1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. 3. sınıf ağız kokulu insanlar…
3. sınıf ağız kokulu insanlar…

3. sınıf ağız kokulu insanlar…

Bir minibüs, içi kadın dolu, yarı çıplak… Sabahın erken saatinde süpermarketin önündeler... Şoföre verdikleri siparişi bekliyorlar herhalde arabanın içinde. Kikir kikirler… Liseli genç heyecanında bir şeyler anlatıyorlar birbirlerine, ha

A+A-

 

 

Bir minibüs, içi kadın dolu, yarı çıplak…

Sabahın erken saatinde süpermarketin önündeler...

Şoföre verdikleri siparişi bekliyorlar herhalde arabanın içinde.

Kikir kikirler…

Liseli genç heyecanında bir şeyler anlatıyorlar birbirlerine, havalı havalı bakıyorlar gelene geçene. Bazısı dalgın, cama dayamış kafasını, belki de dün akşamı düşünüyor. Bilemem… Belki de uzaktaki çocuğunu, sevdiğini, memleketini…

Ne kadar da güzeller...

Gülüyorlar… Yaşıyorlar da o zaman.

Çok acıyor mu canları ya da alıştılar mı ki acıya?

Açlıkla terbiye ederken hayat, hangi ağız kokulular gidip-geldi bu ölülerin üzerinde acep?

Kim düşürdü tuzağına, kim aldı, kim sattı, kim kaçtı umutlarını?

Ben biliyorum!

Hepsini gördüm, duydum, tanıyorum… Ama ne kadar mutlular işte onu da bilemem.

DEVLET BABA!

Seks köleliğini başlatan ve koruyan ve yücelten devlet baba!

***

Köle dememiz değil boşuna…

Pasaportlarına el koyan da devlet baba, bu kadınları haftada bir sağlık kontrolüne gönderen de devlet baba.

“E bunları kapatırsak erkeklerin hali ne olacak” diyen de devlet baba ve 3. sınıf ağız koku insanlar işte…

Anladık, yoktan değil ‘mikroptan’ var olduk ama yok da bu kadar!

ABD’nin her yıl hazırladığı insan ticareti raporunun sonuncusunda da, “Haftalık sağlık testleri yönetimin fuhuştan haberdar olduğunu gösteriyor” yazmakta.

E bu utanç da bize bir ömürdür yetmekte.

Önceki gün seks köleliğine dur diyen eylemciler ellerindeki pankartlarla sordular:

“Devlet kadın satıyor haberin var mı?” diye…

Haberimiz olsa gene iyi!

Azmettirici devlet ise birinci derece suç ortağı olarak vatandaş kalıyor geriye.

Hey millet;

Devlet kadın satmakta, devletimiz kadın satmakta!

 


Enver Bahçeciler

Kısa süre önce UBP Hükümeti tarafından özürlü maaşı bağlanan, G3, kalaşnikof, MP-5 gibi taramalı silahlarla verdiği pozlar sayesinde ‘fenomen’ olan Hasan Kurumanastırlı ile akraba sandınız siz…

Ama değil!

Olsun familya aynı familya.

Lefkoşa belediyesindeki mafya hikayelerinin baş aktörü.

Akmandor cinayetinin azmettiricisi olarak arandı. Silah bulunamadı.

Tesadüf o ki cinayetten bir gün önce Türkiye’ye ‘gitmişbulundu’ ancak babasının ölümü onu geri getirdi.

Havaalanında gözaltına alındı.

Mahkeme koridorundaki maktulün kız kardeşinin feryatlarını hatırlarsınız:

“Abimi sen öldürdün, nasıl susayım” …

Şimdi dışarıda.

Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinin lideri Dr. Fazıl Küçük’ün anıtmezarını temizlemek de ona kalmış, değirmen faresi heybetiyle verdiği pozla bir gazetenin sürmanşetindeydi geçen gün.

Vah ki ne vah!

“İşte gerçek vefa” başlığıyla hem de…

İşte gerçek KKTC!

***

Öldürülmekten korkan ve tehdit alan belediye çalışanlarından biri, daha birkaç ay önce polise verdiği ifadede şöyle demişti:

“Bu işin arkasında belediyedeki rantı kesilen Enver Bahçeciler ve Türkiye’deki bağlantısı Azmi Karamahmutoğlu var.”

Kim bu Azmi Karamahmutoğlu?

Türkiye ülkü ocakları eski genel başkanı.

Ulu kurt yani.

Hakkında ‘new age Abdullah Çatlı’ benzetmeleri yapılıyor.

Askerden kaçmak için KKTC’ye göçtüydü.

Döndüğünde de tabii ki bedelli askerlik yaptı.

Uzun lafın kısası:

Belediyeyi almaya hazırlananlar bu adamlarla uğraşmayı da göze almış olmalı. Belediyeyi söğüşleyenlerden o paralar faizleriyle geri alınmadıkça ve o kararları verenler hapis yatmadıkça umutlanmak için hiçbir neden olamaz.

 


YOLDA BULDUKLARIM

Hasan Kalabık

Kıbrıs’a ailesini ziyarete gelmiş. Aslen Reyhanlılı…

Sıkıntılı bir yüzle bakıyor.

“Neyin var? Hayırdır?” dedim. Yüzünü buruşturdu.

Doktora gidecekmiş. Ne rahatsızlığı olduğunu söylemedi.

Çok şikayetçi.

“Bizim orada hastaneye gidip, vatandaşlık numaranı veriyorsun beş kuruş vermeden tedavini yapıp gönderiyorlar” diyor.

“Eskiden bizde de öyleydi” diyemedim.

“Genel sağlık sigortası var, bütün masrafların oradan karşılanıyor” dedi.

“Bizdeki battı” diyemedim.

Hastanenin önünde indi, gitti.


 

Arap demokrasisi ve kadın

İslamcıların yönetiminde bir banka ‘evde kalmış’ kadınlara bir çare bulmuş. Kızların 14-18 yaşlarında evlendirildiği bu ülkede resmi olmayan rakamlara göre 9 milyon ‘evde kalmış’ kız varmış.

Banka da Mısırlı kızlarla evlenen erkeklere % 3 gibi bir faizle uzun vadeli kredi vermeye başlamış.

Evli olup da ikinci eş almak isteyenlere ise faiz oranı % 6...

Faizlerin düşüklüğünü fırsat bilen üç ya da dördüncü eş almaya yeltenenlere ise banka geçit vermiyor ve faiz oranını % 18’e çıkarıyor.

Yani iki tane yeter diyor! Belki bankanın müdürü bir kadındır.

Bu arada banka, krediyi alıp evlenen ve sonra da boşayanların kredisini de iptal ediyor.

Yani olan yine kadına oluyor!


 

Hrant Dink ve 1915

İstedikleri kadar karartsınlar, korusunlar, kollasınlar...

Biz bitti demeden bu dava bitmez diyen Hrant'ın arkadaşları, katledilişinin 6’ıncı yılında İstanbul’da çeşitli etkinlikler düzenledi. Tütün Deposu’nda düzenlenen sergi ise gidenleri büyüledi.

Serginin fotoğrafları arasında beni en çok etkileyen bu fotoğraf oldu.

Elin içinde toplanan anahtarlar…

Extramücadele Platformu’nun "1915" isimli çalışması, Muhammed Peygamber'in, "Veren el, alan elden hayırlıdır" hadisinden yola çıkmış.

Elin içinde toparlanan anahtarlar göçe zorlanan Ermenileri, anahtarları toplayan el ise devleti simgeliyor.

Ve insanlık, bu katlin sorumlularını artık demir parmaklıklar arkasında görmek istiyor…

 

 


 

Barışın kalabalığı

 

Paris’te katledilen 3 Kürt kadının cenazeleri dün memleketlerine ulaştı. Yüz binlerin elleri üstünde… Ve dün belki de tarihinde ilk kez bu denli büyük bir kalabalık bu denli büyük bir acıyla olgunlukla baş etti ve başlatılan barış sürecinin ilk meyvesi de bence bu oldu.

Olaysız biten cenaze töreni Türkiye’de ‘Kürt Sorunu’nda yeni bir dönemin başladığının kanıtı. Tek dileğim sağduyunun devam etmesi ve toprağa düşen gençlerin ve evlatlarını elleriyle gömen annelerin acısının dinmesi. Hadi Türkiye!

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2458 defa okunmuştur