1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Yalnız Kahramanlar: Kıbrıs Türk İlerici Hareketi ve CTP
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Yalnız Kahramanlar: Kıbrıs Türk İlerici Hareketi ve CTP

A+A-

Zaman zaman Kıbrıs Türk barış güçlerinin bugünlerdeki durumu üzerinden bazı okumalar yapılmaktadır: Dağıldılar, AKP etkisine girenler var, Kıbrıslı Rumlarla ilişkilerinde soğuma var, güven kaybettiler, kitleleri sürükleyemiyorlar gibi yorumlar yapılıp, bunun üzerinden genelde Kıbrıs Türk ilerici hareketine özelde de CTP’ye eleştiri yapılmaktadır.

Kıbrıs sorunu görüşme sürecinin bugünkü halinden ve Kıbrıs sorunun hala devam etmesinden Kıbrıs Türk ilerici hareketi sorumlu değildir ve bu konuda tarih bir gün “suçlu ayağa kalk” derse, tüm adada Kıbrıs Türk ilerici hareketinin unsurları dışındaki tüm unsurlar ayağa kalkacaktır.

CTP’nin çözüm ve barış vizyonunda, yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen, ne değişiklik ne de savrulma olmamıştır; siyasi ve ideolojik fırsatçılık ve popülizm de yapmamıştır. Benzer düşünen diğer hareketlerle işbirliğinde de çekince ve kısıtları olmamıştır. Ve aslında hem CTP’nin hem de Kıbrıs Türk barış güçlerinin Kıbrıs sorunu çözüm süreçlerinde adada yalnız olmak gibi bir talihsizlikleri vardır.

1950’li yıllarda İngiliz sömürgesine başkaldırıyı başlatan Kıbrıslı Rumların milliyetçi örgütleri idi; militer lider faşist, sivil lider de başpiskopoz, vizyon da adanın tamamını Yunanistan’a bağlamak… Kıbrıs Rum solunun da dahil olduğu bu başkaldırıya Kıbrıslı Türkler katılmaya çağrılmadı. Ardından Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu; ancak Kıbrıs Rum milliyetçileri adanın tamamını, Kıbrıs Türk milliyetçileri de yarısını istediği için üç yıl içinde ortaklık devleti çöktü. Yarım yüzyılı aşkın zamandır da Kıbrıs Cumhuriyeti Rumların egemenliğindedir ve ona Helen karakter verilmeye çalışılıyor. Daha şimdilerde Hristofias bu devletin Helen olmayacağını söyleyebildi ve bunu söylemenin de büyük bir cesaret olduğunu da ima etti.

Bu sonuçtan Kıbrıs Türk ilerici hareketinin tek sorumluluğu olabilir, o da hareketin gecikmeli olarak 1970’li yıllarda başlamış olması… Başladı da neler oldu?!. Kıbrıslı Türkleri yöneten BEY faşizminin ateş çemberlerinde yok edilmeye çalışıldı, Kıbrıslı Türkler arasında “hain” edebiyatı ile karşılandı; Kıbrıs Rum tarafından da ilgisizlik veya var olacaksa, ‘Kıbrıs Rum ilerici hareketinin acentesi olmalı’ yaklaşımı ile karşılandı. Ne CTP, ne de ait olduğu ilerici hareket bunlardan yılmadı, tırsmadı ama adada samimi ve dürüst müttefikleri olmadı.

CTP 1990’lı yıllarda Kıbrıs’ın AB üyeliğini desteklediğini programına aldığında “kapitalist klübe üye olmak arzusu” ile suçlandı, suçlayanlar AB’ye üye oldu, dönem başkanlığı bile yaptı… CTP’nin, Sosyalist Enternasyonal’e üyeliği yıllarca engellenmeye çalışıldı, tutmadı… Avrupa Parlamentosu’nun siyasi grupları ile temasına engel çıkarıldı, randevuları iptal ettirildi… Daha neler yazılabilir ama CTP yılmadı…
Süreçler devam etti… Kuzey’de CTP ve barış güçleri sokağı ele geçirdi. Güney’de siyasi yakın olacak unsurlar sadece seyretti… Türkiye’nin ana aktörlerden biri olduğu bu süreçte, Türk solu ne yaptı? Sadece TC resmi devlet politikasının ve doktrininin taşaronluğunu… Zaten kendi içinde huzurlu olmayan Türkiye ilerici hareketi, amip gibi bölüne bölüne çoğaldı ama hep tek hücreli kaldı… Sosyal demokrat bir parti olan CHP, Kıbrıs Türk ilerici hareketinin karşısında Türkiye’nin milliyetçi doktrinin eylemli savunucusu oldu.

2003’te Türkiye siyasetinde AKP egemenliği başladı. AKP resmi Türk politikasını değiştirerek, Kıbrıs Türk ilerici hareketinin vizyonunu benimsedi, bu yönde aktif siyasi destek verdi ve kırk yıllık lider Denktaş’a soğuk ve uzak kaldı. Doğal olarak da Kıbrıslı Türk barış güçleri çözüm sürecinde AKP ile yakın oldu, ancak bu onun siyasi ideolojisine angaje olmak değil, onu kendilerinin Kıbrıs sorunu çözümüne angaje etmiş olmaktan kaynaklanan bir duruştu. Bir de, Kıbrıs sorunu sürecinde en sonunda kendi siyasetlerini destekleyen ve paylaşan ve kendilerini etken bir varlık olarak gören bir siyasi parti çıkmıştı!...

Süreç 2004’de BM çözüm planının referandumuna dayandı… Kıbrıs Türk ilerici hareketinin şekillendirdiği Barış Güçleri, Kıbrıslı Türkleri, adanın birleşmesi yönünde oy kullanmaya ikna ederken, AKP de buna destek verirken, Güney’in merkez sağ partisi DISY de onaylarken, Güney’in ilericileri, Güneyin milliyetçileri ile aynı safta durdu… Kıbrıs’ta barış, Kuzey’in değil ama Güney’in statükocuları tarafından engellenebilmiştir. Annan Planı Kıbrıslı Rumları tatmin etmemiş!... Kıbrıslı Türkler çok mu tatmindi? Ama barış güçleri onlara geleceği anlattı, barışın adaya vereceği katma değeri anlattı. Statükocular gibi “o an” değil, “gelecek” üzerinden adanın birleşmesinin gereği anlatıldı. Ve Kıbrıs Türk ilerici hareketi gene yalnız kaldı. Ve Kıbrıs Rum ilerici hareketinin ‘Hayır’ oyunun vebali Kuzey’de onlardan soruldu…

Yani Kıbrıs Türk ilerici hareketi hem Kuzey’de hem Güney’de gene yalnız kaldı; ona rağmen vizyonundan gene de sapmadı. AKP hala daha “çözüm” diye ısrarcı ama Güney’in ve Kuzey’in statükocuları “samimi değil” yorumu yapıp, Kıbrıs Türk ilerici hareketinin çözüm sürecinde yalnız kalmasını murat ediyor. “Kavgayı yedi düvele karşı yalnız ver” diyorlar… Öyle oldu, öyle olmaya da devam etsin ama bazı entelektüel tahliller genelde Kıbrıs Türk ilerici hareketinin ve özelde CTP’nin içinden geçtiği süreçleri ret ve inkar ederek yapılırsa yanıltıcı olur.

Şimdi bile, son günlerde görüşme sürecinin çıkmaza girmesinde bile yangını hissedip süreci kurtarmaya çalışan gene CTP ve Kıbrıs Türk ilerici hareketidir ve gene yalnızdır. Ama gene ‘günahkar’ sınıfına sokulmak için hatalı tahliller yapılmaktadır.  

Kıbrıs sorunu çözülmeden adada özgürlüklerin, demokrasinin ve hatta ekonominin sürdürülebilirliği hep tartışmalı kalacaktır. Kıbrıs’ın halkları federal birleşik Kıbrıs’ta barış içinde bira arada yaşamadıkça Kıbrıs’ın halklarının varoluşu hep tehdit altında olacaktır. CTP kabul edilemez ve sürdürülemez olan bu statükoyu birleşik federal Kıbrıs’la değiştirmek için siyasi mücadelesini Kıbrıslı Türk ilerici hareketi ile birlikte sürdürecektir.
Yalnızlıktan gocunmayan bu hareket, haksız ve yersiz eleştiriler nedeniyle de tavrını değişmeyecektir.

Bu yazı toplam 2617 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar