Benim toplumum iki farklı siyasi bilince bölünmüş ortasından!
Benim toplumum iki farklı siyasi bilince bölünmüş ortasından.
Biri “sonsuza dek KKTC yaşasıncı” diğeri “Federasyon hemen şimdici” olmuş. Federasyoncu ve KKTC’ci diye ortadan ikiye yarılmadan önce baskıdan, her an öldürülme korkusundan, aşağılanmadan, sindirilmeden ve mezalimden kıl payı kurtulmuşlar. Yunan Faşist Juntası onlara tarihi bir piyango sunmuş. O dönem yaşadıkları travmaları üzerlerinden atlatmaları için en az 4-5 jenerasyon daha gerekecek. O da tekrar savaş çıkmazsa!
Rum mezaliminden kurtulurken Türkiye’nin askeri himayesine zaruri ihtiyaç duymuşlar. Diğer yandan Türkiye ile yönetimsel olarak katı bir alt-üst ilişkiler (namı diğer Patron-müşteri ilişkisi) ağına takılıp kalmışlar.
Benim bir yanım (Federasyoncu kesim) eski hasımlarıyla yani Rum siyasi liderliği ile tarihte hiç yaşanmamış bir şeyi yani iki eşit ve ortak kurucu özneymiş algısı üzerinden yeniden birleşmiş bir Kıbrıs’ın özlemini duyar. Türkiye ile giderek artan ve yoğunlaşan patron-müşteri hiyerarşisinden Federasyon aracılığı ile kurtulacaklarını zannederler. Özellikle merkez soldan ayrılıp solun daha soluna gittikçe solcu-Kıbrıslı kimliği KIBRIS TÜRKÜ kimliğinin genellikle önüne geçer. Kıbrıs Sorunu’na SADECE Solcu ve Kıbrıslı kimliği LENSİNDEN bakan kesimler, Kıbrıs Türk solu ile Kıbrıs Rum solunun adada milliyetçiliğe ve faşizme karşı ortak bir insanlık mücadelesi vermeleri gerektiğini yürekten ve samimi bir biçimde savunurlar. Bu paradigmada kayıp özne olan aslında Kıbrıslı Türkler ile eşitlik ve ortaklık yapacağı sanılan Rum toplumudur. Kıbrıs Rum Solu, Makarios’dan başlayarak Papadoplous’a kadar uzanan her kritik süreçte Kıbrıs Türklerini kapı dışı edip Kıbrıs Rum toplumunun MİLLİ çıkarlarının yanında yer almıştır.
Benim bir diğer yanım (sağ kesim) KKTC’nin eşit ve egemen bir devlet olarak tanınma tezini savunur durur. Bu tezleri Annan Planı sürecinde toplumsal meşruiyet anlamında ölse de, olası bir Federasyon’dan uzak durmak sağ yanım için temel siyasi varoluş meselesidir. Yeni kurulacak bir Federal Kıbrıs’ın Kıbrıslı Türklere yeniden “karanlık yıllar” (1963-1974) yaşatacağından hiç kuşkuları yoktur. KKTC’nin tanınmayacağını Cumhurbaşkanı Ersin Tatar başta olmak üzere hemen hemen hepsi bilse de, Federasyondan uzak kalmak için KKTC’ye sarılmaları gerektikleri noktasında duygu birlikteliği içindedirler.
Şimdilerde Türkiye, Rum tarafının Akdeniz sularındaki gaz manevrasına karşılık vermek için Federasyon’dan vazgeçip İki Devlet Tezine dönmüş.
Sağ tarafımdan 4-5 kişi çıkmış mütemadiyen sol tarafımla didişiyor. “Rumlar ikincidir Federasyonu reddediyor, CTP neden Federasyon tezinden vazgeçmiyor?”
Birinci husus şu! Rumların ikinci kez Federasyon tezini reddetmesini ortaya çıkartan habire sallayıp didiştiğiniz sol yanınız. Önce bunun ortaya çıkmasında ortaya koydukları emek ve mücadele için onlara teşekkür etmeniz gerekir. Size kalsa bu durum hiç ortaya çıkmayacaktı. Denktaş gibi “biz bu Annan Planı’nın ruhuna karşıyız” diyerek, sizden sonra gelecek olan nesillere Rum siyasi liderliği gibi bir liderliği dahi daha esnek, çözümcü ve barışcıl görünmesine yardımcı olacaktınız. Bunun özellikle yeni nesiller açısından ortaya çıkmasını sağlayan Türkiye’de Erdoğan’ın askeri vesayete karşı kendi iktidarını muhkemleştirme çabası ve KKTC’deki soldur.
İkinci husus şu, Türkiye 2004 ile 2017 yılları arasında Federasyon tezini savunurken size sol yanınızdan birileri çıkıp da “İki Devletli Çözüm arayışı bitti, KKTC tezinizden neden vazgeçmiyorsunuz?” diye sizinle didişip durdu mu? Siz KKTC çizginizden neden vazgeçmediyseniz, onlar da Federasyon çizgilerinden o yüzden vazgeçmeyecek.
Solun insanı özgürleştiren kritik aklına, sosyal adalet nosyonuna ve evrensel hümanizmine her zaman ihtiyaç vardır. Zamanında Rum siyasi liderliğinin bin bir eziyetine maruz bıraktığı kendi insanlarınızı, yıllarca “Rumcu” diyerek ezip horladınız. Rum siyasi liderliğinin zamanında kendi insanınıza veremediği zararı bizzat siz verdiniz! İki tarafın da birçok can kaybı ve tarif edilemez acılar çektiği bir etnik çatışmanın ve bölünmenin ardından, yeniden Federal Çözüm ortaklığı gibi bir siyasi düşünceyi destekleyen insanların içlerindeki güzelliği ve saflığı birçoğunuz bir kez bile olsun göremediniz.
Siz kendi sol yanınıza saldırıp durmayın! Geldiği siyasi akım, yüklendiği tarihi misyon, ve ENOSIS ülküsü altında yaptığı siyasi demeçlerden mütevellit ister Federasyon olsun ister olmasın her zaman için Kıbrıslı Türklerden (solcusu sağcısı fark etmez) bir kılıç mesafe uzaklıkta tutulması gereken Hristodulidis’in Amerika’yı yanına çekme çabalarını Türkiye ile birlikte nasıl bir karşılık vereceğinizi Kıbrıslı Türklere anlatınız.
Kimbilir belki önümüzdeki seçimi Federasyoncu kesimin lideri kazanır. Belki ileriki yıllarda Türkiye, Crans Montana sürecinde olduğu gibi iyi bir gaz anlaşması vaadi ile Federasyon müzakerelerine yeniden başlatılmasına yeşil ışık yakar. Siz bu süre zarfında kendi insanınıza iyi davranın!
Neşe Yaşın ne güzel yazmıştı zamanında “Benim Yurdum İkiye Bölünmüş Ortasından” diye.
Benim jenerasyonum için durum biraz farklılaşmış.
Benim toplumum ve de yurdum iki farklı siyasi bilince bölünmüş ortasından!
Charles Dickens’ının İki Şehrin Hikayesi gibi!
Sağ yanım dünyada egemen olamayan ama Ruma karşı tam bağımsız olan KKTC üzerinden Türk kimliğine, Sol yanım tarihte olmamış iki ortak Federasyon Çözümü üzerinden Kıbrıslı kimliğine sarılıp durur.
Yolsuzluk, adaletsizlik ve ötekileştirme dışında,
Kendi toplumunun ve yurdunun toplamını sevmeli insan!