1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Yeyemem yok yeyceyik!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Yeyemem yok yeyceyik!

A+A-

Bir ara içime öyle garip bir kurt düşmedi dersem yalan olur!
Düştü!
Dedim dünya değişiyor be abi, baksana Trump’ın deliliklerine falan…

-*-*-

“Tayyip Bey de taaa BM Genel Kurullarında dile getirdi yani; bir bakarsınız masaya gelir, konuşulur” diye düşünmedim dersem cidden yalan olacaktı!
Vallahi düşündüm yani!

-*-*-

Propaganda o kadar güçlüydü ki; “bir yalanı 40 kere söylersen gerçek olur” noktasına kadar da geldim…

-*-*-

Şey ya hu!
Hani Kıbrıs’ta iki ayrı egemen eşit devlet!

-*-*-

Sonra gelişmeler gelişmeleri, çalışmalar çalışmaları, hazırlıklar da hazırlıkları takip edince, bir de baktım ki ben nenemin beşiğini tıngır mıngır sallıyormuşum!
Masal çıktı bizim eşit egemen ayrı devlet mevlet!

-*-*-

Devlet ile PKK ile barış çağrısı yapan “Devlet”, karıştırdık ki bu çağrı doğru olan çağrıydı… 
“Terör örgütü elebaşı” mertebesindeki Abdullah Öcalan’ı affeden veya affedecek olan ki doğrusu yine buydu bir “yönetim”, Ersin Tatar garibim ve üç beş Türkçü Kıbrıslı faşistin bir çeşit “tribal” yani “kabilesel” ya da bizim dilimizle “mastrübal” keyfiyle mi uğraşacaktı?

-*-*-

Türki devletler, Pakistan, Makistan diyerek bayağı gaz verdiler; sonra Kazakistan’dan öyle bir “kazak” pardon “kazık” yediler ki; çok ama çok affedersiniz, bu kazak kazığı, makat yoluyla vücudumuza girdi, kesinlikle diyaframı parçaladı, anatomik bilgim pek yeterli olmayabilir ama mideyi geçti, ciğere dayandı!

-*-*-

Geri kalan Türkilerde tek bir açıklama yok!
Türkiye kızmış bir tek!
Azerbaycan gardaşımız tıssss!

-*-*-

İlginçtir, Türki Kazak kardeşlerimizin “kazığı”na KKTC’de aşırı faşist çözüm karşıtı üç kişi dışında pek de “auuuvvv” diyen olmadı!
Öztürk Serengil yaşasaydı, “ah deme oh de” diyecekti ki ben o açıdan bakmayı tercih ederdim!
Her halde bizimkiler de “oh”u tercih etti!

-*-*-

Ersin abim yeniden başan adayı olacak ama UBP’nin desteğini alamayacak gibi duruyor; onun eyinden şey etmiş olabilir olayı ya fark etmedi, ya da bu konuda konuşma bronzosu tamamen yalamaydı!

-*-*-

Sonra, Cenevre’ye beş kala, olayın önemli aktörlerinden İngiliz Ada’ya geldi ve dedi ki, “iki bölgeli, iki toplumlu, iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federasyon…”

-*-*-

Annipşim Nikos bir sevinç, pür sevinç!
Hakan Fidan sessiz; Tayyip Bey “bilemem”…
Eski ve de yeni Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, daha ısınamadı!

-*-*-

Trump’tan medet ummuştuk; hatta “İki devletli çözüm ok ama Gazze’den sonra Gaziveren’i de isterim” noktasında bir açıklama dahi beklemiştim; olmadı!

-*-*-

Bu saatten sonra olur mu, olacak mı?
Görüntü kebap!
Artık pişmek üzere olan kebabı kimse çorbaya çeviremez! Taş gibi sert de olsa oğlak etimiz, Kıbrıslı da der, “yeyemem yok, yeyceyik!”

-*-*-

En azından abuk sabuk mezeler hazırlamaya kalkmayın; az yoğurt, maydanoz, soğan, domates ve summaktan oluşan salata; pide; keyfe göre cacık ve humus; mutlaka limon ve zivaniya!
Çözümün şerefine!
(Öyle geldi bana…)


Müslüman krallar hatta yeğenimiz 
bir kral bizi niye ‘görmüyor’?

Güzelyurt’ta ya da eski adıyla Morphou’da veya bizim söyleyişimizle Omorfo’da geçtiğimiz Cuma akşamı bir mevlide katıldım… 
Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz amcam Fadıl İncirli’nin “üçüncü gün mevlidi…”

-*-*-

Mevlit Güzelyurt Fatih Camii’nde okundu…
Bu cami yapıldığı zaman Güzelyurt’ta ortaokul öğrencisiydim…

-*-*-

Ve bizlere o zaman denmişti ki, “Camiyi Suudi Arabistan Kralı yaptırdı…”

-*-*-

Cuma akşamı hayatımda ilk kez bize verilen bilgiyle alakalı, cami girişinde bir de yazı gördüm… (Fotoğraftaki yazı)…
“Güzelyurt Fatih Camii – Suudi Arabistan Kralı Halid B. Abdulaziz Armağanıdır” yazıyordu…
Cümle de hatalı…
“Abdulaziz’in Armağanıdır” olacaktı…

-*-*-

Ve tarih silinmiş olacak ki daha sonra yeşil boya ile üzerinden geçilmiş…
1982…

-*-*-

Ölü doğmuş olsa da, KKTC’nin ilanından bir yıl önce…

-*-*-

Bilebilecek olanlara, sağa – sola sordum, Suudi Arabistan Krallığı bu camiyle birlikte bize bir de “Lefkoşa – Girne duble yolu” armağan etmiş…
Ama bizimkiler “duble yola gerek yok, single yapalım” demişler…

-*-*-

Yani çift gidiş – çift geliş (Şu andaki gibi) olması için para alınmış ama tek gidiş tek gelişte karar verilmiş!

-*-*-

Geriye kalan para mı?
“Yediler” demeyeceğim ama kesinlikle maaş ödediklerinden eminim…

-*-*-

Ya yolla ilgili plan değişikliğinden ya da bir yıl sonraki “KKTC’nin ilanı”ndan huylanan Suudiler, o günden beridir, azıcık münafık da olsak biz Müslüman kardeşlerine tek kuruşluk katkıda bulunmamışlar… 

-*-*-

Suudi Arabistan’ın 1932’den bu yana yedi kralı oldu…
Devletin kurucusu Abdulaziz bin Abdelrahman Al-Saud, (1932-1963)…
Oğlu Kral Saud (1953-64)…
Kurucu Kral’ın öteki oğlu Kral Faisal (1964-75)…
Kral Khalid (1975-82 Camimizi ve yolumzu yapan kral)…
Kral Fahd (1982-2005)…
Kral Abdullah (2005-2015)…
Kral King Salman bin Abdulaziz (2015 - )

-*-*-

Khalid ya da Halit’ten sonraki üç tane bizi hiç “görmedi!”…

-*-*-

Görmeleri için uğraştık mı?

-*-*-

Bırakın görmelerini, bize doğru bakmalarını başardık mı?
Tüm yatırımlarını Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yapıyorlar…
Onlar gibi öteki zengin Arap devlet veya devletçikleri de…

-*-*-

Ve tabii ki Kazakistan da!

-*-*-

Bence öksüz, kimsesiz kalmak bizim kabahatimiz…
Doğru siyasetimizin olmaması…
Sizce?

-*-*-

Bu arada eklemek lazım; daha önce de yazmıştım; Ürdün Kralı – 1962 doğumlu Abdullah II bin Al-Hussein Kıbrıslı Türk kökenli… 
O da her fırsatta Kıbrıs Cumhuriyeti’ne geliyor, Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanlarını Ürdün’de ağırlıyor… 

-*-*-

Ürdün’ün efsane kralı Hüseyin’in oğlu olan Abdullah II; büyük dedesinin adını taşıyor…
Ve Hüseyin’den önceki Kral olan Abdullah I’in oğlu Talal, Kıbrıslı Türk kökenli bir kadınla evliydi… 
Talal’ın eşi, Hüseyin’in annesi, Abdullah II’nin nenesi olan ana Kraliçe Zeyn evet Kıbrıslı Türk kökenli…
Yeğenimiz!

-*-*-

Baba tarafından soyunun İslam Dini Peygamberi Hz. Muhammed’e dayandığı söylenen Kral Abdullah II’nin anne tarafından soyu Kıbrıs’a uzanıyor…
Peygamber efendimizle de dünür olyoruz anlayacağınız!

-*-*-

Evet, Ürdün’ün kralının nenesi Zeyn el – Sharaf…
Kraliçe Zeyn’in annesinin adı Vijdan Hanım…
Vijdan Hanım da ünlü Kıbrıs Valisi “Kıbrıslı Kamil Paşa”nın yeğeni Şakir Paşa’nın kızı… (Televizyonda dizisi oynayan – oğlunun karısına şey eden Şakir Paşa ahlaksızı ile karıştırmayalım lütfen… O değil…)

-*-*-

Haaa, ister misiniz, tüm diplomasi kuralları zaten Trump’ın gazabına uğruyorken, Ersin Tatar da Ürdün Kralı Abdullah II’ye “sevgili yeğenim” diye başlayan bir mektup yazsa…  

-*-*-

O da yanıt verse ve “Sevgili yeğenim… Devletinizi tanıdım” falan dese!
Neden olmasın?
İyi pazarlar efendim… 

482528314-1892312448173504-5678108204286468011-n.jpg

Bu yazı toplam 2052 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar