Yargı "nefes" istiyor: Mart 2026'da referandum talebi
Yine bir anayasa değişikliği gündemiyle karşı karşıyayız. Yine bir referandum. Ancak bu kez talep siyasetten değil, doğrudan yargının tepesinden geliyor.
Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ, bir grup gazeteciyle bir araya gelerek yargının içinde bulunduğu çıkmazı ve çözüm yolunu paylaştı. Talep son derece net: Mart 2026’da bir referandum. Ancak bir şartla; bu halk oylaması hiçbir siyasi seçimle birleşmeyecek ve yalnızca yargı reformuyla sınırlı kalacak.
Asıl hedef, Yüksek Mahkeme’deki yargıç sayısını artırmak. Gerekçe ise tek cümleyle özetleniyor: "Yargının hızlanması için bu şart."
***
Yüksek İdari Mahkemesi, yoğunlukla kamu kurum ve kuruluşlarının ihmallerine yönelik davalara bakıyor.
Ya da aslında bakamıyor!
Görevi kötüye kullanmalar... Tazminatlar... Hak ihlalleri...
Tasarlanan değişiklikle, yerel ölçekli kimi idari davaların Kaza Mahkemeleri’nde görülmesi, Yüksek İdari Mahkemesi’nin ise Bakanlar Kurulu ve Taşınmaz Mal Komisyonu gibi daha kritik dosyalara odaklanması hedefleniyor.
O nedenle değişiklik salt "yargıç sayısı" değil aslında...
İşleyiş de değişecek.
***
"Anayasa değişikliği" talebiyle gündeme gelen referandumlara yabancı değiliz.
2014’te halkın yüzde 62’si “hayır” demişti.
"Kamu görevlilerinin siyaset yasağının kaldırılması; milletvekillerine, eşlerine ve çocuklarına mal ve servet beyanı zorunluluğu, yasama dokunulmazlığına sınırlama; Sayıştay, Ombudsman ve mahkemelerle ilgili düzenlemeler” gündeme gelmişti o dönem.
Hepsi halen ihtiyaç!
2020 referandumunda "yargıç sayısı artsın mı?” sorusu yöneltilmişti.
Fark bu kez bıçak sırtıydı.
Yüzde 50,85 hayır.
İki referandumun da ortak bir kaderi siyasi seçimlerin gölgesinde kalmak oldu.
Bir de tartışmaların kalbi, dönüp dolaşıp geçici 10’uncu maddeye çarptı.
"Güvenlik" gerekçesiyle halkın iradesini askıya alan o maddeye… Kimsenin dokunamadığı, dokunmaya cesaret edemediği maddeye.
Bu yüzden de "sivil" bir anayasamız yok aslında...
Şimdi bir de "uluslararası anlaşma" marifetiyle "Anayasa Mahkemesi"ni devreden çıkaran yeni alışkanlıklar gelişti.
Ama dedim ya...
Yeni bir referandumun gündemi demokrasi, irade, özgürlükler gibi başlıkları içermiyor yine...
***
Şimdi masaya gelen değişiklikler teknik düzeyde ve fazlasıyla hukuk dilinde....
"Referandum" için sandığa gidecek yurttaşın tamamının bu metinleri okuyarak anlayacağını düşünmek, fazlasıyla iyimser.
Ama işin özü basit:
“Yargı hızlanacak.”
"Referandum" kararı elbette yine Meclis'ten çıkacak...
***
Yargı tıkandı.
30 yıl önce yalnızca bir Ağır Ceza Mahkemesi vardı, o da gezici... Şimdi bu sayı 3... Ayrıca Lefkoşa'da ikinci bir Ağır Ceza Mahkemesi kurulması bekleniyor.
Davalar artıyor giderek.
Ağır bir yük bu.
Çok ağır!
Çünkü nüfus kontrolsüz artıyor, planlama yok, yurttaşlık siyaseti ölçüsüz...
Yeni bir cezaevi yapıldı, eskisiyle birlikte doldu.
Yüksek Mahkeme Başkanı diyor ki:
“Yargıç sayımız 80 olmalı.”
Şu an 51.
Güneyde bu sayı 151.
Nüfusla oranladığınızda yetersiz...
"Nüfusumuz 600 binin üzerinde” tespiti Yüksek Mahkeme Başkanı'na ait...
Aslında yargıç sayısını artırmak için referandum şart değil. Ama Yüksek Mahkeme’de başkan dahil 8 olan yargıç sayısını 11’e çıkarmak için Anayasa değişikliğine, doğal olarak referanduma ihtiyaç var.
Yüksek Mahkeme'deki yargıç sayısını artırmadan, diğer yargıçları artırmak da anlamlı değil...
***
Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ'ın gazetecilerle buluşmasına Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı da katıldı.
Desteği açık.
“Yargıdaki gecikmeler, adaletin önündeki en büyük engel” diyor.
İki yıldır hükümsüz tutuklu bekleyen onlarca insan…
Yargıtay’da bin dava…
İstinaflar ortalama altı yılda sonuçlanıyor.
Yargıç sayısını artırmak, nüfus ve yurttaşlık politikası aynen sürerken, üstelik de bu ekonomik eşitsizlik ortamında, adaleti gerçekten hızlandırır mı?
“Evet” diyor Yüksek Mahkeme Başkanı.
“Kefilim.”
***
Bir de o meşhur tartışma geliyor gündeme...
Hani kimi şüpheler var ya...
"Adalet Bakanlığı mı kurulmak isteniyor?”
Yanıt net:
"Hayır.
Kesinlikle karşıyız..."
Yüksek Mahkeme Başkanı Özerdağ bu iddiaları kararlılıkla reddediyor.
"Buna olanak tanıyan hiçbir talep de yoktur..."
***
"Şartlı Tahliye Kurulu" da gündeme geliyor sohbette...
Siyasi kararlar çıkıyor çünkü...
Yüksek Mahkeme Başkanı da huzursuz...
"Bir suçlunun yeniden serbest kalmasının böylesine basitleştirilmesini hoş karşılamıyoruz. Şartlı tahliye tüm dünyada uygulanır ama bunun şartları en başından belirlenmelidir."
"Savcılığın" son dönemde siyasallaştığı da gazetecilerin gündeminde...
Kimi "dosyaların" tutulduğu, kimilerinin özellikle ortaya döküldüğü...
Yüksek Mahkeme Başkanı, "Başsavcılığın" kendi özeleştirisini yapabileceğini söylemekle yetiniyor, çok da bu konuya girmiyor.
***
Yargı, kendi alanında elinden geleni yapmak istiyor.
"Geç gelen adalet, adalet değildir" ayıbını ortadan kaldırmak.
Tabii "sebepler" ortada durdukça...
Ülkedeki bu başıboşluk, kontrolsüz nüfus, iradesizlik...
Yani bataklık kurumadıkça...
Siyasetin yarattığı enkazın yargı tarafından kaldırılması epeyce zor görünüyor.







