
YENİ BİR SİYASET, GENÇ BİR SİYASET
CTP-BG Genel Sekreteri, CTP Gençlik Örgütü Kurultayı’ndaki konuşması
------
Kıbrıs Türk kimliğinin özgürleşmesi, uzun yılardan beri üzerimizde baskı oluşturan farklı otoriter unsurlar tarafından engellenmiştir. Bugün dünyadan kopuk ve vesayet altında oluşumuzun sebebi, bu özgürleşme sürecini sözde milli gerekçelerle engelleyenler, bundan çıkar sağlayanlardır.
------
Asım AKANSOY *
Gençleri dinlemeden, dikkate almadan, hayatı anlamak her zaman eksik kalır. İnsan yaşı ilerlediğinde de durup, bir gencin tepkisini, heyecanını, kavgasını, sevdasını empati kurarak anlaması ve bundan kendine bir yol haritası çıkarması gerekir. Eğer olmaz ve gençlere slogancı, pankartçı gözüyle bakılırsa bir siyasi hareketin ilerlemesi asla mümkün değil.
Dolayısıyla şundan başlamak lazım, yaşı ilerlemiş olanların gençlerden öğrenecekleri çok şey vardır diye hep düşünmüşümdür. Ne için? Eğer değişim, dönüşüm istiyorsanız, bir gencin sahip olduğu coşkuyu benliğinizde taşımanız gerekir.
Bir süreden beridir bu topraklarda yeşermesi için çalıştığımız yeni bir siyaset anlayışının bu anlamda özü itibarıyla genç bir siyaset olduğunu ve bunu sizlerin temsil ettiğini düşünüyorum.
Özgürlükçü sosyalist bir partiyiz. Eşitlikçi ve çoğulcuyuz aynı zamanda.
Biz hayata bakarken, kendi değerlerimizi ya da sorunlarımızı hayata dayatmak derdinde olanlardan değiliz, tam tersine hayata dair her sorunun bizim de sorunumuz olduğunu bilecek kadar köklü bir siyasi geleneğin insanlarıyız..
Biz, ezberimizdeki veya kafamızdaki sorunlara değil hayatın bize sorduğu sorulara odaklanan insanlarız...
Acılardan, mağduriyetlerden gözümüzü ayırmayan, nerede bir ezen ezilen ilişkisi varsa orda olan, o ilişkiyi, o sorunu özgürlükçü bir yaklaşımla çözmek için, mağdur adına değil mağdurla birlikte var olanlardanız.
Arkadaşlar biz hayatı, hayatla birlikte, ondan öğrenerek dönüştürebiliriz, dönüştürürken de dönüşüme açık olacak şekilde yol alırız.
Değişimden korkmayan, karşımızdakileri değişimin gücü ile korkutan bir siyasi düşünce ile hareket edenleriz.
Kıbrıs Türk halkının varlığı bizim için önemlidir, Kıbrıs Türk halkının iradesi bizim için önemlidir.
Kıbrıs Türk kimliğinin özgürleşmesi, uzun yılardan beri üzerimizde baskı oluşturan farklı otoriter unsurlar tarafından engellenmiştir. Bugün dünyadan kopuk ve vesayet altında oluşumuzun sebebi, bu özgürleşme sürecini sözde milli gerekçelerle engelleyenler, bundan çıkar sağlayanlardır.
Barışın özgürleşme için olmazsa olmaz olduğunu bilecek kadar zeki, bilgili ve deneyim sahibiyiz. Barış için özgürlük için verilen mücadelenin bedelini bu toplumda hatta bu adada en çok ödeyenlerdeniz.
Bilinmelidir kıbrıslı türkler özgürleşmeden, yani kendi kimlikleri ile özgür geleceklerine adım atacakları barışa ulaşmadan , kıbrıslı rumların ya da türkiye halklarının özgürleşmesi de mümkün değildir. Bu konu bu denli birbirine bağlı, bağımlı bir konudur.
Bizlerin kendimizi abartmayacak kadar tevazu sahibi olmamız, gücümüzü ve kapasitemizi yok saydığımız anlamına gelmesin. Kimse bizi küçümsemesin...
Özgürleşebilmek için bizim kendi tarihimizlede yüzleşmemiz kaçınılmazdır. Bu yönde attığımız ciddi adımlar olmuştur, bunu daha da ileriye taşıyacağız. Bu adayı bölen, böldüren, insanları mutsuz ve umutsuz kılan her türlü entrikanın, ahlaksızlığın, cinayetin, terörün hesabını soracağız.
Değerli arkadaşlar,
Biz sıradan bir parti değiliz, biz klasik bir siyasi parti değiliz, biz koltukların pazara çıkarıldığı, küçük hesapların ayyuka, adalet ve onurun yerlere serildiği partilerden değiliz. Biz hükümetçilik oyunlarının da partisi değiliz. Biz dönüşümün ve değişimin partisiyiz, bu nedenle özgürlükçüyüz diyoruz.
Bizim sorumluluğumuz, tarih boyu ezilen bir halkın üyeleri olarak, bugün içinde bulunduğumuz bu ahlaksız siyasetin bir parçası olmamaktır. Biz hem sistemle hem hukukla hem de tarihle hesaplaşmak için buradayız ve bunun için geleceğiz.
BU SİSTEMLE HESAPLAŞACAĞIZ!
Kendi insanına demokrasiyi, sivilleşmeyi, adaleti layık görmeyen statükocu zihniyetler, bu halka çektirdiklerinin hesabını bir bir verecekler.
Bu ülkenin, yolsuzdan arsızdan, hırsızdan arınması, adaletin tecelli etmesi, sivil ve demokratik hakların gelişmesi için ne gerekiyorsa onu biz yapacağız.
Biz, kendi kendimizi yönetecek bilgi ve birikime sahip bir halkız. Biz, biz diyebileceğimiz sosyal değerlere ve kimliğe sahip bir halkız, biz Dillirga ile dans eden, Lefkara işinden övünen, molohiyadan haz duyan, “yes be annem” deyip kol kola giren bir halkız. Evet biz buyuz ve bu kimliğimizden memnunuz, hiç kimsenin kimliğimizi yok etmesine, hor görmesine bu halkı daha da mutsuz kılmasına izin vermeyeceğiz.
Bu anlamda yeni siyaset hiçbir sorunu ötelemeyen, gerçekle yüzleşme cesaretini bugün gösteren özgüveni yüksek gerçekçi bir siyaset anlayışıdır.
Biz özgürlükçü olduğumuz kadar, radikaliz de diyorum, neden mi? Çünkü sistemle hesaplaşanlar radikallerdir. Sadece hükümet derdine düşmeyenler, hükümete geleyim de ne olursa olsun demeyenler radikallerdir. Halkla birlikte halk için statükoya karşı mücadele edenler radikallerdir.
Piyasanın değil toplumun partisiyiz, piyasayı sözde iyileştirmek ve var olan eşitsizlikleri daha da artırmak için değil, toplumun sosyal adalet ilkesi çerçevesinde eşitlikçi bir ekonomik modele kavuşması için çalışıyoruz, daha da çalışacağız.
Değerli arkadaşlar, insanın kendi potansiyellerini gerçekleştirmek için önündeki temel engel sınıfsal eşitsizliktir. Bunun farkına varmalıyız.
Kapitalizmin, piyasanın, tüketim kültürünün üzerimizdeki baskısı üst düzeydedir. İnsan ilişkileri , insanın insanla, doğayla ve diğer canlılarla olan ilişkileri alınıp satılan bir meta/mal haline gelmiştir. Bunu kabullenmemiz, bu sarmala girmemiz, bu sarmalın bir parçası olmamız günümüzün en büyük tehditlerinden biridir. Buna karşı uyanık olmamız gerekir.
Biz kendi tarihimizin ayaklarımıza doladığı zincirden kurtulmak için özgürleşmek için mücadele ederken aynı zamanda piyasanın da çevremizi kuşattığı duvarı yıkmak için de daha çok çalışmalıyız. Üretmeliyiz.
Ezilenlerle, ezilenler için mücadele ederken tüm dünyada küresel boyutlara varan neo liberalizm karşıtı hareketlerin parçası olmaktan asla geri durmamalıyız.
Yeni siyaset işte bu çerçevede özgürleşmenin radikal siyaseti olacaktır.
Ve bunun öncüleri de sizler olacaksınız.
Bizim eşitlikçilik anlayışımız, öncelikle ülkemizdeki her türlü sömürüye karşı hesaplaşma üzerine kurulu olmalıdır, statükonun yarattıkları yanında, sınıfsal sömürü, cinsel sömürü, doğanın sömürülmesi ile de hesaplaşmamızı ileri götüreceğiz.
Kadın mücadelesi bugün özgürlükçü sol siyasetin bel kemiğidir. Kadın konusunu, sömürüsünü siyasetinin merkezine almayan bir sol anlayış mümkün değildir. Bu konu açık tartışılmaz evrensel bir doğrudur.
Kadının temsiliyetinden tutun da istihdamına hatta kadınlara yönelik şiddete kadar... Bu konu üzerinde daha çok durmalıyız.
YENİ SİYASET KADIN SİYASETİ OLACAKTIR
Eşitsizlik sadece kadın erkek eşitsizliği, sınıfsal eşitsizlik, heteroseksüel LBGTT bireyleri arasındaki eşitsizliği de elbette kapsamalıdır. Ama bunun ötesine de ulaşmalıdır yani bugün doğayı pervasızca harcayan insanların gelecek nesillerle arasındaki eşitsizliği de kapsar. Aynı zamanda bu topraklarda yaşayan her bir insana, önce insan olarak sahip çıkmak, dışlamamak, ötekileştirmemek sol değerlere sahip bir parti olarak önceliğimiz olmalıdır. Bugün adaya sonradan gelen veya burada doğan, doyan ekmeğini emeğini paylaşan üreten herkes...nereden gelmiş olursa olsun bizim insanlarımızdır. Herşeyden önce insana verdiğimiz değer gereği sorumluluklarını üstlenip, hep birlikte yarına bakacağımız yarını kuracağımız insanlarımızdır.
Hiçbir sosyalistin hele de özgürlükçü sosyalistin, farklı kimlikleri dışlaması düşünülemez.
Yeni siyaset eşitliğin siyaseti olacaktır...
Bildiğimiz kapitalizmin sonuna geldiğimiz şu günlerde bizler, maddi beklentiler üzerinden refah arayışı yaratan bir parti olamayız, biz yaşam kalitesini sürekli artıran bir hedef ve vizyon bütünlüğünün partisi olmalıyız.
Sadece tüketim üzerine kurulu bir düşünce ne bizim ülkemizi geliştirecek ne de kimliğimiz ve varlığımızı ileriye taşır.
GENÇLER SİYASETTEN UZAKLAŞIYOR, BU SORUNU ÇÖZMEMİZ LAZIM.
Bunun için neler yapılması gerektiğini sizler çok daha iyi biliyorsunuz. Ancak gerek ülkemizde gerekse dünyanın dört bir yanında yaşayan genç Kıbrıslı Türklerle olan ilişkimizi geliştirmemiz gerekir.
Değerli dostlar, bugün içerisinde bulunduğumuz kaostan çıkış yeri sokak ve sadece sokaktır. Bu mücadele sokaklarda başladı orada devam etmeli.
2004’de ne olduysa, ardından İnönü’de nasıl ayağa kalkmış isek bugün de o olacak..
Sokaklar sizi çağırıyor...
Sizler bu partinin geleceği değilsiniz. Sizler bu partinin bugünüsünüz. Hem eylemde hem siyasette üstlenmeniz gereken rolü ve almanız gereken sorumlulukları unutmayınız.
Gelin yeni bir siyasi anlayış için, eşitlik, özgürlük, barış için önce beyinlerdeki duvarları yıkalım. Emin olun o zaman çok daha dinamik, üretken ve cesaretli olacaksınız.
Che guevera ne diyor...
Bir devrimcinin sahip olduğu en önemli özellik aşk’tır. Aşk. İnsanlık aşkı, doğruluk ve adalet aşkı. Bunları taşıyamıyorsa benliğinde gerçek bir devrimci değildir o.
Siz, aşkın, devrimin, özgürlüğün ve Che’nin yolundan gidin
Yaşasın özgürlük yaşasın sosyalizm yaşasın CTP!
Hepinizi sevgi ile kucaklarım.
(* CTP-BG Genel Sekreteri, CTP Gençlik Örgütü Kurultayı’ndaki konuşması)

















