1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Yeşil Hat’tan umuda: Kıbrıs’ta geçişlerin sessiz anlamı
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Yeşil Hat’tan umuda: Kıbrıs’ta geçişlerin sessiz anlamı

A+A-

Yıllardır süren eziyete, yeni geçiş kapılarının açılmasındaki iradesizliğe, liderlik yoksunluğuna ve statü gösterisine dönüşen muhaceret zorluklarına rağmen bir rekor kırıldı:
Yeşil Hat üzerinden yapılan geçişler ilk kez 7 milyonun üzerine çıktı.

Bu rakam yalnızca bir “veri” değil...
Bir gösterge!
Kıbrıslılar, zihinsel olarak hâlâ barışa hazır.
Bu geçişler, güven inşasına dair hâlâ canlı bir umudu taşıyor; düşmanlaştırmadan, kin ve hınç dilinden uzak durulursa, doğru yönetilirse, ekonomiye dair önemli bir fırsat kapısını da aralıyor.

***
Avrupa Birliği'nin yayımladığı son veriler, 2024 yılını kapsıyor: 7,18 milyon karşılıklı geçiş!
Aynı yıl Avrupa Birliği, Kıbrıslı Türklerin yaşam standartlarını yükseltmek amacıyla 39,4 milyon Euro’luk rekor bir kaynak aktardı.

Bu yalnızca bir maddi destek değil; 170’in üzerinde kültürel miras eseri restore edildi, 126 öğrenciye Avrupa’da burs imkânı sunuldu.

Ancak tablo bütünüyle parlak değil.

Yeşil Hat üzerinden gerçekleşen ticaret 2024’te %5 oranında azaldı.
Bu, yalnızca bir gerileme değil; bir uyarı, bir tehdittir aynı zamanda.

En temelde, bir yönetim eksikliği var.
Oysa “Yeşil Hat Tüzüğü” çok daha yüksek bir potansiyele sahip.
Üretime yönelirsek...
Üreticinin maliyet yükünü azaltabilirsek...

Bunun için gerekli olan şey;
Yetkin bir yönetim, planlama, organizasyon...
Müzakere ve diplomasi…

Ve elbette; kendini değil yurdunu seven insanlar!

***
Ama mesele yalnızca fon, ticaret ya da para değil.
Kıbrıs’ın çözüm ihtiyacı Avrupa’nın gündeminden düştü.
Unutuldu...
Bölünmüşlük neredeyse “normalleşti”.

Kıbrıslı Türk toplumu Avrupa değerlerinden giderek uzaklaşıyor.
Adanın kuzeyinde tam anlamıyla bir altüst oluş yaşanıyor:
Sağlık ve eğitim altyapısı çöktü, kontrolsüz nüfus artışı hızlandı, kumarhane lobisi yönetimi devraldı, kıyılar hunharca işgal edildi.

“Bunlar Avrupa Birliği’nin sorunu değil” diyenler olabilir.
Onların da sorunu!
Çünkü Kıbrıslı Türk toplumu uluslararası camiada gitgide daha da “görünmez” hâle geliyor.

Ve bu, Avrupa için bir sorumluluktur.
Çünkü “Kıbrıs”, herhangi bir AB üyesi değil.
Bu şartlar altında da olamaz!

***
Geçişler artıyor,
Avrupa’nın desteği büyüyor…
Ama kalıcı barış hâlâ yalnızca bir hedef.

Rakamlar umut verici bir yönü işaret ediyor elbette.
Ancak asıl mesele, zihinlerdeki sınırları aşmakta.
Geçiş sayılarındaki artış bir sinyal olabilir; bu sinyali kalıcı bir diyaloğa dönüştürmek,
siyasi iradenin, sivil toplumun ve bireylerin ortak görevi…

Artık gelecek belirsizliğini sırtımızdan atmalıyız…
Bu yükten kurtulmalıyız bir an önce…

Bu yazı toplam 1761 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar