1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Adamızın geçmişi yarım kalıyor”
“Adamızın geçmişi yarım kalıyor”

“Adamızın geçmişi yarım kalıyor”

Türkiye’nin en önemli akademisyenlerinden biri arkeolog Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu. Kıbrıslı ancak yaşamını Ankara’da sürdürüyor.

A+A-

Türkiye’nin en önemli akademisyenlerinden biri arkeolog Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu. Kıbrıslı ancak yaşamını Ankara’da sürdürüyor. Yıllardır İzmir’de Liman Tepe ve Çeşme Bağlararası kazılarında ortaya koyduğu çalışmalarıyla sadece Anadolu’nun değil, tüm Doğu Akdeniz’in tarihine ışık tutuyor. Santorini volkanının yarattığı tsunamiye dair bulgularıyla dünya çapında ses getiren bir keşfe imza atarken, bugün sualtı kazılarından kıyı yerleşimlerine kadar uzanan araştırmalarıyla Türkiye’nin denizcilik tarihini de yeniden yazıyor. Tüm bu bilimsel başarılara rağmen, doğup büyüdüğü Kıbrıs’ta arkeolojik çalışma yapamamanın derin üzüntüsünü ise yaşamaya devam ediyor. Ada’nın kuzeyinde elli yıldır tek bir kazının bile yapılamamasına dikkat çeken Şahoğlu, “Bile bile adamızın geçmişi yarım kalıyor, hikâye eksik yazılıyor” diyerek bilimsel mirasın korunması için ortak irade çağrısında bulunuyor. Vasıf Şahoğlu’nun kazı çalışmalarını yerinde izlemek ve bu röportajı gerçekleştirebilmek için bu kez Urla’ya gittim. Böylece arkeolojinin ne denli önemli bir bilim dalı olduğuna ve ne denli özveri istediğine de şahitlik ettim.

Sohbetimiz meslek seçimine dair anılarla başlıyor. 90’lı yılların başında arkeoloji, bugünkü kadar ilgi gören bir alan değildi; çoğu kişi için zahmetli, zorlu ve geleceği belirsiz bir meslek olarak görülüyordu. Vasıf Şahoğlu ise tüm bu riskleri göze alarak bu yolu seçti. Aradan geçen yıllar, onun kararının ne denli doğru olduğunu kanıtladı.

Özellikle arkeoloji okumak gibi bir hedefim yoktu, halam tarih öğretmeniydi ve onunla ne üzerine eğitim alacağıma baktığımızda olabileceğini düşündük. Doğayı, araştırmayı özgür olmayı çok severdim. Geçmiş kültürlere de ilgim vardı. Ankara Üniversitesi Arkeoloji bölümünde tarih öncesi ve tarihe ilk geçiş dönemini kazandım (Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi). İnsanların mağaralardan ilk çıktığı dönem ve klasik çağlara kadar olan dönemi kapsıyordu. Günümüz yaşamının tüm temelerinin atıldığı dönemi kapsıyor. Arkeolojinin en heyecanlı kısmı yeni bilinmeyen bir şeyleri ortaya çıkarıyor olmak. Vurduğunuz her çapa ile daha önce bilinen tüm keşifleri değiştirecek bir şey de çıkabilir. Böylece verdiğiniz emek size çok tatmin ediyor çünkü arkeologluk gecesi, günüzü olamayan bir meslek. Sürekli yeni keşiflere açık bir meslek. Günümüzde bu alana yardımcı bilimler gelişiyor dolayısı ile geçmişte tamamlanan bir kazı bugün bambaşka sonuçlara evrilebilir. Bu meslek çok katmanlı, uzun yıllara dayanan, başı sonu olmayan, insanın yaşadığın dönemde insanlığın geçmişine katkı koyabildiği bir meslek.”

Daha önce Çeşme Bağlararası’nda yaptığı önemli keşiflerle adını duyuran Şahoğlu, bugün çalışmalarını Urla’daki Liman Tepe’de sürdürüyor. Liman Tepe kazıları, İzmir bölgesinin klasik çağ öncesi kültürlerini gün yüzüne çıkararak Anadolu tarihinin en erken dönemlerine ışık tutuyor. Bu çalışmaları yerinde görmek oldukça etkileyici. 

47e9aa26-f336-41aa-889e-bdc38f0c86d5.jpg

“1992 yılında ilk kez kazıya Liman Tepe’de başlamıştım. Rahmetli Prof. Dr Hayat Erkanal hocam o zaman kazı başkanıydı. Aslında o yıldan bu yana Liman Tepe’deyim. Elbette o günden bugüne farklı kazılarda da buldum. Çeşme -Bağlararası da bunlardan biridir. Çok uzun zaman oradaki kazıları da sürdürdüm. Çok önemli keşiflerimiz oldu. Günümüzden 3500 yıl önce Santorini volkan patlamasının yarattığı tusunaminin boyutları ve Çeşme Bağlararası’nı yok etmesi, tüm Akdeniz’i etkilemiş olması, insanlık tarihinin gördüğü en büyük doğa olayının yaşanması, ve bu tusunami sonucu ölen bir kişinin kemiklerine ulaşmış olmamız çok büyük bir keşifti. İlk kez bir kazıda bu denli büyük bir alanı etkileyen doğa olayına ait detaylı veriler bulundu. Şuan bu çalışmalar yayın aşamasında. Bundan daha büyük bir keşif yapabilir miyim bilemiyorum tabii. Liman Tepe kazıları ise hiç durmadı. Hayat hocamın aramızdan 2019 yılında ayrılmasıyla buradaki kazıları ben devraldım. Benden sonra da öğrencilerim devralacak. Nasıl ki bugün Çeşme ve Urla biribirinden çok farklıysa geçmişte de benzer bir durum söz konusuydu. Bu kazılardaki sonuçlar tüm Akdeniz bölgesini daha iyi anlamak adına önemli. Biz bir bölgede bir çukur açıp sadece onu kazmıyoruz, bölgesel çalışma bize bu kazıların neler söylediğini çok daha geniş boyutta anlatıyor ve farklı dinamikleri ortaya koyabiliyoruz. Aslında hiç varlığından haberiniz olmayan bir tarihi siz açığa çıkardığınız buluntularla yazıyorsunuz. Liman Tepe bu bölgesel projenin anahtar yerleşimi. Günümüzden 7000 yıl öncesinden başlayan bir yaşam var. Bu noktada yaşam hiç durmamış. Ayrıca Türkiye’nin denizcilik tarihine ilişkin de çok önemli bir nokta. 7000 yıl öncesinde deniz aşırı bağlantılar kurulduğunu ortaya koyan bir bölge. Anadolu’nun Ege’ye açılan kapısıydı. 2000 yılından bu yana sualtı kazılarımız da devam ediyor. Türkiye’de sualtı liman kazılarının doğduğu yer olarak da kabul ediliyor. İlk kez denizaltında kalan bir limanı araştırıyoruz. Batıktan çok farklı bir şey söz konusu burada. Oradaki mendirek yapısıbir zamanlar bir kara parçasıyken zamanla denizin altında kalıyor. Bu yılki kazılarımızda günümüzden 5300 yıl öncesine ait deniz altına batmış bir alanı inceliyoruz ve bu alanın Liman Tepe’nin devamı olup olmadığını anlamaya çalışıyoruz. Sonuçta hepsi karadaki bir dünyaya ait. Denizcilik konusu kıyı yerleşimlerini anlamak bağlamında önemli.”


ddb5e170-5732-4e7a-80fe-734530c572eb.jpg

Kıbrıs adası arkeolojik açıdan büyük bir zenginliğe sahip olmasına rağmen, son elli yıldır adanın kuzeyinde kayda değer bir çalışma yapılamıyor. Bu durum,  Şahoğlu’nun da sıkça dile getirdiği bir üzüntü kaynağı. Kendi köklerine ait bu topraklarda geçmişi araştıramamak, adanın tarihinin yarım kalmasına seyirci kalmak, bilimsel mirasın eksik kalması endişesini de beraberinde getiriyor.

“Bilimsel olarak yapılabilen çok az sayıda çalışma oldu. Yapılan bu çalışmalar da büyük ölçüde ambargolara takıldı. Oysa arkeoloji bilimi son elli yılda dünyada adeta çağ atladı. Olayları anlama kapasitemiz çok gelişti. Burada Kıbrıs’ın kuzey yarısından adanın geçmişine ilişkin hiç bilgi gelmiyor. Sadece güneyde kazılar yapılabiliyor. Kıbrıs’ın binlerce yıllık tarihi geçmişi, eksik kalıyor. Göz göre göre yarısı eksik verilerle adanın geçmişi ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Kuzeyde yapılan çalışmalar ambargolar nedeniyle uluslararası düzeyde kabul göremiyor. Yayın yapılamıyor. Pek çok genç meslektaşımız da var. Burada doktora yapan Kıbrıslı asistanım ve iki de öğrencim var. Burada çalışıyorlar çünkü Kıbrıs’ta buna imkan bulamıyorlar. Ben de Kıbrıs’ta arkeolojik bir çalışma yapmayı çok istiyorum. En büyük hayalim Kıbrıs’ta da burada yaptığım gibi kazılar yapabilmek. Ben kendi ülkemde, kendi geçmişimi araştıramıyorum. Bu çok yanlış. Sürekli ambargolarla çıkmazdayız. Bunun üzerine eğinilmeli. Arkeoloji tabii en acil konu olamıyor. Yine de geçmişin araştırılması, bugün kadar önemli. Bu konuda yetişen insanlarımız da var. Bir kısmı Kayıp Şahıslar Komitesi’nde çalışıyor. Belki zaman içinde tüm Kıbrıslıların birlikte çalışabileceği bir ortam yaratılır. Bu konu politikacıların çözmesi gereken, bizi aşan bir konu. Bunun bilincine varılmalı, nasıl çözülebileceğine zihin yorulmalı beki toplumlarası görüşmelerde bu konu da gündeme taşınmalı. Arkeolojik çalışma yapamadığımız gibi artan yapılaşma ile olanları da kaybediyoruz. İleride hiçbir şeyi korumamakla da suçlanabiliriz. Adanın geçmişine ait esas bilgi kuzeyde yapılacak kazılardan gelecektir. Çünkü ana karaya yakın olan taraf orası. Bile bile adamızın geçmişi yarım kalıyor. Hikaye eksik yazılıyor. Bu sonsuza dek süremez. Ancak bizim yaşadığımız döneme denk geldi.. Yapmamız gereken Kıbrıs’ın kuzeyinde arkeolojik çalışma yapmanın, yasal yollarını bulmak olmalı. Geçtiğimiz haftalarda Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin daveti ile Tufan Erhürman başkanlığında tüm bu konuları içeren bir görüşme yaptık. Umarım toplum olarak konunun öneminin bilincine varır, bunun önünü açmak için doğru yolları buluruz.”

774e37bb-f5a3-4747-b865-e97e689ed0b1.jpg

Bu haber toplam 3559 defa okunmuştur