Yarın Geleceğimizi Kuracak...
Nihayet geldi çattı; Cumhurbaşkanlığı (CB) seçimi yarın… Bizim “Cumhurbaşkanı” dediğimiz, üçüncü tarafların ise “Kıbrıslı Türk lider” dediği kişiyi yarın seçeceğiz… 1963’ten beri, aşama aşama artan derinlikte yalıtıldığımız dünyanın ülkelerini yönetenler seçeceğimiz kişiye “Lider” diyor, onu bizim Liderimiz olarak görüyor ve yalıtılmışlığımızın çözümlenmesini o Lider ile konuşurlar sadece…
Biz içerde CB’nin yetkilerinin ne olduğunu tartışaduralım, 1963’ten beri yaşadığımız dünyadan yalıtılmışlığın yaşamın her yolundaki sorunlarını aşmak ve dünyalı olmak ve sürdürülebilir sosyal-ekonomik-siyasal yaşama uluslararası meşruiyetle katılmak bizim Lider kapasitesi ve marifeti ve sorumlulukları olan bir CB ile olabiliyormuş… Çünkü bu sorunları tek başımızda çözemeyiz; uluslararası sorun olan Kıbrıs sorununu BM ile ve onun çatısı altında çözebiliriz ki dünyaya entegre olabilelim, onlarca yıllık yalıtılmışlıktan kurtulabilelim… BM bizim CB ile ‘Kıbrıslı Türk Lider’ olarak görüşüyor. Uzun lafın kısası, dünyaya katılmak arzu ve iddiamız için yarın bir LİDER seçeceğiz.
Geçmişte seçtiğimiz ilk dört CB Lider idi ve Kıbrıs sorununun çözümü için BM çatısı altında muhatapları ile resmi görüşmeler yaptı; süreç içinde Kıbrıs sorunu ile ilgili başka yabancı üst düzey siyasiler ile de görüşmeleri oldu. Beşinci CB Tatar Kıbrıs sorununun çözümü için BM çatısı altında resmi hiçbir görüşme yapmadı, gayri resmi görüşmelerden de kayda değer sonuçlar çıkmadı. Geçmiş dört liderimiz döneminde sınırlarda geçiş kapıları açıldı; beşinci CB Tatar döneminde hiç açılmadı. Açık olan kapıların bazılarında yaşanan sıkıntıları bile çözmedi, çözemedi… Çünkü, CB olarak seçilen Tatar Lider olamadı, beş yıllık sürede Lider olma kapasitesi kazanamadı…
Yarınki yarış iki aday arasında; şimdiki CB ve bağımsız aday Tatar ile CTP adayı Erhürman arasında… Tatar UBP’li; CB görevi sırasında da bunu hiç saklamadı ve UBP örgüt çalışmalarına da övüne-övüne katıldı… CB adaylığı söz konusu olunca ve bu nedenden dolayı, UBP’nin hükümet ortakları bağımsız aday olması koşulu ile kendisini destekleyeceklerini söyledi… Öyle yaptı, övündüğü partisinden aday olamadı… Erhürman CTP’li ve partisinin başkanı da… Partisinden aday oldu… Diğer partilerden ve birçok örgütten destek aldı; sorun ve sıkıntı olmadı… Seçildiğinde icraatlarını halkının geneli için ve makamının gereği gibi yapacağından kuşkuları olmadı… Saygın kişiliğine güven duydular; saygı olmayınca güven de olmuyor…
Saygın olmak önemli, hele ki CB görevinde ve hele ki Lider olacaksanız… Bilgili olacak CB, özellikle Kıbrıs sorunu konusuna hakim bilgilerle donanmış olacak… Ciddi bir kişi olacak CB; hele ki konuştuğunda aklı dilinden önce çalışacak… Yurdunu sevecek, toprağını sevecek, halkını sevecek CB… Halkının ekonomik-sosyal-siyasal sorunlarına çözüm bulunması için doğrudan ve dolaylı yetkilerini kullanacak ve uzman ekipleri ile çalışacak… Kıbrıs sorununu çözmek ve halkını hakkettiği uluslararası formatta dünyaya entegre etmek için çalışacak CB… Yani LİDER olacak, liderlik yapacak… Tatar beş yıl o makamda oldu, Lider olamadı, halkta saygınlığı da kazanamadı… Öyle düğün-cenaze-sünnet törenlerine gitmekle Lider olunmuyor; öyle bağır-çağır, ek-kol sallayarak konuşmakla da Lider olunmuyor… Dili aklından hızlı çalışandan da Lider olmuyor… Kürsüye çıkıp kitlelere hitap ederken halkın tebessümle ve gülerek izlediği bir hatip olmak ilginç olabilir ama bununla Lider olunmuyor; halkı da ona Lider demez… Demedi de zaten…
Yarın LİDER seçeceğiz… Dünya siyasetinin üst makamlarının ‘Kıbrıslı Türk Lider” diyeceği ve öyle muhatap olacağı, iletişim kuracağı ve görüşeceği Lider’i seçeceğiz. Liderlik sorumluluğu ile Kıbrıs sorununu çözmek için BM çatısı altında masaya muhatapları ile oturduğunda halk olarak güven duyacağımız bir Lider seçeceğiz. Hal ve tavırları ile, konuşması ve bilgisi ile ‘LİDER’ etiketini hakkeden ve uluslararası toplumun ve siyasetin saygı duyacağı bir CB seçeceğiz… 1963’ten beri yaşadığımız siyasal sorunları kökten çözmek için görev vereceğimiz bir Lider seçeceğiz. Sorumluluğumuz büyük… Ve sorumluluğumuzun bilinci ile Lider olamamış birini değil, Liderlik yapacağından emim olduğumuz birini seçeceğiz. Bir beş boş yıl daha yaşamamak için, halk olarak sosyal-ekonomik-siyasal konularda daha fazla kan kaybetmemek için, gençlerimizin yurtdışına, yaban ellere gidişinin nedenlerini ortadan kaldırmak için yarın bir CB, bir Lider seçeceğiz… Yarın geleceğimiz için oy kullanacağız.
Yarın geleceğimizi oylayacağız, geleceğimizi kurmak için oy kullanacağız… Kuzey Kıbrıs halkı olarak geleceğimize söz söyleyeceğiz, gelecek kuşaklarımıza söz vereceğiz… Sosyal-ekonomik-siyasal-köken aidiyetleri farklı olmasına rağmen, ortaklaştıkları ‘Yurtseverlik’ ile Erhürman’a sahip çıkan ve destek veren kitleler olarak yarın geleceği kurtarmak ve kurmak için oy kullanacağız. Yurdunu seven, kendi ve gelecek kuşaklarının mutlu, huzurlu ve sürdürülebilir barış-ekonomi-çevre içinde yaşaması sorumluluğunu taşıyanlar olarak yarın Erhürman’a oy vereceğiz. Sandığa mutlaka gideceğiz… Oy kullanmamanın genelde ülkenin siyasi yönetişimini boş vermiş olmak anlamına geldiğini bilerek, Kuzey Kıbrıs halkının yaşadıkları özelinde ise oy kullanmamanın yaşananların yaşanmasını dert etmediği anlamına geldiğini de bilerek yarın oy kullanacağız. Sorumluluklarımızın bilincinde olduğumuzu ve sorunlarımızın çözümü için irade kullanma gerektiği bilincine de sahip olduğumuzu bilerek yarın oy kullanacağız.
Ve dünya siyaseti ile konuşabilecek bir LİDER seçeceğiz. Yarından itibaren geleceğimizi kuracak bir Lider seçeceğiz. Sorunlarımızın muhatapları ile görüşecek, müzakere edecek, istişare edecek saygın bir Lider seçeceğiz. Lider olarak ciddiye alınacak bir CB seçeceğiz. Saygı duyduğumuz, dünya siyasetinin de saygı duyarak muhataplık kuracağı bir Lider seçeceğiz… CB makamını aklı, kapasitesi, bilgisi, deneyimleri ve saygınlığı ile dolduran bir CB seçeceğiz. Yarınlarımızı kurmayı güvenle emanet edeceğimiz saygın bir Lider seçeceğiz…
Demem o ki, yarın geleceğimizi seçeceğiz ve Erhürman’la geleceğimizi yarından başlayarak kuracağız…







