1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. “Van minüüüüt, van minüüüüt”
Serhat İncirli

Serhat İncirli

“Van minüüüüt, van minüüüüt”

A+A-

Recep Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu’nda konuşma yaptı…
Konuşmasında, “Kıbrıs’ta etnik temele dayalı, egemen eşit ve de bağımsız” her hangi bir devlet talebinden bahsetmedi!

-*-*-

Bize ne söylediği, Ersin beylerle Tahsin beylere ne anlattığı haliyle “hikaye” oluyor…
Gerçek, BM Genel Kurulu’nda dile getirildi!

-*-*-

Ne mi dedi?
Efendim, “Uygur Türkleri”nin haklarından ve çektikleri acılardan söz etti…
Ammmmma velakin, cümbür cemaatin dedi ki; “… Çin’in toprak bütünlüğü önemlidir…”
Yaaaaa…

-*-*-

Ha Kıbrıs meselesi ile ilgili de hiç bir şey demiş değildir…
Egemen eşitlikten söz etti ki zaten içte egemen olmak çoktan kabul edilmiştir…
Eşit uluslararası statü dedi ki bu da zaten sorun değildir…

-*-*-

Şöyle Tahsin abimlerin ve Ersin beylerin beklediği gibi elini masaya vurup da “… Eyyyy BM, Eyyyy ABD, Eyyy Beşliler” dedi mi?
Demedi!

-*-*-

Neden demedi?
Neden diyemedi?

-*-*-

E gavollem dilimizde tüy değil direkt kapkara kıllar çıktı anlatmaktan!
Diyemezdi canlarım benim!
Diyemezdi!

-*-*-

Yani Ersin beylerin, Tahsin abimlerin aylardır savunduğu cinsten bir “bağımsız egemen eşit” devletten yani “taksim”den, yani “ayrılma”dan söz edemezdi!

-*-*-

Peki nedir bunca aydır bize anlatılan?
Türkiye iç siyaseti ile ilgili milliyetçi gazdır!

-*-*-

Ve tabii ki Ersin beyler ve Tahsin abimlerin aylardır savunduğu sadece “çözümsüzlüktür”…
Ki bunlara aslında, “yetkisiz çözümsüzlükçüler” dersek hata etmiş olmayız…

-*-*-

Şimdiiii…
Diyoruz ki “Equal footing” meselesi BM’de çoktan kabul edilmiştir… Aman bunu kaybetmeyelim!
Çünkü orada olmamız bile bu hakkımız kaynaklıdır. 
Bu hakla aynı masaya hem Rum hem de Türk liderler eşit olarak oturur.
Ama masadan kalktıkları anda tabii ki bileceksiniz, Rum liderin unvanı “Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı”dur… 
Türk lider ise “lider”dir…

-*-*-

“Ama bu haksızlık” mı diyorsunuz?
Geçmişte masada kabul edilen her şey, kabul edilmiştir…
Değiştirilemez mi?
Tabii ki değiştirilir!
Nasıl mı?
İki tarafın onaylı ile masaya getirip müzakere ederek…

-*-*-

Burası da çok önemlidir…
Çünkü Rum tarafı mesela “Enosis” talebiyle masaya gelemez. Gelebilmesi için Türk tarafının da onayı gerekir.
Ancaaaaak Ersin beyler de masaya “Egemen eşit bağımsız devlet” iddiasıyla gelemez!
Gelebilmesi için Rum tarafının kabulü gerekir.
İşte bize “yalan” söylenen temel nokta budur!
Bunu bildikleri halde bize egemen eşit ayrı devletten söz etmeleri, kocaman bir yalandır!

-*-*-

Bırakın Rum tarafının kabulünü; yukarıda verdiğim “Uygur” örneği gereğince, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti sınırları dahilinde egemen eşit ve de bağımsız bir Türk devletini talep etmesi imkansız bile değildir ki bu da ayrı bir gerçektir.
Neden?

-*-*-

Şöyle anlatalım…
Türkiye, Uygur Türkleri’nin kendi bağımsız ve egemen devletleri olmasını istemez mi?
İster tabii ki!
Kıbrıslı Türklerin de ayrı egemen ve de bağımsız bir devletlerini istemez mi?
Elbette ister!
İster istemesine ama, bunu desteklediği anda, Çin ve Güney Kıbrıs başta olmak üzere, benzer sorunu olan onlarca devlet “What about Kurds?” Diye basit bir soru sorar!
Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Şimdi gelelim saadete…
Egemen eşit Kıbrıs Türk devleti talebi, eğri - doğru – yanlış da olsa evet kesinlikle bir haktır…
Ama “talep edilemezdir”…
Dolayısıyla Ersin beylere söyletilen, Tahsin abimlere mırıldattırılan sadece iç sahadaki propagandadan ibarettir…

-*-*-

Kıbrıs’ta Türk etnik temeli iddiasıyla, ayrılma talebi anlamına gelen egemen eşit devlet arzusu bir siyaset değil, sadece bir blöftür ve tutmadığını açıkça gördük…

-*-*-

Yok eğer hala aynı iddiadaysanız, bunun tek bir yöntemi var, BM Genel Kurulu gibi platformlarda fırsat bulduğunuz zaman elinizi masaya ya da kürsüye güm diye vurmak!
“Van minüüüüt, van minüüüüt” diyebilmek!

-*-*-

Bu arada belirtelim, BM Genel Sekreteri Antoni Guterres, 21 Eylül 2021 Salı günü “Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” Nikon Anastasiadis ile görüştü…
Bu yazı kaleme alındığında 22 Eylül 2021 programı açıklanmış, sonraki günler açıklanmamıştı…
27 Eylül 2021’de Kıbrıslı iki liderle öğle yemeği yiyeceğini de biliyoruz!
Şimdi; merak ettiğim şudur; Ersin Tatar ile de mutlaka bire bir görüşecek… Ve bu görüşme, programda “Ekselansları Sayın Ersin Tatar, Kıbrıs Türk Toplumu Lideri” unvanıyla yer alacak…

-*-*-

Peki Tatar, elini masaya vurup, “ne lideri beöööooou ben da cumhurbaşkanıyım” diyecek mi?

-*-*-

Vallahi desin, yaşam boyu sloganım “Forever Ers!” olmazsa, KKTC Din İşleri Başkanlığı’nın yeni alaturka tuvaletlerini günde üç kez temizlerim!


Bravo Elpidoforos

“76’ncı BM Genel Kurulu için New York'ta bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti Lideri Nikos Anastasiadis'in Amerika Rum Ortodoks Başpiskoposu Elpidoforos ile görüşmesi, din adamının New York'taki 'Türk Evi'nin açılışına katılması nedeniyle iptal edildi.”
Böyle bir iddia var...

-*-*-

Neden Kıbrıs’ta anlaşma olmuyor?
Veya neden Türk – Yunan dostluğu sürekli kışkırtılıyor?

-*-*-

İşte buradaki durumdan dolayı...

-*-*-

Elpidoforos, doğru olanı yaptı.
Neden?
Çünkü bağlı olduğu kilisenin merkezi İstanbul’dadır...

-*-*-

Elpidoforos, doğru olanı yaptı.
Dostluk mesajı verdi.
Siyaseti negatif baskı aracı olarak kullanmadı...

-*-*-

Elpidoforos’u kutluyorum, ellerinden öpüyorum...
Hala baskıcı, düşmanlıkçı, faşist tiplerin korkusuyla toplantı iptal eden Anastasiadis ve Yunanistan Başbakanı Mitsotakis’e “yuh” diyorum!
Yazıklar olsun...
 


ff-101.jpg

Kıbrıslı vahşi yaşam veterineri ve şahin eğiticisi Constantinos Antoniou, Cyprus Mail’de, şahin veya vahşi kuşlarla avcılık konusunda muhteşem bir yazı yazdı... Kıbrıs’ta Milattan Önce 11’inci yüzyılda şahinlerle yapılan avcılığın çok yaygın olduğuna dair kanıtlar olduğunu yazdı... Makaleye bayıldım... Kıbrıslı’nın avla ilgili tutkusunun nereden kaynaklandığı ve özelde benim bu kuşlara saygımın sebebini de öğrenmiş oldum... Daha mutluyum... Ancak, özellikle şahinlerin sayısının çok azalmış olmasından duyduğum üzüntüyü de eklemek isterim tabii ki. (Fotoğraf: Cyprus Mail)

 

 

 

Bu yazı toplam 2190 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar