Torun Turhan Kaymak, dedesi Faiz Kaymak’ın hayatını kaleme aldı… (2)
Rahmetlik Ayhan Kaymak’ın kızı, Faiz Kaymak’ın torunu Peri Kaymak, “Dedemi Kıbrıs’ta hatırlayan pek yoktur… ama bu yurtsever kişinin yıllar evvel halkı için neler yaptığını öğrenmek isteyenler için bunu paylaşmak istedim. Kardeşim Turhan bütün bu bilgileri titizlikle derleyip kaleme aldı” diyor ve bir link paylaşıyor: “Türk Dünyası Ansiklopedisi”nde, Faiz Kaymak’ın hayatını kaleme alan torun Turhan Kaynak’ın yazısının link’i bu… Turhan Kaynak’ın yazısının devamı şöyle:
“1957 senesine geldiğinde Kıbrıs politikasının iç ve dış dinamikleri değişmeye başladı. Kaymak’ın Dr. Küçük’le görüş ayrılıklarından ve Faiz Kaymak’ın ortaya atılan taksim politikasına daha ihtiyatlı bir tutum sergilemesinden dolayı onu liderlikten uzaklaştırma kararı alınmıştı.
LİDERLİK GÖREVİNE SON VERİLMESİ…
O dönemi kapsayan birçok resmi tarih bildirilerinde aktarıldığının tersine, Faiz Kaymak Federasyon Başkanlığı’ndan gönüllü olarak çekilip görevi Rauf Denktaş’a devretmemiştir. İngiltere’nin Kıbrıs’taki sömürge yönetiminden çekileceği kesinleşip ve Türkiye’nin Yunanistan’la ilişkileri kötüleşince, Ankara’nın Kıbrıs politikası 1956 yılının sonlarına doğru “taksim” tezine dönüşmüştü. Söz konusu taksim politikasının, Rumların şiddette dayalı Enosis hedeflerine engel çıkaracağından, zaten artmakta olan toplumlararası çatışmalara da daha fazla sebep yaratacağı aşikardı. Bu ortamda Kıbrıslıtürklerin güvenliğini sağlamak için daha sert politikalara ve icraatlara ihtiyaç olacaktı. Türkiye’nin taksim politikasına karşı daha ihtiyatlı yaklaşan ve Rumları ebedi bir düşman olarak değil de daha çok hiçbir zaman güvenilemeyecek, çığırtkan bir komşu olarak gören Faiz Kaymak’ın sahip olduğu ılımlı görüşlere artık ihtiyaç yoktu ve liderlik onun yerine yeni politikayı icraat edecek iki isme bırakıldı: Dr. Küçük ve Rauf R. Denktaş.
Faiz Kaymak ve Dr. Küçük arasında yıllar süren dava arkadaşlığını bozan temel unsur siyasi anlaşmazlıklar değildi. Türkiye, Kıbrıslıtürkler’in hızlı ve seri bir şekilde haber almasına destek sağlayacak yeni ve modern bir matbaayı kurmak maksadıyla 1955 yılında cemaate bir hibe vermişti. Bu yardımlarla temin edilen yeni tesis Dr. Küçük’ün sahip olduğu Halkın Sesi gazetesinde kurulunca Faiz Kaymak bu durumu protesto ederek ‘‘topluma hibe edilen bir mal nasıl özel bir şahsa devredilir?’’ sorusunu gündeme getirmişti. 18 Ekim 1957 tarihinde, New York’ta tahsil gören oğlu Ayhan Kaymak’a yazdığı mektupta gelişen olayları böyle tanımlamıştır:
“Dr. Küçük sana yazdığım gibi aleyhimde yalanlar çıkartmıştır. Benden kıskandı. Türkiye’den on binlerce lira yardım alarak matbaa satın almasına itiraz edince ben, bana çok kızdı. Zaten biliyorsun bir iki senedir beni düşürmeye çalışıyor. 27 Ekim’de Federasyon toplantısı olacak ve seçim yapılacak”.
1959 yılında bu konu Türkiye Dışişleri Bakanı Fatih Rüştü Zorlu, “Neyi kime vereceğimizi Faiz Kaymak’a mı soracağız?” şeklinde cevap vermiştir. Bu matbaa tartışması ikili liderlik ilişkisinin kırılma noktasını teşkil eder ve bundan böyle etkisi artırılmış yayın organına kavuşunca siyasi güç dengesi kalıcı bir şekilde Dr. Küçük’e kaymış olur.
Zaten Faiz Kaymak’ın Dr. Küçük’le anlaşmazlıkları Mayıs 1957’den sonra açık bir sır olmaktan çıkmıştı. Kaymak’ın kendi özel girişimiyle 15 Mayıs’ta Ankara’da TC Dışişleri Müsteşarı Melih Esenbel’le görüşmesi hoş karşılanmamıştı. Halkın Sesi ve Hürsöz gazetelerinde çıkan basın bildirisinde, Dr. Küçük Kıbrıs Türktür Partisi genel başkanı sıfatıyla, yanına Federasyon Genel Sekreterliğini de alarak, milli birlik ve beraberliği bozduğu için Faiz Kaymak’ı hareketlerinden dolayı herhangi bir şüpheye mahal vermeyecek biçimde kınar. Bununla birlikte Dr. Küçük’un 16 Mayıs’ta Kaymak’a çektiği telgrafta şu mesaj bulunmaktadır:
“Kıbrıs’tan hiçbir selahiyet almadan gizlice ayrılmanız resmi makamlarla temasa geçmeniz parti ve federasyon muhitlerinde hayretle karşılanmış. Bu hareketiniz partiyi federasyonu yıkmak için bir teşebbüs olarak telakki edilmektedir. Hareketinizi protesto ederiz”.
Kaymak şöyle cevap verir: “Gizli işim yoktur. Hareketim yapıcıdır. Neticeden federasyon ve parti fayda görecektir. Saygılar.”
1957’nin Haziran ve Ağustos aylarında Faiz Kaymak ile Dr. Küçük Ankara’ya çağrılırlar. 20 Haziran günü başkentte TC Dışişleri Bakanı vekili İ. Ethem Menderes ve daha sonra 31 Ağustos’ta TC İçişleri Bakanı Dr. Nedim Gedik ile yapılan özel görüşmelerde Kaymak’a sükut edip, bu yeni dönemde arka planda kalması tavsiye edilir. 1956 yılında tekrar Türkiye’nin Başkonsolosluğu’na atanan Burhan Işın da bu dönemde Kıbrıs’ta benzer söylemlerde bulunmaktadır. Bununla birlikte Dr. Küçük’ün Başkonsolos Işın’la iyi ilişkiler kurduğu da göz önüne alındığında Türkiye’nin liderlik tercihi açıkça ortaya çıkmıştır.
“SUSMAYA MECBUR EDİLDİM…”
Faiz Kaymak 27 Ekim 1957’de gerçekleşen Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu Olağan Genel Kongresi’nde yaptığı uzun konuşmada kuruluşun faaliyetlerinden ve kendisinin yaptığı katkılarından bahsedip aday olmayacağına açıklar. Konuşmasında yeni gelecek yönetim kurulundan ve Federasyon Başkanı’ndan herhangi bir şekilde söz etmeden görevinden çekilir. Yeni Federasyon Başkanı Dr. Küçük’ün gösterdiği tek aday olan Rauf R. Denktaş’tır.
Halbuki Faiz Kaymak baskı altında alınan karardan memnun değildir ve verdiği büyük mücadelelerin başkaları tarafından kullanılması içine sinmemiştir. New York’ta yüksek tahsil gören oğluna 2 Mart 1959 tarihinde yazığı mektupta duygularını şöyle paylaşmıştır:
“Ben hiç vaziyetten memnum değilim. Fakat Türkiye işin başında olduğu gibi herkes korkudan ağız açamıyor. Dr. Küçük’ün işaretine ister istemez uyuyor. Birçokları da dalkavukluk yaparak mevkii ve menfaat yapıyor. Allah benim emeklerimi onlara mı kısmet etti. Kabahat bende de ki bu işleri bu hale getirdim.”
Bir hafta sonra kaleme aldığı mektupta ise şunları aktarmıştır: “Ben bu kadar sene liderlik etmiş bir adam olduğum halde ve bana yad edildiğim halde içim yanarak şahsıma bile müdafaadan sarfı nazar ederek, susmaya mecbur edildim.” Benzer şekilde 1 Nisan 1959 tarihinde bir İstanbul ziyaretindeyken Başbakan Menderes’e yazdığı mektupta Ethem Menderes ve Nedim Gedik’in tavsiyesi üzerine Federasyon Başkanlığı’ndan çekildikten sonra kendisine yapılan muameleden ve kendisine doğrultulan saldırılara cevap verememekten şikayet etmektedir.
Bu dönemde Faiz Kaymak Türkiye Başkonsolosluğu’na 15 Kasım 1959 tarihinde gönderdiği mektubunda, kurulacak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Temsilciler Meclisi seçiminde adaylığı için destek talep ettiği görülmektedir. Bu arada, Kaymak’ın Kıbrıs Cumhuriyeti yönetiminde Temsilciler Meclis’inde görev almak maksadıyla Dr. Küçük ve Denktaş’la temasları devam etmektedir. Ocak 1960’da yaptığı görüşme sonrasında kendisine kabul edemeyeceği bir teklif sunmuşlardır – bir alt yasama kurumu olan ve Denktaş’ın başkanı olacağı Cemaat Meclisi adaylığı. En yüksek makamlarda bulunan bir siyasi liderin bunu düşünmesi elbette olanaksızdır.
1960 SEÇİMİ VE SONRASI…
Türkiye’de Adnan Menderes’in başbakanı olduğu Demokrat Partisi hükümeti 27 Mayıs 1960’da yapılan askeri darbeyle sonlandırılmış ve yeni yönetimde Selim Sarper TC Dışişleri Bakanı olarak atanmıştır. Sarper 1950-1960 yılları arasında Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’de Daimi Başdelegesi olarak görevini başarıyla gerçekleştirmiş, doğal olarak da Kıbrıs konusunda derin bilgiye sahipti. 1954 yılında Faiz Kaymak ile iki defa New York’ta çalışma fırsatı bulmuştu. Kaymak bu bağlantı sayesinde 7 Temmuz 1960 tarihinde Ankara’daki makamında Selim Sarper ile özel bir görüşme gerçekleştirir. O günlerde TC Başbakan Müsteşarı olan eski öğrencisi Alparslan Türkeş’le de bir görüşme yapar.
Sarper ve Türkeş’le yapılan görüşmelerin akabinde, seçim arifesi olan 15 Temmuz 1960’da Dr. Küçük ve Denktaş ve Kaymak’ı yanlarına çağırırlar. Faiz Kaymak’ın talep ettiği Temsilciler Meclisi adaylığını şartlı olarak desteklemeye hazır olduklarını ona bildirirler. Şartlar arasında mevcut liderlere (Dr. Küçük ve Denktaş’a) bağlığını beyan edip gerçekleştirdiği bütün muhalefet çalışmalarından vazgeçeceğini ve bunu seçmene duyurma zorunluluğu vardır. Kaymak bu teklifi kabul etmeyi “siyasi intihar” olarak nitelemiştir.

BAĞIMSIZ ADAYLIK…
Temmuz 1960’da Faiz Kaymak Milli Cephe’ye (Federasyon, Kıbrıs Milli Türk Birliği ve Kıbrıs Türk Milli Gençlik Teşkilat’ın kurduğu seçim ittifakı) karşı Mağusa kazasında Temsilciler Meclisine bağımsız aday olarak seçime katılır. Kaymak için seçime katılmak basit bir protesto amaçlı girişim değildi. Hem Federasyon Başkanlığı döneminden, hem Mağusa Belediye üyeliğinden, hem de bölge köylerde öğretmenlik yaptığı günlerinden doğan ve kendisine oy verecek geniş bir kitlenin var olduğunu düşünmekteydi. 1 Şubat 1960’da ABD’deki oğluna yazdığı mektupta seçimlerden ümitli gözükmektedir: “Mağusa Halkı ve Sinde vs. gibi köyler beni çok tutuyorlar. Kazanma ihtimalim çok fazladır. Ama liderler Kıbrıs’a avdet edince ne gibi ceryanlar doğacağı belli değildir”. Seçim manifestosunu şeffaflık, iyi idare ve liyakat üzerine kuran Kaymak, Mağusa’da yaptığı mitinglerde geniş bir katılım ve heyecan gözlenmiştir. Buna rağmen seçim propaganda döneminde şahit olduğu bazı usulsüzlükleri dile getirmek için 28 Temmuz 1960 günü bir basın toplantısını düzenleyip seçmenine baskı kurulduğunu anlatır. Ertesi gün, Milli Cephe sözcüsü Osman Örek, Kaymak’ın bu iddialarına cevap vermek amacıyla hazırlanan basın toplantısında, Kaymak’ın mitinglerine katılan seçmene baskı ve tehditte bulunmadıklarını, can ve mala zarar vermediklerini ve mitinge katılanları evlerine kadar otomobille takip etmenin normal olduğunu savunur. Nitekim seçimde Kaymak, Mağusa kasabasında kurulan üç sandıkta galip çıkmasına rağmen Mağusa bölgesindeki köylerde adına çok az oy çıkmıştır. Kaymak, köylerde seçmene yapılan baskının etkili olduğunu inanmakla beraber, bu sonucu kendisinin köy sandıklarında oy sayma işlerini takip edecek örgütünü kuramadığına bağlamıştır.
Faiz Kaymak Eylül 1960 ayında yapılan Temsilciler Meclisi ara seçimlerine de katılmayı istemiş, ama Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti Büyükelçisi Emin Dirvana bu girişimi tavsiye etmeyince bu siyasi atılımdan vazgeçmiştir. Yaşadığı sorunları Türkiye’de bulunan ve temasta olduğu bazı yetkililerle detaylı bir şekilde paylaşsa da herhangi bir sonuca varamadan siyaseten köşeye itilmiştir.
MUHALİF BİR KİMLİK…
Buna rağmen Faiz Kaymak 1961 yılında bireysel platformlarda muhalif kimliğini göstermeye devam etmektedir. 1961 bahar aylarında muhalif kesimlerle birlikte sonuçsuz kalan yeni siyasi parti kurma girişimlerini TC Büyükelçisi Dirvana ile de görüşüp paylaşmayı uygun bulur. Mağusa’da Namık Kemal Lisesinde yapılan öğrenci protestolarında boy gösterdiğinde ve burada Türk yönetiminin aleyhine sloganlar atılınca, Cemaat Meclisi Başkanı olan Rauf R. Denktaş Büyükelçi Dirvana’ya 14 Aralık 1961 tarihinde bir rapor gönderir. Raporda protestolara açık destek veren Kaymak “saf bir kişi” olarak tanımlanır ve toplumda maddi sıkıntılardan doğan bu tür hareketlerin milli birliği bozduğu savunulur. Bu dönemlerde Faiz Kaymak’ın Nisan 1962’de öldürülen muhalif Av. Ayhan Hikmet’le de sık sık görüştüğü bilinmektedir. Faiz Kaymak 1963’teki Rum saldırıları neticesinde alevlenen toplumlar arası çatışma ortamından sonra ise siyaseten tamamen kopmaya karar verir.
Aralık 1963 yılında Rum saldırıları sonuncunda ablası Bahire Hüseyin aldığı ağır yaralardan kurtulamayıp şehit düşmüştür. Saldırı sonrası terk edilen Tahtakale mahallesindeki Faiz Kaymak’ın dünyaya geldiği Hacı Kaymaklar’ın harabeye dönmüş evi ise 1974 sonrasında Kıbrıslırum Yönetimi tarafından restore edilip, günümüzde Kıbrıs Mimarlar ve Mühendisler Odası’nı (ETEK) barındırmaktadır.
Kaymak’ın 1968 yılında yazdığı “Kıbrıs Türkleri Bu Duruma Nasıl Düştü?” adında bir kitabı vardır. Kitap iç politikaya hiç dokunmayıp sadece dış ilişkilerin kurulmasında yaşanan sorunları ve olayların gelişimini analiz etmektedir.
Basında Kaymak hakkında çıkan son haber Temmuz 1982’de ölümünden dokuz gün önce Bozkurt gazetesinde yer almaktadır. Ön sayfada verilen haberde Faiz Kaymak adında bir vatandaş gazeteyi ziyaret edip evine bir türlü telefon bağlatamamasından dolayı yetkilileri şikayet etmektedir. Bu basit alıntı o tarihten sadece yirmi beş sene önce Kıbrıslıtürkleri hem içte hem de dışta temsil eden bir liderin düştüğü hazin ve çaresiz durumuna işaret etmektedir.
1982’DE VEFAT ETTİ…
Kaymak 22 Temmuz 1982 günü kalp krizi geçirip vefat etti. Ölümüyle ilgili Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) yetkilileri (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 1983’de kurulmuştu) tarafından herhangi bir bildiri yayınlanmadı. Ailesi onu sade bir cenaze töreniyle toprağa vermeye hazırlanırken Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Kaya Yazgan müdahale eder ve eski lider Faiz Kaymak, onuruna yakışan bir şekilde, askeri törenle toprağa verilir. Barış Kuvvetleri’nin girişimi sonucunda KTFD’nin tüm seçilmiş hükümet üyelerinin de cenaze törene katıldığını görmekteyiz.
Bugün Kıbrıs’ın kuzeyinde Faiz Kaymak’ın Kıbrıslıtürkler’in davasına verdiği hizmetlere ile ilgili toplumsal bilinç ve farkındalık yok denecek kadar azdır. KKTC Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı ve ortaokullarda müfredat gereği okutulan “Kıbrıs Türk tarihi” ders kitabında Federasyon Başkanı ve Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi’nin kurucularından olduğu için ismi sadece iki defa geçmektedir. 2023 yılında Lefkoşa’da açılan Milli Mücadele Müzesi’nde onu anan bir heykeli ve 2013’de Kıbrıs Türk Toplumuna Hizmet edenler Pul Emisyon Projesi kapsamında adına çıkan bir posta pulu serisi mevcuttur.”

Faiz Kaymak, Mağusa'daki Namık Kemal büstünü açarken. Sene 1954...

Faiz ve Fatma Kaymak'ın düğün fotoğrafı, Mağusa, 1935...







