bu yükümlülüklerle bağdaşmamaktadır.
Çocukların ihtiyacı olan şey;
silah değil söz,
itaat değil düşünce,
korku değil güven duygusudur.
Çocuğun üstün yararı, bunu açıkça söylüyor.







