1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. YILTAN TAŞÇI İLE 'LEFKOŞA’NIN YÜZLERİ'
YILTAN TAŞÇI İLE LEFKOŞA’NIN YÜZLERİ

YILTAN TAŞÇI İLE 'LEFKOŞA’NIN YÜZLERİ'

Yıltan Taşçı ile fotoğrafı ve “Lefkoşa’nın Yüzleri” sergisini konuştuk

A+A-

 

Taşçı: “Fotoğraf çekmek; aklı, gözü ve yüreği aynı nişan çizgisi üzerine getirmektir.”

Taşçı: “Gözüme hitap eden her şeyi fotoğraf çekerim”

Serkan SOYALAN

Müzik ve edebiyat alanındaki çalışmalarıyla bilinen, ancak son yıllarda fotoğraf sanatımıza da büyük katkılar sağlayan Yıltan Taşçı ile fotoğrafı ve “Lefkoşa’nın Yüzleri” sergisini konuştuk.

Yıltan Taşçı ismi son dönemlerde yaptığı sanat çalışmalarıyla gündemde yer alıyor. Öncelikle son dönemdeki çalışmalarınızla başlayalım. Son olarak “Lefkoşa’nın Yüzleri” sergisini açtınız. Neden “Lefkoşa’nın Yüzleri”?

“Lefkoşa’nın Yüzleri” benim beşinci Fotoğraf sergim olarak açıldı.  Sergim Telsim/Sanat’ın katkılarıyla 11 Aralık 2012 tarihinde İsmet Vehit Güney Sanat Merkezi’nde sanatseverlerle buluştu.  “100 Yüz – Sanatçı Portreler 1 “  ve “Son 1001” sergilerimde olduğu gibi,  bu sergimde de amacıma ulaşmak için araç olarak kullandım fotoğrafı. “Sanatçı  Portreler”de sanatçılarımızı tanıtmak, “Son 10001”de “kansız soykırım” diye tanımladığım asimilasyonu protesto etmek istemiştim. Bu sergimde de yüzleri Lefkoşa ile özdeşleşmiş, Lefkoşa’ya gönül vermiş ve emekleriyle Lefkoşa’nın simgesi hâline gelmiş değerli kişileri topluma, özellikle de genç kuşaklara, tanıtmak istedim.

Sergide yer alan fotoğraflardaki yüzlerde kimler var?

Sergide türlü kesimlerden , (kebapçı, kahveci, futbolcu, yazar, müezzin, döşemeci, fotoğrafçı, sandviççi, sandalyeci, saatçi vb.) toplam otuz değerli Lefkoşalının fotoğrafları var. Sergide isimleri olan değerler:  Veysi Canateş, Cemal Efe, Ali Sandallı, Mehmet Şık, Meryem Özyeşer, Ali Zir, Ahmet Gürses, Enver Lefkonuklu, Kemal Köse, Saffet Anibal, Selim Erdoğdu, Aysel Karyağdı, Tahsin Özler, Mehmet Kansu, Saydam Berberoğlu, Altay Ayrancıoğlu, Halil İnönü, Ahmet Akdal, Arif Kıvılcımlı, Cemal Doran, Ahmet Mavigözlü, Veli Hakkı, Hamis Hudari, Ziba Kiraz, Ahmet Ramiz, Mehmet Cabacaba, İlker Dağer, Ayhan Enver, Şevki Yoldaş ve Hakan Âşık.

 

PORTRE VE DENİZ

 

Aslında sadece portre çekmiyorsunuz. Diğer çalışmalarınızdan bahsedecek olursak neler söyleyebiliriz?

Portre benim esas tarzımdır. Dikkat ettiyseniz beş sergimin üçü portrelerden oluşuyor. Ancak gözüme hitap eden her şeyin fotoğrafını çekerim. Portreden sonra “deniz” de ilgimi çeker.

“Deklanşör Fotoğraf Grubunu” da kurdunuz. Bu fotoğraf grubunun çalışmaları nelerdir?

Evet, bir yıl kadar önce kuruldu Deklanşör Fotoğraf Grubu. Üç kişiden oluşuyor.  Biri sen, biri ben ve Hasan Çakmak. Senin de bildiğin gibi fırsat buldukça köylerimize gidip fotoğraf çekiyoruz. Bu fotoğrafların kimileri sanatsal, kimileri de arşivsel nitelikli oluyor.

Fotoğraf alanında bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?

Bugüne dek hep ulusal fotoğraf yarışmalarına katıldım. Bundan böyle, ulusal yarışmaların yanı sıra uluslar arası fotoğraf yarışmalarına da katılmak istiyorum.  Gelecek yıl “Panoramik Lefkoşa” konulu bir fotoğraf sergisi açmak için de çalışmalarım sürüyor.

 

“FOTOĞRAF: ANI YAKALAMAK”

 

Peki, fotoğrafın tanımını yapar mısınız?

Klasik bir tanımla “anı yakalamaktır” fotoğrafın tanımı. Ben şöyle tanımlarım: Fotoğraf çekmek; aklı, gözü ve yüreği aynı nişan çizgisi üzerine getirmektir.

Biraz da sergilerden öncesini konuşalım. Fotoğraf çekmeye ne zaman, nasıl başladınız ve nasıl devam ettirdiniz?

1970’li yılların başlarında, henüz orta okula gittiğim yıllarda, yaz tatillerinde İngilizce öğretmenim Salih Çelebioğlu’nun Zafer Matbaası’nda çalışırken fotoğrafa ilgi duymaya başladım. Daha sonraları, lise yıllarında, okul gezilerinde ve okul partilerinde fotoğraf çekiyordum. Bu, üniversite yıllarında da amatörce sürdü. 1980’li yıllarda ise Söz gazetesinde köşe yazıları yazarken de fotoğraf çekmeye devam ettim.  Birlik ve Kıbrıs Postası gazetelerinde “deklanşöre takılanlar” adlı bir köşem vardı. Her gün bir fotoğraf yayınlıyordum bu köşede. Gazetecilik sayesinde fotoğrafta kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. 2010 yılının başından itibaren, Kıbrıs gazetesinin Ekran ekinde “8’inci Gün” adlı iki sayfam var. Bu sayfalarda fotoğraflarımı yayınlıyorum. Sözün kısası, kırk yıldır fotoğraf çekiyorum; ancak şunu da söylemek isterim ki, sanatsal nitelikli fotoğraf çekmeye 2005’ten itibaren başladım.

Katıldığınız sergiler, aldığınız ödüller var mı?

Devlet, Öztan Özatay, Telsim, Lapta Belediyesi ve benzeri fotoğraf yarışmalarında fotoğraflarım sergilendi. İlk kez bu yıl yapılan “Benim Kıbrıs’ım” konulu I. Telsim Fotoğraf Yarışması’nda birincilik ödülü aldım.

“Lefkoşa’nın Yüzleri” yanılmıyorsam beşinci serginiz. Önceki sergilerinizden de söz eder misiniz?

İlk sergim “Denizin Şiiri” 26 Ocak 2009’da Saçaklı Ev’de açıldı.  İkincisi “Klasik Kesitler” Lefkoşa Opel Plaza’da 8 Haziran 2010 tarihinde sanatseverlerle buluştu. Üçüncüsü “100 Yüz-Sanatçı  Portreler 1” İsmet Vehit Güney Sanat Merkezi’nde 14 Haziran 2011’de açıldı. Dördüncü sergim ise “Son 1001” de Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde 11 Ekim 2011 tarihinde açıldı.

Son olarak fotoğraf çekmeye yeni başlayanlara neler önermek istersiniz?

Öncelikle iyi bir makineye sahip olsunlar. Başlangıçta en süper makinelere sahip olmak gerekmez. Örneğin Nikon D 70 veya D 90 ile başlayabilirler. Çok fotoğraf çeksinler ve fotoğraf makinelerini tanımaya çalışsınlar.Teknik bilgilerini geliştirmek için çok okusunlar. Başkalarının çektiği birçok fotoğrafı incelesinler; ama taklit etmeye çalışmasınlar. Süreç içinde kendi özgün tarzlarını belirlesinler ve kendi tarzlarında süreli çalışsınlar.

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1636 defa okunmuştur