1. YAZARLAR

  2. Aysu Basri Akter

  3. Taşlar Dökülürken
Aysu Basri Akter

Aysu Basri Akter

Taşlar Dökülürken

A+A-

Bir hükümetin neredeyse bütün kadro ve kademelerini kapsayan bir suç örgüsü dünyada eşi sık görülen bir durum değil.

Ve bizim şu anda şahitlik ettiğimiz şey tamamen bu…

Sahte diploma yolsuzluğundan, türlü rüşvete, insan kaçakçılığından belge sahteciliğine kadar çok geniş bir suç yelpazesinden bahsediyoruz.

Bu suçlarla ilgili yargılananlar ise, bu ülkenin en üst düzey bürokratları ve bakanları.

Daha vahimi Merkezi ihale Komisyonu Başkanı ve Yardımcısı.

Şüphesiz, Başbakanlık Müsteşarı rüşvetten ve kanunsuz silah bulundurmaktan mahkeme karşısındayken, Başbakan’ı hatta kabineyi bu suç sarmalından ari düşünmek mümkün değil.

İddiaya konu suçlar organize bir suç şebekesini tarif eder nitelikte.

Üstelik bunlar kamuoyuna yansıyanlar…

Peki ya henüz bilmediklerimiz?

Bunlar konuşulurken örneğin Kıb-Tek’in ihalesiz yakıt alımı sonuçları henüz soruşturulmuyor.

Ancak çok ciddi bilgi ve iddialar halihazırda gündeme gelmiş, her zaman olduğu gibi hızlı unutulmuş.

Sadece yakıtın kalitesiyle ilgili bilgiler değil, bu yakıtın taşınma ve ülkeye geliş şekliyle de ilgili çok ciddi bilgi ve iddialar var.

Konu uluslararası bir başka suç şebekesini işaret ediyor.

Ve bu suç şebekesi yine aynı şekilde Başbakan’dan bakanlarından ayrı düşünmek eşyanın tabiatına aykırı.

Kıbrıs Türk siyaseti tarihinin belki de en geniş ve en büyük yolsuzluk, rüşvet ve farklı suçlarıyla karşı karşıya.

Ulusal Birlik Partisi eminim siyasi tarihinin en kötü dönemini yaşıyor.

Zira gündeme düşmese de aslında bu avuç içi adada herkes herkesi biliyor. Bu hükümet göreve başladıktan çok kısa bir süre sonra rüşvet tarifeleri açık şekilde elden ele, dilden dile dolaşıyordu, zaten.

Yani bugün yaşanan gözaltı ya da tutuklamalar aslında çok eski derinleşmiş ve yayılmış suçların tezahürü. Sadece bir kısmı.

O yüzden de hükümet kamu yararına icraat yapmıyor. Yapamıyor!

İsitfa etmiyor.

Seçime yanaşmıyor.

Çünkü mevcut yapının motivasyonu çok farklı.

Suç ağı o kadar yaygın ki birkaç kişinin cezalandırılması, değiştirilmesi ya da istifa etmesi suçu temizlemiyor.

Şimdi taşlar yavaş yavaş dökülmeye başladı.

İddia ediyorum ki, bu görünen suçların arkasında çok da büyük yaygın ve uluslararası boyutu da olan çok daha ağır suçlar var.

Umarım Ulusal Birlik Partisi’nin sağ duyu sahibi nitelikli üyeleri bu gidişata dur diyebilir.

Liyakatsizlikle siyaseti itibarsızlaştıran bu güruhtan kendini temizleyebilir.

Umarım kurultay sonrası yeni döneminde Cumhuriyetçi Türk Partisi, bir erken seçimin bir an önce yapılabilmesi için daha zorlayıcı olabilir.

Bütün siyasi parti ve sivil toplum örgütlerine yaşananlara bakıp ders çıkarma sorumluluğu düşüyor.

Liyakatin olmadığı atamaların tamamının, bir şekilde sorunlu ya da suça bulaşmış olması sanırım yaşadıklarımızın özetidir.

O yüzden toplum olarak bizim de irademize, oyumuza sahip çıkıp küçük kişisel çıkarlara takılmadan, toplumsal ve bütünsel dürtülerle karar verebilmemiz gerekiyor.

Önce hepimiz kendimizden başlarsak içine düştüğümüz bu bataktan kurtulma şansımız olur.

Yok hızla değişen gündeme kurban edip her şeyin üzerine farklı ikballer için sünger çekersek, bugünden çok daha acı bir geleceğe doğru sürükleniriz.

Bu yazı toplam 176 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar