1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. "Bir proje öyküsü"
Bir proje öyküsü

"Bir proje öyküsü"

“Meclis Engel Değil” projesinde yaşanan sorunlara değinen Siber, Kamu İhale Yasası’nı bir an önce geçirilmesi ve bürokrasiyi hantal yapısından kurtarmanın elzem olduğuna vurgu yaptı.

A+A-

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu bugün saat 10.30’da Meclis Başkanı Sibel Siber başkanlığında toplandı.

Meclis Başkanı Sibel Siber, Genel Kurulu toplantısında “Bir Proje Öyküsü” adlı konuşma yaptı. “Meclis Engel Değil” projesinde yaşanan sorunlara değinen Siber,  Kamu İhale Yasası’nı bir an önce geçirilmesi ve bürokrasiyi hantal yapısından kurtarmanın elzem olduğuna vurgu yaptı.

Siber’in konuşmasının tam metni şöyle:

“Bir proje öyküsü

Sayın Başkan, değerli Milletvekilleri; 

Bugün yapacağım konuşmanın amacı ne iktidarı, ne gelmiş geçmiş hükümetleri ne de kamu görevlilerini eleştirmektir. Bu bir yüzleşleşme konuşması olacak. Bir durum tesbiti.

Hepimiz biliyoruz ki durum tespitinden sonra veya sorunun ne olduğu ortaya çıktıktan sonra çözüm bulmak daha kolaydır. O nedenle bugün bir konuyu tüm milletvekillerimizin bilgisine getirmek istedim. Burada amaç ne birilerini, ne de bir kurumu suçlamak değil, sadece geldiğimiz noktayı bir kez daha gözler önüne sermektir.

Bürokrasinin yarattığı durumu, işlerin nasıl yavaş yürüdüğünü, zamanın nasıl harcandığını görecek ve hepimizi başımızı ellerimizin arasına alıp bir kez daha düşünmeye sevk edecek  ve eminim  üzecek bir öyküdür, bir tespittir anlatacaklarım.

Hatırlayacaksınız 2 yıl önce, Meclis’in 1 Ekim 2013 yasama yılı açılış konuşmamda sosyal sorumluluk projelerden söz etmiş ve Meclis binasının engelli bireylere uygun hale gelmesi için “Meclis Engel Değil” projesini uygulamaya koyacağımızı açıklamıştım.

Projenin amacı, Meclis binasının tüm bölümlerine engelli bireylerin ulaşabilmesini sağlayacak düzenlemeleri yapmaktı. Bugüne kadar Meclis binasının engelli bireylere göre düzenlenmemesi de aslında ayrıca üzüntü duyulacak bir durum. O nedenle Meclis Başkanı olarak en önemli önceliklerimden biri olarak gördüğüm bu anlamlı projeyi ele aldım ve çalışmaları başlattık.

İşte bugün, bu kürsüden bu projenin hangi aşamada olduğunu tüm kamuoyu ile birlikte siz değerli değerli milletvekilleri ile paylaşmak istiyorum. Zaten geçtiğimiz haftalarda, Sayın Serdar Denktaş konuyla ilgili Meclis kürsüsünden soru sormuş, başkanlık kürsüsünde oturduğum için o sırada yanıtlama olanağı bulamamıştım.
Şimdi anlatacaklarımla o soru da yanıtlanmış olacak. 2 yıl önce Meclis kürsüsünde yaptığım o açıklamadan sonra projenin kısa sürede yaşam bulması için girişim başlattım. Özellikle finansman konusunda  sıkıntı yaşamayacağımızı öğrendiğimde  doğrusu çok sevinmiştim. Çünkü bir projede karşılaşılabilecek en büyük sıkıntı hepimizin bildiği gibi  kaynak bulma zorluğudur. Finansmanı Türkiye Cumhuriyeti kaynaklarından ve Meclis bütçesinden karşılayabilecektik.

Bu nedenle ilk iş olarak, KTMM Odası’nı arayarak  proje ile ilgili  gönüllü katkı  talep ettim. Bu talep olumlu karşılandı ve Mimarlar Odası proje ile ilgili bir ön çalışma yaparak Meclis Başkanlığı’na sundu. Daha sonra  kamu binaları ile ilgili projelerin ve maliyet keşfinin Planlama İnşaat Dairesi tarafından yapılması gerektiği bilgisini alınca sözlü olarak Planlama İnşaat dairesinden çalışma talep ettim.

18 Haziran 2014’te çalışmanın tamamlandığına ve 468.993 TL’lik maliyet keşfi yapıldığına dair Planlama İnşaat Dairesi Meclis Başkanlığına yazı gönderdi. Hemen ertesi gün, Maliye Bakanlığına meblağın blokesini talep yazısı gönderdim.

10-11-2014 de Maliye Bakanlığı’ndan bloke yazısı geldi. Bütçesi de artık hazır olan projenin, 23 Aralık 2014 yılında Merkezi İhale Komisyonu’na gönderildiği bilgisini de aldık.  Artık işin sonuna geldiğimizi düşünüyordum. O günlerde proje ile ilgili gelen sorulara ve özellikle konuyla ilgili sivil toplum örgütlerine yaptığım açıklamalarda da “ihale sonucunu bekliyoruz” yanıtını vermekteydim.

Fakat ihale sonucunu beklerken maalesef yeni bir yıla girmiştik. Ocak ayında, 20-01-2015 de  Planlama ve  İnşaat Dairesi’nden  bir yazı geldi. Yazıda, Merkezi İhale Komisyonu Başkanı,  blokenin 2014 yılına ait olduğunu ve 2015 için yeni bloke yapılması gerektiğini belirtiyordu. Bunun üzerine tüm bu yazışmalara yeniden başladım.
Önce Maliye Bakanlığı’na tekrar yazı yazarak 2015 yılı bütçesi için yeniden bloke istedim. 26 -2 -2015’ te Maliye Bakanlığı’ndan  onay yazısı geldi. Aldığım  onay yazısını yeniden Planlama ve İnşaat dairesine bir yazıyla ilettim.  O da Merkezi İhale Komisyonu’na iletti. Bu bürokratik işlemlerden sonra doğal olarak artık ihaleye çıkılmasını bekliyordum.

Fakat  zaman geçiyordu ve bir  haber yoktu. Bunun üzerine ne olup bittiğini öğrenmek için  5 Ağustos  2015’ te  Planlama ve İnşaat Dairesi’nden yazılı bilgi talep ettim. Gelen cevabi yazıda, Meclis tatilinde inşaatın başlamasının daha uygun olacağını tarafımızdan sözlü talep edildiğini, bu nedenle ihale dosyasının bekletildiğini  ve 3 Haziran 2015’te Merkezi İhale Komisyonu’na  gönderildiğini  ifade ediliyordu. Yazı aynen şu ifadelerle devam ediyordu: “3 Haziran 2015’te gönderdiğimiz  ihale dosyası, Merkezi İhale Tüzüğü’nde değişiklikler yapıldığı gerekçesi ile 6 Ağustos 2015’te elden dairemize geri gönderilmiştir. İhale tüzüğündeki değişiklikler 2 Temmuz 2015’te yapılmasına rağmen,  ihale belgelerinde yapılan değişiklikler 6 Ağustos 2015’te dairemize iletilmiş ve aynı gün gerekli düzeltmeler yapılarak Merkezi İhale Komisyonuna geri gönderilmiştir”. 

Neticede dosyamız 3. kez tekrar Merkezi İhale Komisyonu’na gönderiliyordu ve artık ihaleye çıkılacak ve sonuçlanacak diye yeni bir umut başlıyordu. Bir taraftan da yine yılın sonuna  yaklaşıyorduk ama doğrusu  artık bir pürüz çıkmaz diye umut ediyordum. Bu arada sürekli telefonda arıyor ve merkezi İhale komisyonu başkanından bilgi talep ediyordum.

Merkezi ihale Komisyonu başkanı ile yaptığım son telefon görüşmesinde ihalenin Eylül sonu açılacağı bilgisini aldım. Nihayet derin bir nefes almıştım ve bu müjdeyi de Meclis açılış konuşmasında meclis başk yardımcısının yaptığı konuşmada paylaştık. O konuşmada, 30 Eylül’de ihale açılacak diye 1 Ekim’de “ihale açıldı” bilgisini verme hatasına düştük ne yazık ki... Bu tutanaklara da maalesef böyle yansıdı.

Ne yazık ki  diyorum çünkü sevincimiz kısa sürdü. Hemen ardından ihaleye başvuru olmadığından ihalenin iptal edildiği bilgisini aldık. Gerekçe olarak da müteahhitlerin boykotu  gösterildi. 8 Ekim tarihli yazıda şöyle deniyordu: “Müteahitlerin boykotu nedeniyle ihale iptal olmuştur. Müteahitler Birliğinin talep ettiği hususlar tüzükte değiştirilmiş ve şartnamelerde değişiklik yapılarak tekrar ihaleye çıkılacaktır.” Son gelen yazı bu.

Ve yıl sonu yine geldi.  2014’den beri devam eden tüm bu işlemler, yazışmalar acaba 2016’da da mı önümüze gelecek?  Engelsiz Meclis engellerimize takıldı o yüzden 2016 yılına kaldı mı diyeceğiz soranlara.  Dün nihayet  ihalenin açıldığı bilgisini aldık. Ne yazık ki 2014’te yapılan maliye keşif raporunun üzerinden 2 yıla yakın zaman  geçti. Bu geçen zamandaki  kur farkı maliyete yansır mı göreceğiz.

Neye üzülelim? Geç kalan projeye mi? yitirilen zamana mı? artan maliyete mi? bürokrasiye mi?  içinde bulunduğumuz üretimi gözetmeyen, motivasyon yaratmayan hantal yapıya mı? Belki devlet üst yönetiminde görev almış bir kişi olarak bunları söylemek zor geliyor ama bugün geldiğimiz nokta maalesef bu. Gerçeğimiz bu. Bürokratlarla konuştuğum zaman yetersiz teknik personelden şikayet ediyorlar. “Bu kadro ile bu projeleri yapabilmem imkansız “diyor bir müdür. Bu gerçekle bizler, milletvekilleri, yöneticiler yüzleşmezsek bu üretmeyen yapı devam edecek. Yüzleşmeliyiz ki vatandaşın devletle ilişkilerinde nasıl bir bürokratik engelle karşılaştığını görelim. Devlete ait bir projenin devlet kurumlarıyla  ilişkisinde neler yaşandığını bilirsek, vatandaşlarımızdan, sivil toplumdan gelen şikayetleri de  daha iyi anlarız.

Aslında sorunlar ihalenin sonuçlanması ile de bitmiyor çoğu zaman. İhaleyi kazanan firma ile ihale şartnamesinin eksik ve veya yetersiz olması sebebiyle olası yaşanacak sorunlar, denetim yetersizliği ve büyük bir olasılıkla yargıya başvuru . Edindiğim bilgiye göre birçok ihale yargıdaymış .

Bu anlattıklarım, bitmeyen projeleri ve projeler için ayrılan kaynakların niçin kullanılamadığının kısa bir özeti. En azından benim Meclis Başkanı olarak yaşadığım bunlar. Emin olun bunun gibi daha birçok örnek var.

Bu öyküyü dinledikten sonra sanırım “Akıncılar yolu ne oldu Sibel hanım?” sorusunun yanıtı da alınmıştır.  Akıncılar yolu hikayesini de başka bir konuşmamda anlatacağım.

Sonuç olarak, 40 yılda yarattığımız bu hantal yapıyı hemen değiştirmek mümkün olmasa da özellikle son dönemelerde gittikçe yükselen hoşnutsuzluk ve bu yapının sürdürülemez olduğu konusunda toplumda oluşan ortak görüş ve reform isteği en güçlü motivasyondur diye düşünüyorum. Üzerimize düşen görev,  sürekli değiştirilen tüzüklerle değil, yasa ile ihaleleri açmak. Komitemizin gündeminde olan Kamu İhale Yasası’nı bir an önce geçirmek  ve bir de bürokrasiyi bugünkü hantal yapısından kurtarmak.

Şu sözümü bir kez daha tekrarlıyorum.Kıbrıs sorununu çözmek sadece kendi irademizle mümkün değil ama kendi iç kurumsal yapımızı düzeltme iradesi büyük ölçüde elimizdedir. Olası bir çözümde de kendi iç yapımızı düzeltmenin yine bizim görev ve sorumluluğumuzda olacağını unutmadan, bu yapıyı iyileştirici somut adımlar atmalıyız.”

 

 

Bu haber toplam 3393 defa okunmuştur