Holguin Kime Uyarı Mesajı Veriyor?!…
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin (BMGS) Özel Temsilcisi Holguin Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgi sürecin yedi yıl donukta kaldığını, Erhürman’ın Kıbrıslı Türklerin yeni lideri seçilmesinin ardından 11 Aralık’ta yapılan üçlü toplantısında Kıbrıslı liderlerin “derinlikli, samimi ve son derece doğrudan” görüşmede bulunduğunu, bunun “nadir bir fırsat penceresi” yarattığını ancak diyaloğun “henüz erken ve hassas” yani kırılgan bir aşamada olduğunu söyledi… Ve sürecin yeterince olgunlaşmadan genişletilmiş bir 5+1 toplantısına taşınmasının da süreci tehlikeye atabileceğini belirtti. Yani diyor ki, 5+1 toplantısının yapılması konusunda taraflar mutabık, ancak doğru zamanlama ve hazırlık yapılması da hayati öneme haizdir.
Gene Holguin’in açıklamasına göre, Rum tarafı ve Yunanistan, 5+1 toplantısının hızla yapılmasını savunmuş; CB Erhürman ise, görüşmelerin ‘metodolojisi’ üzerinde Kıbrıslı liderlerin somut uzlaşması Lefkoşa’da sağlanmadan böyle bir toplantıya gidilmesinin geçmişteki başarısızlıkları tekrarlayabileceği görüşünü belirtmiş. Holguin, bu aşamada güvenin pekiştirilmesi ve somut ilerleme sağlanmadan BM Genel Sekreteri’nin ev sahipliğinde yapılması öngörülen 5+1 toplantısına gidilmesi, sürecin daha başlamadan tıkanmasına yol açabilir endişesini de açıkça paylaştı; ve en çarpıcı noktayı dile getirdi: “Amaç toplantı yapmak değil, sonuç alabilecek bir süreci inşa etmek” dedi.
Crans-Montana Konferansı’nın Rum liderliği tarafından çökertilmesinden sonra yaptığı girişimler ardından BMGS, yeni başlayacak olan sürecin eskilerin aynı olmayacağını, zaman tahditli ve sonuç odaklı olacağını, geçmiş mutabakatların da yeniden görüşmeye açılmayacağını belirtmişti. CB Erhürman’ın da başlatılacak yeni görüşme sürecinin sürdürülmesi için önerdiği metodoloji BMGS’nin söylediklerini içselleştirip, uygulanmasını talep etmekten başka bir şey değildir; onun ısrarı da aslında BMGS’nin kendi söylediklerini uygulamaya geçirmesinden başka bir şey değildir. Kıbrıslı Rum lider Hristodulidis ise, yedeğine aldığı Yunanistan ile bir an önce 5+1 görüşme süreci başlasın diye ısrar ederken Erhürman’ın talep ettiği metodolojiye itibar etmeyen bir tavır sergilemektedir; yani, özellikle, ‘zaman tahditli ve sonuç odaklı’ bir süreç istemiyor… CB Erhürman ‘müzakere olsun diye müzakere etmek istemediğini’ tekrarlıyordu ya, Holguin de açıklamasında bunu ima eden o cümleyi söyledi: “Amaç toplantı yapmak değil, sonuç alabilecek bir süreci inşa etmek”
Dolayısıyla, BM tarafı aslında Kıbrıs Rum liderliğine mesaj veriyor… Uzun uzun ve lay-lay-lom görüşme yok diyorlar; yüksek düzeyli görüşmelerin verimliliğini sınırlayan örneğin sınır kapılarının açılması, solar enerji projesinin uygulanması gibi teknik düzeyde ele alınabilecek bazı başlıkların Lefkoşa’da liderler arası üçlü görüşmede çözümlenmesi gerekiyor ki liderler düzeyindeki toplantıların esas siyasi kararlara odaklanması sağlansın diyorlar… Holguin’in bu söylemleri Hristodulidis’e göndermedir; Erhürman bunları zaten söyleyip duruyordu… Dolayısıyla, BM tarafının, başlatılan yeni sürecin tehdit unsuru olarak Kıbrıs Rum liderliğini gördüğü anlaşılıyor ve diplomatik baskılarını esirgemediklerini tahmin etmek de gaipten haber vermek değildir herhalde…
Ve durumun böyle olduğu Kıbrıslı Rumların Başpiskopos’unun “Üniter devlet çözümü dışında herhangi bir çözüm Kıbrıslı Rumlar için ötenazidir” şeklindeki açıklamasından da anlaşılabiliyor. Yoksa, son beş yılda bu Başpiskopos’un çözüm süreci ile ilgili böyle dramatik açıklamaları yoktu, en azından statükonun sürdürülebileceğinin rahatlığı içinde idi… Liderleri Hristodulidis uluslararası toplumun kıskacına girmeseydi, yeni sürecin ‘Bir çözüm’ için sonuç odaklı ve zaman tahditli başlayacağı endişesine kapılmasaydı, BMGS’nin ‘Bir çözüm’ demesinin de illa ki BM Ölçütlerinde çözümü kastedmediği gerçeği de aklında yer etmeseydi Başpiskopos “Ötenazi” endişesini açıkça paylaşmazdı…
İşin özü, yeni süreç için sorun ve sıkıntı Kıbrıs Rum liderliğinden kaynaklıdır; BM’nin açıklamalarında satır aralarına gizlenmiş uyarılar da Kıbrıs Rum liderliğinedir. CB Erhürman’ın ‘metodoloji’ olarak takdim ettiği BMGS söylemlerinden ilhamlı ilkeleri Kıbrıslı Rum lider tarafından kabul ve teyit edilirse, yeni müzakere süreci BM Ölçütlerinde çözüm için hem 2+1, hem de 5+1 toplantılar ile sonuç odaklı olarak başlayacak. Yok eğer Hrsitodulidis de Papadopulos ve Anastasiadis gibi yapacaksa, ‘Bir çözüm’ süreci BM ile Kıbrıs Türk tarafı arasında başlayabilir… Kosova gibi…







