1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. Zirve Bitti Tartışmalar Sürüyor
Ünal Fındık

Ünal Fındık

Zirve Bitti Tartışmalar Sürüyor

A+A-

Geçen hafta New York’ta 5+1 Kıbrıs zirvesi gerçekleşti. Zirve Mart ayında Cenevre’de yapılan zirvenin devamı niteliğinde gerçekleşti.

Taraflar kapsamlı çözüm müzakerelerine geçemedi. BM Genel Sekreteri Guterres’in Mart ayında görev olarak liderlerin önüne koyduğu Güven Artırıcı Önlemler, GAÖ yeniden masaya yatırıldı.

İki taraf da en küçük bir esneklik ortaya koymadığı için en küçük bir ilerleme sağlanamadı.

Guterres iki lideri New York’a akşam yemeğine davet ettiği Ekim 2024 tarihinde liderlerde yeni geçiş noktaları açmalarını ve geçişleri kolaylaştırmalarını istemişti.

İki lider de bu yönde çalışacaklarına söz vermişlerdi. Yaklaşık 10 ay önce verdikleri bu sözü hala yerine getiremediler. Bu konuda hala bir milim ilerleme sağlayamadılar.

İkisi de ilk gün ortaya koydukları önerilerden en küçük bir esneklik ortaya koymadılar.

Ersin Tatar ilk görüşmede Hristodulidis’e Haspolat, ardından da  Lüricina-Limya geçiş noktalarının açılmalarını önerdi.

Hristodulidis de ilk görüşmede Tatar’dan Kiracıköy ve Erenköy’den transit geçiş istedi.

Aradan geçen 10 ayda ne biri, ne de öteki en küçük bir esneklik ortaya koymadı.

Bu 10 ay içinde iki taraftan insanların geçiş noktalarında, özellikle Lefkoşa-Metehan ve Beyarmudu geçiş noktalarında çektikleri çile iki liderin de umurunda değil.

Tatar Erenköy ve Kiracıköy’ün askeri bölge olduğunu, bu nedenle yetkinin kendisinde değil, askerde olduğunu söyleyerek siyasi yaşamına bir gaf daha ekledi.

Bunu duyan Hristodulidis de “madem senin yetkin yok, ben de yetkili olan Hakan Fidan’la görüşürüm” diyerek, New York zirvesi sırasında doğrudan TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la bir saate yakın baş başa görüşme gerçekleştirdi.

Aslında New York zirvesinin en önemli görüşmesi de bu oldu. Henüz ne konuştukları açıklanmadı. Ama bu Kıbrıslı Türklerin devre dışı bırakıldığını ve eskiden beri doğrudan TC yetkilileri ile görüşmek isteyen Rum tarafının bu isteğini nihayet sayın Tatar’ın döneminde başardığını yaşayarak gördük.

Ersin Tatar adaya döndüğünde yaptığı açıklamada bir saatlik baş başa bir görüşmenin olmadığını, yemekten sonra o salonda ayak üstü görüştüklerini söyleyerek bir gaf daha yaptı.

Kusura bakmayın sayın Tatar ama böyle bir görüşme yapıp yapmadığını doğrulayacak, ya da yalanlayacak olan kişi siz değil, görüşmeyi gerçekleştiren Hakan Fidan olmalıydı.

Guterres zirvenin ardından yaptığı açıklamada zirvenin başarılı olduğunu, Cenevre’de belirlenen GAÖ’lerden 4 tanesinde ilerleme sağlandığını, 2 tanesinde ise ilerleme olmadığını, ama liderlerin bu 2 GAÖ üzerinde çalışmaya devam edeceklerini ve Eylül ayında New York’ya yeni bir zirve olacağını söyledi.

Guterres Eylül ayındaki zirvenin 3’lü olacağını, yani iki liderin kendisi ile bir araya geleceğini, 5+1 zirvenin ise kuzeyde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından yine bu yıl sonundan önce gerçekleşeceğini açıkladı.

Bu açıklamalardan benim anladığım Guterres süreci koparmamak için elinden gelen çabayı ortaya koydu. Amacı kuzeyde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanacak muhtemel yenilenmenin ardından kapsamlı müzakereleri başlatabilmektir.

Sanırım bu konuda garantör ülkeler ve ilgili bütün tarafların desteğini de almıştır. Yoksa boşuna yeni temsilci atayarak, süreci ilerletmeye çalışmazdı.

Çünkü bu BM’nin hem maddi, hem de insan kaynaklarını boşuna harcanması olurdu. Bu nedenle bütün taraflar Ekim ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanacak değişimi görmek istiyor.

İki lider de “çözümsüzlük çözümdür” anlayışındadır. Ama bu adada yaşayan herkes çözümsüzlüğün, çözüm olamayacağını, bunun iki taraf için de, iki tarafta yaşayan insanlar için de zorluklar demek olduğunu biliyor.

Kıbrıs sorunu artık bitirilmelidir. Kıbrıslılar, Türkler ve Rumlar bu sorunla yaşamanın zorluklarını her gün yaşayarak görüyor.

Liderlerin görmediğini, görmek istemediğini, ister güneyde, ister kuzeyde yaşasın, sokaktaki insanlar görüyor.

Kıbrıs adası artık çözüm, barış ve huzur adası olmak istiyor. Bu aynı zamanda bütün bölge ülkeleri için de huzur demektir. Kıbrıs sorununa bulunacak bir çözüm ateş çemberinde yaşam süren Ortadoğu halkları için de umut ışığı olacak.

Bu yazı toplam 980 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar