1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Acıdan Umuda” başlıklı sergi, bu akşam açılıyor…
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Acıdan Umuda” başlıklı sergi, bu akşam açılıyor…

A+A-

12 Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum sanatçının “Acıdan Umuda” başlıklı resim sergisi, bu akşam saat 18.00’de, Lefkoşa’da, Ledra Palas barikatının hemen kuzeyinde bulunan Stelyos Vakfı Merkezi’nde açılıyor.

AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu’nun İki Toplumu Kayıp Yakınları ve Savaş Mağdurları Örgütü “Birlikte Başarabiliriz” ve “Kültürel Hareket”le birlikte organize ettiği serginin küratörlüğünü ressam Nilgün Güney ve seramik sanatçısı Fotis Dimitriu organize etti.

Sergi, 2025 yılı boyunca adanın her iki tarafını dolaşacak ve Larnaka, Baf, Mağusa ve diğer kentlerde sanatçıların eserleri sergilenecek. Sergi insani bir konuda olduğu için sanat eserleri satışa sunulmayacak. Serginin küratörleri ressam Nilgün Güney ile seramik sanatçısı Fotos Dimitriu.

 

SERGİ FİKRİ YILDAN SEDEF GÜLAKDENİZ’DEN GELDİ…

İki toplumlu böyle bir serginin açılması fikri, bir “kayıp” yakını olan aslen Dohnili Yıldan Sedef Gülakdeniz’den geldi. 1974’te EOKA-B’ci bazı Kıbrıslı Rumlar tarafından Dohni (Taşkent) ve Zigi’den (Terazi) iki otobüs dolusu Kıbrıslıtürk’le birlikte Yıldan Sedef Gülakdeniz’in iki kardeşi de Dohni’den alınarak “kayıp” edilmişti. Kayıplar Komitesi’nin Leymosun yakınlarındaki  Yerasa ve Pareklişa’da iki büyük toplu mezarda yürüttüğü kazılarda Dohni ve Zigi’den “kayıp” edilmiş olan pek çok Kıbrıslı Türk’ten geride kalanlar bulundu. Ancak Yıldan Sedef Gülakdeniz’in kardeşi Ahmet Hamza’nın kalıntıları bulunurken, diğer kardeşi Yüksel Hamza’dan geride kalanlar toplu mezarlarda bulunamadı ve o hala “kayıp”tır… 20 yıldan beridir seramik sanatında uğraş veren ve çeşitli sergilerde eserleri yer alan Yıldan Sedef Gülakdeniz, böyle bir serginin organize edilmesi için bizden yardım istedi. Biz de serginin küratörlüğünü yapacak olan ressam Nilgün Güney ve seramik sanatçısı Fotos Dimitriu’yla Yıldan Sedef Gülakdeniz’i bir araya getirdik. Nilgün Güney, 2013 yılında da “kayıplar” ve “toplu mezarlar”la ilgili “Gerçeğin Rengi” resim sergisinin küratörlüğünü yapmıştı. “Acıdan Umuda” sergi fikri böyle doğdu ve gelişti. AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu, “kayıplar” konusunda bizimle bir etkinlik düzenlemek isteyince, bu sergi gündeme geldi. Sergiye eser veren sanatçılarla bir araya gelinen bir etkinlik düzenlendik ve bu insani konu ele alınarak çalışmalara başlandı…

 

“ACILAR İYİLEŞTİRİLEREK UMUDA DÖNÜŞTÜRÜLMELİ…”

AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu Sorumlusu Elias Dimitriu, “Kültürel Hareket” eşbaşkanı Andreas Hrisanthu ve bizim ortak açıklamamızda şöyle denildi:

sayfa-17-resssm.jpg“İki toplumdan 12 Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk sanatçı, tüm Kıbrıslılar’ın insani acılarını ve bu acıların iyileştirilerek umuda nasıl dönüştürebileceğini yansıtmak üzere sanat eserlerini bir araya getiriyorlar. Sergi, bu 12 sanatçının resim, seramik ve heykelleri aracılığıyla Kıbrıslılar’ın kalplerine seslenmeyi ve iki toplumdan sade yurttaşlara savaşın ve iki toplumlu çatışmaların yaşattığı acılara yönelik empati yaratmayı hedefliyor… Bu acılar unutulmadı ancak Kıbrıslılar’ın çatışma yolunu değil gelecek kuşaklar için iletişim ve barışçıl birliktelik yolunu seçebilmeleri için bu acıları iyileştirme yolu bulunmalıdır…

Açılış: 27 Ocak 2025, Pazartesi saat 18.00. Serginin açılışında, AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu ve araştırmacı gazeteci ve barış aktivisti Sevgül Uludağ birer konuşma yapacak.

Yer: Stelyos Vakfı Merkezi (5, Marku Draku Sokağı, Lefkoşa) – Vakfın merkezi, Ledra Palas geçiş noktasından 200 metre uzaklıktadır

Sergi 28-31 Ocak 2025 tarihlerinde 09:00–13:00, 15:00-19:00 saatlerinde açık olacak.

Serginin küratörleri: Fotos Dimitriu ve Nilgün Güney

Sergide yer alan sanatçılar: Nilgün Güney, Fotos Dimitriu, Dafne Trimikliniodis, Hristos Kakullis (CRS), Yıldan Sedef Gülakdeniz, Vassos Dimitriu, Derviş Özer, George Gavriel, Aliye Gündoğdu, Aydan Lisaniler,  Eda Gökçe ve (rahmetlik) Michalis Kirlitças.

Sergiyi düzenleyenler: Sergi, İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Mağdurları örgütü “Birlikte Başarabiliriz” ve “Kültürel Hareket”le işbirliği içinde, AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu tarafından düzenlenmiştir.

Ekte görülen serginin Türkçe, Rumca ve İngilizce afişleri, ressam Nilgün Güney tarafından düzenlenmiştir.”


***  BASINDAN GÜNCEL…

“Suriye'de savaştan kurtulanları sessizce öldüren miras: Mayınlar ve patlamamış mühimmat…”

Heba Bitar/Lina Şaikhuni/BBC

Ayghad zeytin bahçelerine geri dönüşünün bir kabusa dönüşeceğini hiç düşünmemişti.

Ölmüş babasının fotoğrafını bize gösterirken, göz yaşlarını tutmaya çalışıyor ve gülümsüyor. Etrafı, İdlib bölgesinde yer alan verimli zeytin ağaçlarıyla çevirili.

Fotoğraf beş yıl önce çekilmişti. Eski yönetimle bağlantılı güçler, Sarakeb yakınlarındaki köylerini ele geçirmeden birkaç ay önce.

Şehir yıllarca Suriyeli muhalif güçlerin elindeki stratejik bir yerdi. Daha sonra devrik Beşar Esad rejimiyle müttefik güçler, 2019 sonlarında İdlib bölgesindeki isyancılara karşı bir saldırı başlattı.

Esad güçleri, 2020 başında kuzeybatı Suriye'de muhaliflerin güçlü olduğu başka birkaç yeri daha ele geçirirken, yüz binlerce kişi evlerinden kaçtı.

Ayghad ve babası yerlerinden edilenler arasındaydı.

Yaşlar gözlerini doldururken "Çatışmalar ve hava saldırıları yüzünden kaçmak zorundaydık. Babam gitmeyi reddediyordu. Kendi topraklarında ölmek istedi."

Baba ve oğlu o zamandan bu yana dönmeyi hasretle bekliyordu. Muhalif güçler Kasım 2024'te köylerini ele geçirdiğinde rüyaları gerçeğe dönüşmek üzereydi. Ama sonra facia geldi.

Ayghad "Topraklarımıza zeytin dikmek istedik. İki ayrı araçla gidiyorduk. Babam, İdlib'deki evimize başka bir yoldan gitti. Onu uyardım ama ısrar etti. Arabası bir mayına çarptı ve havaya uçtu" diye anlatıyor.

Ayghad'ın babası olay yerinde hemen öldü. O gün sadece babasını değil, ailesinin başlıca gelir kaynağını kaybetti. 100 bin metrekareye yayılan toprakları 50 yaşındaki zeytin ağaçlarıyla doluydu. Şimdiyse, tehlikeli bir mayın tarlası ilan edildi.

 

SİVİLLERE BÜYÜK TEHDİT

Kara mayınları ve diğer patlayıcı cihazları temizlemekte uzmanlaşan Halo Vakfına göre Esad rejiminin Aralık başında devrilmesinden bu yana aralarında 27 çocuğun bulunduğu en az 144 kişi öldü.

Beyaz Bereliler (Beyaz Baretliler) diye bilinen Suriye Sivil Savunma Güçleri BBC'ye yaptığı açıklamada, çok sayıda kişinin Esad rejiminin çökmesinden sonra topraklarına geri dönmeye çalışan çiftçiler ve yer sahipleri.

Patlamamış mühimmat Suriye'de büyük bir yaşam riski oluşturuyor. Asıl olarak iki kategoriye ayrılıyor. Birincisi misket bombaları, havanlar ve el bombaları gibi patlamamış mühimmatlar.

Kuzeybatı Suriye'de Beyaz Bereliler’in patlamamış mühimmat temizleme ekibinin başındaki Hasan Talfah genelde yer üstünde görülebildikleri için bunları temizlemenin daha kolay olduğunu söylüyor.

Beyaz Bereliler, 27 Kasım - 3 Ocak arasında Kuzeybatı Suriye'de 822 patlamamış mühimmatı etkisiz hale getirdiklerini söylüyor.

Talfah, asıl zorluğun ikinci kategorideki mühimmatların, kara mayınlarının olduğunu söylüyor.

Talfah, hükümet güçlerinin genelde tarım toprakları olmak üzere ülke çapında yüz binlerce mayın koyduğunu vurguluyor.

Beyaz Bereliler’e göre Esad rejiminin düşmesinden bu yana kayıtlara geçen ölümlerin çoğunluğu eski cephe hatlarında. Ölenlerin çoğu da erkek.

Talfah bizi kara mayınlarıyla dolu iki dev tarlaya götürüyor. Aracımız, uzun, dar ve rüzgarlı bir toprak yolda onun aracını izliyor. Tarlalara ulaşmak için tek güvenli güzergah bu.

Yolun kenarlarında, çocuklar koşuşturuyor. Hazan bize çocukların son dönemde geri dönen ailelere üye olduklarını söylüyor. Ancak kara mayınlarının oluşturduğu tehlike etraflarında.

Aracımıza giderken, uzaktaki bir bariyere işaret ediyor.

"Burası, İdlib bölgesinde hükümet güçleriyle, muhalif örgütler arasındaki kontrol bölgelerini ayıran son noktaydı" diyor.

Esad güçlerinin muhaliflerin ilerleyişini engellemek için bariyerin ötesine de binlerce mayın yerleştirdiğini anlatıyor.

Üzerinde durduğumuz tarlalar bir zamanlar yaşamsal önemdeki tarım topraklarıydı. Bugün hepsi çorak ve dürbünlerimizle seçebildiğimiz, kara mayınlarının üst kısımları dışında görünür bir yeşil renk yok.

Mayın temizleme konusunda uzmanlığı olmayan Beyaz Bereliler’in şu anda tek yapabildiği tarlaların etrafına kordon çekmek ve uyarı işaretleri koymak.

Aynı zamanda tarlaların etrafındaki sınırlara ve evlere de sprey boyalarla "Tehlike - ileride kara mayınları var" yazıyorlar.

Yerel halk arasında farkındalık yaratmak için kampanya da yürütüyorlar.

Dönüş yolunda, yakın geçmişte topraklarına geri dönmüş, 30'lu yaşlarındaki bir çiftçiyle karşılaşıyoruz. Toprakların bir kısmının ailesine ait olduğunu söylüyor.

Muhammed "Geldiğimizde hiçbir yeri tanıyamadık. Buğday, arpa, kimyon ve pamuk ekerdik. Şimdi hiçbir şey yapamıyoruz. Bu toprakları işleyemediğimiz müddetçe yoksulluğumuz devam edecek" diyor.

 

MAYIN TARLALARI…

Beyaz Bereliler bir ayın biraz üzerindeki bir süre içinde 117 mayın tarlası tespit edip, kordon altına aldıklarını söylüyor.

Patlamamış mühimmat ve kara mayınları alanında sadece onlar çalışmıyor ve farklı kuruluşların çabaları arasında pek koordinasyon yok gibi.

Ayrıca patlamamış mühimmat ve kara mayını tehlikesi bulunan alanlar konusunda doğru bir istatistik yok. Ancak Halo Vakfı gibi uluslararası kuruluşlar yaklaşık haritalar çizdi.

Halo'nun Suriye programı müdürü Damian O'Brien, ülke için ne yapılması gerektiğini saptamak ve sorunun boyutlarını anlamak için kapsamlı bir araştırma yapılması gerektiğini vurguluyor.

Suriye'deki sivillerin yaşamının korunabilmesi için bir milyon dolayında patlayıcının imha edilmesi gerektiğini tahmin ediyor…

Suriye'deki mevcut uzmanlık düzeyi, patlamamış mühimmatların sivillerin yaşamına yönelttiği büyük tehlikelerle başa çıkmakta yeterli gibi görünmüyor.

O'Brien, ülkedeki uzmanlığın geliştirilmesi için uluslararası toplumun Suriye'deki yeni yönetimle birlikte çalışması gerektiğini vurguluyor.

Talfah için ise patlamamış mühimmat ve tehlikeleri konusundaki farkındalığı artırmak, kişisel bir göreve dönüştü. 10 yıl önce bir salkım bombasını etkisiz hale getirmeye çalışırken bir bacağını kaybetti.

Yaralanmasının ve patlamamış mühimmatlardan etkilenen çocukların ve sivillerin yürek burkan hikayelerinin, çalışmaya devam etme ısrarını beslediğini anlatıyor.

"Hiçbir sivilin ya da ekip üyesinin benim başıma geleni yaşamasını istemem. Sivillerin yaşamını tehdit eden bir tehlikeyi etkisiz hale getirdiğimdeki hissi tarif edemem."

Ancak uluslararası ve yerel uğraşlar kara mayını tehlikesini etkisiz hale getirene dek, çok sayıda sivilin ve özellikle de çocukların yaşamı risk altında.

(BBC - Heba Bitar/Lina Şaikhuni – 23.1.2025)

Bu yazı toplam 809 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar