(İnsan yaşadığı yeri soymaya kalkmamalı, yaşadığı yer için ölmeye hazır olmalı!)

Kıbrıs Gazetesi’nin emekçilerini suçlamanın bir anlamı yok… 

-*-*-

Patron ya da patronlar, “yayınlayacaksınız” dediler ve bir son dakika hamlesi yapmak adına, güvenilirliğini çoktan yitirmiş bir kişiye ait anketi yayınladılar…

-*-*-

Peki neden?

-*-*-

“KKTC sonsuza kadar yaşayacak deyip devletçilik oynayanlar, aslında devleti en başta yok sayanlardır”ı ispat ettiler bir kez daha!

-*-*-

Parasal veya çöküşle alakalı nedenlerini konuşuruz!

-*-*-

Ama en acısı nedir biliyor musunuz?
Anlatalım…

-*-*-

Mesela, defalarca yazdım, iki büyük nenemin etnik durumu “Türk” değil…
Nenelerimle gurur duyarım!
İsimlerini değiştirip “Türkmüşler” gibi de hiç davranmadım… 

-*-*-

Asla inkara kalkmadım!
Hatta birinin adını da kendi kızıma koydum… 

-*-*-

Ve bu yüzden, bir yığın “çökücü” kişi tarafından “Rum” – “Rumcu”; diye çağrıldım!
Bundan rahatsız mıyım?
Hayır!

-*-*-

15 yıl İngiltere’de yaşadım; çok iyi bir vatandaş olmanın ötesinde hiçbir amacım olmadı!
İyi insan!
İyi vatandaş!
Yaşadığı yeri soymaya çalışan değil, yaşadığı yer için ölmeye hazır!

-*-*-

Bana “Rum” veya “Rumcu” diyenler arasında, mesela Kıbrıs Gazetesi’nin babası Rizeli olan sahibine aynı şekilde “eleştiri” getirebilecek olan var mı?

-*-*-

Benim de Cemil Kazancı kadar çok param olsa, inanın kimse “iki büyük nenem” hatta “Makarios’a kadar uzanan” akrabalığımla uğraşmaz!

-*-*-

Peki, sizce Cemil Kazancı’nın annesinin etnik kökeni nedir?

-*-*-

Vaaaay terbiyesiz Serhat vaaaay!

-*-*-

Niye terbiyesiz mişim?
Suç mu işledim?

-*-*-

“Sanane adamın annesinin etnisitesinden!”

-*-*-

Öyle mi?

-*-*-

Kazancı kardeş açıkça suç işliyor!
Haydi bronzonuz sıkıysa, ülkeye sokmayın!
Haydi, gücünüz yetiyorsa, ülkeye girdiği anda tutuklayın!
Yoksa adı künyede yazmıyor mu?
Sorry ama sıkıysa soruşturma başlatın!

Pazar şiirleri ve sözleri… 

Bir tek aşk yoktur acıya gark etmesin… 
Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara…
Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda… 
Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da…
(Louis Aragon)

-*-*-

Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...
(Nazım Hikmet)

-*-*-

“Güzel günler hangi dağın ardındadır
Varabilmek mümkün mü o dağlara?”
“Hiç bu denli unutmamıştık yaşamayı
Gülmeyi, sevişmeyi ve şarkı çalmayı”
(Acar Akalın)

-*-*-

Koyunlar keçiler ve koçlar için 
Ne kadar bayramsa Kurban Bayramı
Bu barış var ya, bu barış
Cephedekiler için o kadar barış
(Can Yücel)

-*-*-

Barış istemiyorsa Felek, işte savaş
İster serseri deyin bana, ister ayyaş
İşte şarap duruyor ortada, kıpkızıl
İçmeyen taşa çalsın başını, işte taş.
(Ömer Hayyam)

-*-*-

Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.

….

Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda
Bir tas sıcak süttür barış…

…

Başaklar uzanıp, 'ışık! ışık! ' diye fısıldarken birbirlerine! 
Işık taşarken ufkun yalağından.
Barış budur işte.
(Yannis Ritsos)

-*-*-

Her şey çocuklara daha mutlu bir dünya bırakabilmek içindi…

…

Dik dur ve gülümse… Bırak neden gülümsediğini merak etsinler…

…

Özgürlüğün en büyük düşmanı, halinden memnun olan kölelerdir…
(Che Guevara)

Cüppeli Ahmet Hoca’nın dört önemli işi!

Şahane bir adam!
Muhteşem!

-*-*-

Böyle mi desem yoksa “İslam Dini bu gederler tarafından ne yazık ki aşağılanıyor” mu desem?

-*-*-

Cüppeli Ahmet Hoca’nın yaptığı dört önemli iş çok dikkat çekici…

-*-*-

Birincisi, “Fuhuş amaçlı insan ticareti, tehdit, şantaj ve mafya ile ilişki kurmak suçlamalarıyla gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemede tutuklanmak…”
Ardından beraat!

-*-*-

İkinci önemli işi veya saptaması ise erkek cinsel organı ile ilgili…
Ahmet Hoca’nın “Şifa Âyetleri” adlı kitabına göre eğer  Bakara suresinin 260. ayetinin bir kısmını, suya okur ve suyu erkek cinsel organı üzerine serpiştirirseniz;  ayrıca Adiyat suresini okuyup cinsel uzva üflerseniz, halk arasında “penis” olarak da bilinen organınızın zayıflığı giderilir!

-*-*-

Ahmet Cüppeli kardeşimizin üçüncü çok önemli “buluşu” ise satranç oynayan kişilerin insanların en yalancısı olduğunu iddia etmesi… Hocamıza göre satranç oynayanlar lanetlenmiştir ve oynayan bir kişiye bakarsanız, siz de domuz eti yemiş olursunuz! 

-*-*-

Dördüncü büyük işi ise malum… 
KKTC seçimlerinde yakını hissettiği adaya destek vermek…